Details
Nothing to say, yet
Big christmas sale
Premium Access 35% OFF
Nothing to say, yet
The article discusses the control of seeds and GMOs by global seed companies and the harm it causes to farmers, nature, and humanity. It highlights the preference of these companies for genetically modified seeds to ensure food control and profits. However, there is resistance against GMOs, as seen in Mexico where successful lawsuits have banned the use of GMO corn. Civil society organizations in Mexico are actively fighting for access to healthy and sustainable food. The article emphasizes the importance of global solidarity in resisting GMOs and protecting food and seed sovereignty. It also mentions a seminar in Mexico City that brought together activists from around the world to develop strategies against GMOs. The article concludes by emphasizing the need for collaboration and the protection of biodiversity and cultural heritage. SESLİ MAKALE TOHUMLAR VE GDO'LAR Küresel elitlerin kontrolündeki tohum şirketlerinin fikri mülkiyet hakları yoluyla tohum kontrolü hedefi, çiftçilere, doğaya ve insanlığa zarar veriyor. Tohumlar hayatımızın temelidir ve insani tohum şirketleri, tarım sektöründe geniş bir ürün yelpazesi sunarak önemli bir rol istenirler. Bu büyük küresel uluslararası tohum şirketleri, tohum geliştirme, üretim ve pazarlama konularında faaliyet gösterdiklerini ve dünya çapında çiftçilere hizmet verdiklerini belirtirler. Genetik mühendisliği ve biyoteknoloji alanlarındaki yeniliklerle tohum çeşitliliğine artırarak tarımın verimliliğine katkıda bulunmayı amaçladıklarını masalına anlatmaya devam ederler. Küresel elitlerin kontrolündeki tohum şirketlerinin fikri mülkiyet hakları yoluyla tohum kontrolü hedefi, çiftçilere, doğaya ve insanlığa zarar veriyor. Bu şirketler, gıda kontrolünü sağlamak ve gelir elde etmek için genetiği değiştirilmiş tohumları kullanmayı tercih ediyorlar. Birçok devlet ve hükümetler ise tarım ve biyoteknoloji firmaları, GDO yönetmeliklerini esneterek, yeni GDO'ların piyasaya sürülmesine, güvenlik testleri, etiketleme veya tüketici bilgilendirmesi olmaksızın izin veriyor. İnsanlar ise, GDO'ların bilimsel olmayan, demokratik olmayan ve ekolojik zararları nedeniyle protesto ediyor ve doğanın ticarileştirilmesine ve patentlenmesine karşı çıkıyorlar. Peki öyleyse gıda ve tohumu kontrol altına almaya çalışan küreselcilere karşı duruş mümkün mü? Bunun örneği var mı? Evet var. O ülkenin adı Meksika. Meksika'da genetiği değiştirilmiş GDO'lu mısır kullanımının başlaması, küresel etkileri olan bir gelişmedir. Meksika halkı, Bayer Monsanto, Singenta ve Cortiva Agricience gibi şirketlere karşı açtığı davalarda başarı elde ederek GDO'lu mısır kullanımını yasaklatmıştır. Meksikalı sivil toplum kuruluşları, herkes için sağlıklı, sürdürülebilir ve kültürel olarak uygun gıdalara erişimi sağlamak amacıyla genetiği değiştirilmiş mısra karşı bilinçli bir direnişi başarıyla yürütmektedirler. Meksika'daki sivil toplum kuruluşları, bu süreçte bilimsel kanıtlar içeren teknik değerlendirmeler sundular. Ancak Amerika Birleşik Devletleri, yeni deneyler yapmayı ve gerçek bilimle ilgilenmeyi reddederek, GDO'lu mısır tüketiminin güvenli olduğuna dair bilimsel olmayan iddialarını ve yanlış bilgilerini sürdürmektedir. Meksika, Amerika Birleşik Devletleri'nden ithal edilen GDO'lu mısır ve glifosat kalıntıları ile ilişkili potansiyel sağlık risklerine karşı tüketicileri koruma amacıyla önlem alınmasını destekleyen kanıtlar yayınladı. Amerika Birleşik Devletleri ise, Meksika'nın uyguladığı yasağın bilimsel olmadığını öne sürüyor, ancak Amerika Birleşik Devletleri, Biyolojik Çeşitlilik Sözleşmesi veya Cartagna Biyogüvenlik Protokolü'nü imzalamamıştır. Dahası, GDO'lu gıdaların güvenliğini değerlendirecek bir biyogüvenlik düzenleyici kuruluşa sahip değildir. Eğer bir karar Meksika aleyhine sonuçlanırsa, bu durum Meksikalıların hangi tohumları ekebileceklerini ve hangi mısır çeşitlerini tüketebileceklerini belirleme haklarını küresel elitlerin uluslararası tohum şirketlerin çıkarlarına göre sınırlayabilir. Bu geleneksel Meksika yemek kültürünü ve insanlık için değerli olan kültürel mutfak mirasını tehlikeye atacaktır. Tüm bunlara rağmen GDO'larla mücadele için dünyanın birçok yerinden gruplarla birleşmeye devam ediyor. 