Home Page
cover of Sesli Makale: İklim Krizi Küresel Elitleri İhya Etme Operasyonudur
Sesli Makale: İklim Krizi Küresel Elitleri İhya Etme Operasyonudur

Sesli Makale: İklim Krizi Küresel Elitleri İhya Etme Operasyonudur

GUWUSTEGUWUSTE

0 followers

00:00-06:54

Dünya Ekonomik Formu (WEF) distopik ideolojileri sebebiyle eleştirilen özgün bir küresel elit grup olarak nitelendirilmektedir. Davos sınıfı, belirli bir gündemi olan ve modası geçmiş distopik ideolojiler nedeniyle eleştirilen farklı bir sosyal grup olarak tanımlanmaktadır. Bu eleştirilerin ve sorgulamanın sayısı her geçen gün artmaktadır. Peki öyleyse nedir bu Davos Adamı?

Podcastiklimguwuste.comkarbonwefküresel kartellerdavos
2
Plays
0
Shares

Audio hosting, extended storage and much more

AI Mastering

Transcription

The United Nations' goal to reduce carbon emissions is part of a global plan that benefits the rich and further impoverishes the poor. The SDGs aim to reduce greenhouse gas emissions, but the 7.2 target of increasing renewable energy usage overlooks certain risks. Instead of mandating developed countries or large energy companies to reduce their emissions, it allows for carbon credit trading, which creates resource scarcity and advantages for big corporations. This allows the rich to profit at the expense of the poor. The global carbon market is hypocritical, with three international carbon trading and offset mechanisms. However, these mechanisms do not consider that developed countries need to reduce carbon emissions to achieve sustainable development goals. The Energy Transition Accelerator initiative aims to mobilize private capital to accelerate energy transition in developing countries. However, this initiative invests in mining activities for materials like nickel, copper, cobalt SESLİ MAKALET İKLİM KRIZİ KÜRESEL ELİTLERİ İLYA ETME OPERASYONUDUR Birleşmiş Milletlerin karbon emisyonlarını azaltma hedefi, aynı zamanda zenginlerin yoksullardan yararlanmasına ve daha da fakirleştirilmesine yol açan operasyonel küresel bir plandır. Birleşmiş Milletlerin 2030 gündeminin bir parçası olan SDG'ler, sera gazı emisyonlarını azaltmayı hedeflemektedir. Fakat, dünya genelinde yenilenebilir enerji kullanımını artırmayı vaat eden 7.2 hedefi, bazı riskleri dikkate almamaktadır. Bu hedef, gelişmiş ülkelerin veya büyük enerji şirketlerinin emisyonlarını azaltmalarını zorunlu kılmıyor. Onun yerine, kaynak kıtlığı yaratan ve büyük şirketlere avantaj sağlayan karbon kredisi ticaretine izin veriyor. Bu durum, zenginlerin yoksulların aleyhine kazanç elde etmelerini olanak tanıyor. Küresel karbon piyasası ikiyüzlüdür. NATO protokolü, emisyon ticareti, temiz kalkınma mekanizması ve ortak uygulama olmak üzere üç uluslararası karbon ticareti ve denkleştirme mekanizması oluşturmuştur. Emisyon ticareti, metrik ton karbonun uzaklaştırılması veya tutulması ile ölçülen yeni bir ticaret malı yaratmaktadır. Birleşmiş Milletler, bu mekanizmaların, sera gazı azaltımını gelişmekte olan ülkelerde maliyet açısından en uygun olduğu yerlerde teşvik ettiği için, gelişmiş ülkelerin sürdürülebilir kalkınma hedeflerine ulaşmak adına karbon emisyonlarını azaltmaları gerektiğini düşünmemektedir. Bu gelişmekte olan ülkelerde yeşil yatırımları teşvik ediyor ve özel sektörü sera gazı emisyonlarını güvenli bir seviyede azaltmaya ve sabit tutmaya teşvik ediyor. Ancak, Karbon Market Watch 2018'de sürdürülebilir kalkınmanın gelişmekte olan ülkelerdeki insanlar üzerinde olumsuz etkileri olduğunu açıkladı. Kolombiya'daki büyük ölçekli kurumsal orman koruma projeleri, karbon tutma değerlerini abartmış ve 20 milyondan fazla geçersiz karbon kredisi üretmiştir. Karbon ticareti piyasasının değeri yılda yaklaşık 2 milyar dolar olup, yıllık birleşik büyüme oranı %30'lara yaklaşarak hızla büyümektedir. Hedeflerinden biri de ham maddeleri kıtlaştırarak para kazanmaktır. Birleşmiş Milletlerin Sürdürülebilir Kalkınma Hedefi 7, teknoloji kullanarak gelişmekte olan ülkelerde herkese sürdürülebilir enerji hizmetleri sağlamayı amaçlamaktadır. Bu hedefin bir parçası olarak ve destekçileri arasında 4,2 trilyon dolarlık bir girişim olan ve Rokkeferler Vakfı'nın da katılımcısı olduğu Enerji Dönüşümü Hızlandırıcısı girişimi, ETA, Güney Amerika kıtasını enerji piyasalarının dönüşümünde pilot bölge olarak belirlemiştir. Enerji Dönüşümü Hızlandırıcısı girişimi, özel sermayeyi mobilize ederek gelişmekte olan ülkelerde enerji dönüşümünü hızlandırmayı ve yenilenebilir enerji kaynaklarını hızla devreye sokarak emisyonları