12-16 Mart tarihleri arasında, genetiği değiştirilmiş organizmaların, GDO, küresel dayatmasına ve tohum şirketlerine karşı stratejiler geliştirmek için Mexico City'de bir dizi etkinlik gerçekleştirildi. Bu etkinlikler, biyoçeşitlilik, gıda ve tohum özgürlüğünü koruma üzerine deneyim ve mücadele paylaşımını içerdi. Çeşitli örgütler, hareketler ve bireyler arasında destek ve dayanışmayı arttırdı. Latin Amerika'nın dört bir yanından ve ötesinden aktivist temsilcilerini bir araya getirerek güçlü bir dayanışma ağı oluşturdu. Ayrıca aktif bir figürden de bahsetmek gerekiyor, Chos Bernardo Magdaleno Velazco, tarım ve gıda egemenliği alanında dünya çapında örnek alınan bir lider olarak Meksika'da tanınmaktadır. Topikes Köylü Birliği'nin başkanı sıfatıyla, Chiapas bölgesindeki çiftçilerin haklarını aktif bir şekilde savunuyor. 2023 Mart'ında Meksika Tarım ve Kırsal Kalkınma Sekreterliği, SADER, tarafından düzenlenen seminere katıldı ve burada gıda egemenliği ile yerel küçük ölçekli tarımın önemini burbulayan konuşmalar yaptı. Seminerde, gıda egemenliğinin Meksika'nın bağımsızlığının temeli olduğu ve yerli tohumlar ile gıda sistemlerinin korunmasının gelecekteki mücadelelerde kilit bir rol oynayacağı belirtilmiştir. Türkiye Tarım Kuruluşları tarafından izlenmesi gereken bir figürdür. Bu etkinlikler, insanlığın gıda mirasını savunmak ve GDO'lara direnmek için dünyanın dört bir yanındaki insanları bir araya getirdi. Meksika'da gerçekleşen etkinlikler, gıda ve tohum egemenliği mücadelesinde farklı grupları bir araya getirdi. Farklı bağlamlarda bile dayanışmayı pekiştiren bu birleşik kuvvet, ortak direnişin değerini vurguladı. Aktivist gruplar ve organizasyonlar, hükümetlere biyolojik ve kültürel çeşitliliği koruyan gıda ve tarım sistemlerine zarar veren genetiği değiştirilmiş tohum kullanımını durdurma çağrısında bulundu. Bu etkinliklerde tarım konusunda sivil toplum kuruluşlarının, platformlar ve bireylerin birleştiği zaman daha güçlü oldukları ispatlandı. Küresel elitlerin tek dünya gıda politikasının bir aracı olan GDO'ya karşı, örgütlerin ve uluslararası ilişkilerin geliştirilmesi gerekmektedir. Bu birleşik güç, hayatı, çeşitliliği ve özgürlüğü savunmak için sürdürülen mücadelede kullanılmalısı üzerine örnek teşkil etmektedir. Egemenlik şartlarından biri de, gıda egemenliğidir. Meksika'nın kültürel zenginliği ve mirasına dayanan özellik arayışı, gıda egemenliğinin siyasi bağımsızlık için bir katalizör olmasıyla benzersiz ve övgüye değerdir. Uzmanlar, kültürel ve biyolojik çeşitliliğin birlikte kutlandığı ve biyoçeşitliliğin gelişimini, organizmaların özgürce büyümesini ve evrimleşmesini sağlayan geniş bir egemenliğin gerekliliğini göstermesi açısından önemlidir. Lady Page, Meksika hükümetinin sosyal iletişim temsilcisi olarak, ülkenin egemenliğinin gıda egemenliğiyle başladığını söyledi. Ayrıca, genetiği değiştirilmiş organizmaların, GDO, güç ve yaptırım kullanarak yayılmasının yaşamı nasıl tehdit ettiğini dile getirmesi bu etkiliğin gücünü göstermesi açısından önemlidir. Her düzeyde biyoçeşitlilik kararlığı gösterilmesi hayati konudur. Magico City'de gerçekleştirilen seminer, bitki genetik çeşitliliğine sahip ülkelerde doğal kaynakların korunması ve yerli halkların bu süreçteki rollerine odaklanarak, çiftçilerin iklim değişikliklerine dayanıklı tohumlar geliştirme ve yerel ekosistemleri destekleme yoluyla biyoçeşitliliği korumadaki hayati rolünü bir kez daha vurgulamıştır. Küresel elitlerin büyük sıfırlama yolunda ilerlerken GDO'lu tohum ve gıda emperyalizmini dayatma çabalarına karşı dünya genelinde bir direnişin başlayıp başlamayacağı belirsiz olsa da, biyoçeşitliliğin korunmasının önemi, çiftçilerin sağlıklı bir gıda kültürünü sürdürmedeki temel rolü olarak kabul edilmeli ve genetiği değiştirilmiş organizmaların, GDO, yayılmasına karşı acil olarak küresel bir duruş sergilenmesi gerektiği düşüncesindeyiz. Bu makale, insanlık onuruna ve özgürlüğüne değer veren her bireyin bilmesi gereken kritik meseleleri ele alırken, küresel elitlerin ve dünyanın dört bir yanına dağılmış işbirlikçilerinin yenilmez olduğu yanındasını oluşturmak değildir. Aksine insanlar izin vermediği müddetçe insanlık aleyhine olan büyük sıfırlama gibi hedeflerini, asla başaramayacakları gerçeğini ortaya koymaktır. guvuste.com. Kalk ve uyar, kötülüğe de dur de! Makalemizi beğendiyseniz paylaşmayı unutmayınız.