sözde daha hızla azaltmayı hedeflemektedir. Yoksul ülkelerin güvenilir bir enerji kaynağına erişimi olmayabilir. SKH-7'ye doğru ilerleme, uluslararası entel piyasalarında, özellikle kobalt, lityum, bakır ve petrol gibi malzemelerde kıtlıklara yol açtı. Ancak Bill Gates ve Rokkeferler Vakfı'nın da ETA girişimine yatırım yapması dikkat çekici strateji karardır. Enerji Dönüşümü Hızlandırıcısı girişimi, gelişmekte olan ülkelerdeki yenilenebilir enerji geçişini desteklemek için nikel, bakır, kobalt ve platin gibi malzemelerin küresel madencilik faaliyetlerine yatırım yapıyor. Bazı şirketlere sözde hayırsever ve zengin kişiler tarafından desteklenen bir şirkettir ve bu kıtlıklara yatırım yapmayı planlıyor. Ancak Rokkeferler Vakfı'nının resmi web sitesinde şu ifadelere yer veriliyor. Enerji Dönüşümü Hızlandırıcısı, yenilikçi yetki alanı ölçeğinde karbon kredileri yoluyla bütüncül enerji dönüşümü stratejilerine özel yatırımları katalize ederek küresel ısınmayı engellemeye çalışmaktadır. Bu yaklaşım, gelişmekte olan ülkeleri doğrulanmış emisyon azaltımları için doğrudan tazmin etmektedir. Enerji Dönüşümü Hızlandırıcısı girişimi, yüksek bütünlüklü karbon kredileri aracılığıyla doğrulanmış enerji sektörü emisyon azaltımları için ödeme yapmayı taahhüt eden şirketler ve kurumlardan oluşan bir koalisyon oluşturarak yeni finansmanı harekete geçirir. Peki öyleyse neden önemli? Yüksek bütünlüklü karbon kredileri, enerji sistemimizi dönüştürme ve emisyonları azaltma yöntemimizin bir parçasıdır. Acilen harekete geçmemiz gerektiğini biliyoruz. 3 derece ısınan bir dünya ile 1.5 derece ısınan bir dünya arasında büyük farklar var. Peki öyleyse, bu oldukça garip ekonomik model değil mi? Bu oldukça garip bir ekonomik modeldir. Yenilenebilir enerji, İngiltere ve Almanya gibi hükümetler tarafından düşük maliyette olduğu iddia edilse de, geleneksel kaynaklara kıyasla çok daha maliyetlidir. Bu konularda fon sağlayan yatırımcılar bu ek maliyeti yeşil prim olarak adlandırır ve fosil yakıtların yanlış fiyatlandırıldığını ileri sürerler. Bill Gates ve ortakları gibi yatırımcılar, yeşil olmayan her şeyin fiyatını yapay olarak yükselterek yeni bir ekonomi modeli önermektedirler. Yenilenebilir enerji üretimi ve depolanması için gerekli olan metallerin kıtlı, bakır, lityum ve kobalt fiyatlarını yükseltecektir. Hükümetler sübvansiyonlar sunabilir, fakat bu vergi mükellefleri için maliyetleri artırma eğilimindedir. Avrupa Birliği, karbon piyasalarının düzmece olduğunu ortaya koyan bir karbonbazlı sınır vergisi uygulamaya koymuştur. Yenilenebilir enerjiye geçiş, elektrik maliyetlerini %15 artırabilir ve SKH-7 hedeflerini izlemek, küresel kıtlık oluşturdukça yenilenebilir enerjinin maliyetini daha da artırabilir. Karbon dengeleme hukabazlıktan başka bir şey değildir. Karbon piyasası, büyük kirleticilerin karbon kredileri satın almasına ve böylece kirliliklerini dengelemesine imkan tanır, bu da gelişmiş ülkelerin karbon emisyonlarını düşürmeden net sıfır hedefine doğru ilerlemelerini olanak sağlar. Örneğin, İngiltere hükümeti elektrik santralinin kömür yerine biyokütle peletleri kullanmasına geçiş yapması için bazı şirketlere finansman sağlamıştır. Biyokütle peletlerinin, kömüre göre karbon emisyonlarını %80 oranında azalttığı iddia ediliyor. Ancak, odun peletleri kömüre göre daha az enerji yoğunu olduğundan, aynı miktarda enerji üretimi için daha fazlasına ihtiyaç duyulur. Örneğin İngiliz hükümeti, tarihin en büyük karbon kredisi anlaşmasını imzaladı. Odun ve kömür yakarak daha fazla karbon salınımı yapılıp karbon kredisi sertifikaları elde ediliyor. Dünya genelindeki şirketler, bu karbon kredilerini satın alarak kendi karbon ayak izlerini düşürebiliyor ve yeşil olduklarını öne sürebiliyorlar. Böylece, ürün ve hizmetlerini Avrupa Birliği pazarına satabiliyorlar. Aldıkları karbon kredileri, gerekli karbon giderme sertifikaları ile değiştiriliyor. İçim krizi ve karbon azaltma hilesinin arkasında neler olduğunu bir nebze de olsa anlatabildiğimizi umuyoruz. Bu makale, insanlık onuruna ve özgürlüğüne değer veren her bireyin bilmesi gereken kritik meseleleri ele alırken, küresel elitlerin ve dünyanın dört bir yanına dağılmış işbirlikçilerinin yenilmez olduğu yanındasını oluşturmak değildir. Aksine insanlar izin vermediği müddetçe insanlık aleyhine olan büyük sıfırlama gibi hedeflerini, asla başaramayacakları gerçeğini ortaya koymaktır. Buse.com. Halk ve uyar, kötülüğe de dur de. Makalemizi beğendiyseniz paylaşmayı unutmayınız. Altyazı M.K.

Listen Next

Other Creators