The transcription discusses the global conspiracy of powerful families in controlling and manipulating world events throughout history. It mentions how wars have been planned and orchestrated by these families to maintain control and create chaos. The Boston Tea Party and the control of China are used as examples. The transcription also highlights the role of London, Rome, and the United States in the global control system. It mentions the influence of figures like Henry Kissinger and George Soros in implementing the plans of these powerful families. The transcription emphasizes the need to uncover the truth, break free from illusions, and fight against the manipulation and control of these families.
Sesli Makale Global Hile, Özgürlük Savaşı Tarihte birçok özgürlük savaşı Babil, Mısır, Sümer ve Roma kökenli soydan gelen aileler tarafından önceden planlanmış, başlatılmış ve sonlandırılmıştır. İnsanları kontrol etmenin ve yönetmenin en iyi yolu sürekli kontrollü kaos ve kargaşa çıkarmaktır. İnsanlar birbirleriyle savaşırken, genellikle arka planda yürütülen yeni planlardan habersizdirler. Savaşan taraflar, kontrolü ellerinde tutarlar. Zira kontrolsüz geliştikleri pek çok savaşı kaybettikten sonra, yer altına çekilmiş ve güç toplayıp yeniden ortaya çıkmayı beklemişlerdir. 16. yüzyıldan itibaren yapılan savaşları incelediğinizde, bu soy ailelerin varlığını göreceksiniz.
Son 200 yılda gerçekleşen savaşların hepsinin ardında bu aileler bulunmaktadır. Üzücü olan, devam eden savaşlarda da bu durumun sürüyor olmasıdır. Amerika Birleşik Devletlerindeki Boston Çay Partisi, İngilizlerin çay vergilerine karşı kolonilerin başkaldırısını singeleyen bir olaydır. Ancak bu olay, kolonileri isyana teşvik etmek için planlanmıştı. Kızılderili kıyafetleri giymiş batılılar, çay taşıyan gemilere çıkarak, çayları Boston limanına dökmüşlerdi. Bu isyanın planlaması, Londra'daki Analoja'da bulunan Masonlar tarafından yapılmış ve hayata geçirilmişti. Tarihte, bu tür pek çok kurgulanmış olay bulunmakta, hatta 2. Dünya Savaşı'nda Rothschildler ve diğerlerinin de böyle bir etkisi ve parmağı vardır.
Yakın zamanda çıkartılan plandemi ve halen oynanmakta olan iklim krizi ve kıtlık oyunlarını planlayanlar dünya genelinde yine o soyun çocuklarıdır. Peki o zaman soralım, Çin kimin kontrolünde? Çin neden dünya budayının %50'sini stoklar? Sakın cevap olarak nüfusunu doyurmak için demeyin. Çünkü, Çin halkı, onların umurlarında bile değildir. Bu soyu ailelerin 150 yıl önce Çin'i Mao'nun eliyle nasıl ele geçirdiklerini, tarihini ve inançlarını nasıl yok ettiklerini araştırmanızı öneririz. Eğer Çin ve Japonya arasında olur da bir gün savaş çıkarsa, bu savaşın arkasında bu soyu ailelerin olduğunu iyi bilin.
Çin'i daha iyi anlamak istiyorsanız, George Orgel'in Hayvan Çiftliği kitabını okumanızı tavsiye ederim. Komünizmi aldatılan ve yok edilen eski Çin'in yerine kurulan ve halkı sistemden dışlayarak soyu ailelerin kontrolüne bırakılan devletin adıdır Çin. Hindistan'ı da bu perspektife değerlendirebilirsiniz. Peki öyleyse bu sistemin arkasında kim var? Bütün sistemin arkasında Londra var. Londra, soylu ailelerin ve efendilerin buluştuğu bir yerdir. Roma, rahiplerin merkezidir. Amerika Birleşik Devletleri, kölelerin kullanıldığı bir yer olarak bilinir. Sistemin işleyişi şu şekilde de Roma yazar, Londra planlar, Amerika Birleşik Devletleri ise bu planları hayata geçirir.
İngiltere'yi bugün yönetenler Sümer, Babil, Roma ve Mısır kökenlilerden oluşan bu soydur ve ABD'yi, planlarının merkezi olması amacıyla kurdular. Kapitalizm aracılığıyla Avrupa ve Amerika Birleşik Devletleri'nde hakimiyet kurarken, Doğu'da imparatorlukları yıkıp komünist ve diktatörlük rejimleriyle dünya hakimiyeti planlarını tıkır tıkır hayata geçirdiler. Komünizm ise Avrupa'da doğmuş ancak daha çok Doğu'da uygulanmıştır. Afrika kıtasının nasıl ele geçirildiğini ise araştırmanızı tavsiye ederiz. Dünyada en fazla sömürgeci devletlerin kimler olduğunu öğrenmek istiyorsanız, ülkelerin bayraklarına, konuştukları dillere ve inançlarına bakarak bu bölgeleri geçmişte ve bugün kimlerin sömürdüğünü anlayabilirsiniz.
Sistemin işleyişinde hayata geçirilmesini, Kissinger ve Soros isimleri üzerinden örneklendirelim. Kissinger planlar ve diplomasi ile uygular, Soros ise operasyonel olarak uygular. Son 70 yılda, Henry Kissinger'ın stratejik olarak dahil olmadığı ve George Soros'un bu stratejileri operasyonel olarak uygulamadığı çok az ülke vardır. Kissinger diplomasi yoluyla planlar yaparken, Soros bu planları operasyonel olarak hayata geçirir. Her ikisi de aynı soy kökenden gelen sadık hizmetkarlardır, hizmetlerine devam etmektedirler, ne tür bir etki altında oldukları ise bilinmemektedir. Bu soy aileler ve onlara emir veren kara rahipler, yüzyıllar boyunca global kontrol sistemini parça parça kurmuşlar ve bugünkü karmaşıklığına ve detaylarına, kara rahiplerin yaptığı büyülerle ölümüne bağlı kalarak ulaşmışlardır.
Ravunlar ve Nemrutlar ise onların sadık hizmetkarlarıdır. Bu sadık hizmetkarların varlığını daha iyi anlamamız için şu bilgiyi paylaşalım. Kissinger'ın 2009 yılındaki sözleri son zamanlarda hızla yayılmaktadır. Okuması ürkütücü olsa da, bu sözler kulağınıza küpe olsun diye tekrar tekrar okumanız faydalı olacaktır. Kissinger, 25 Şubat 2009'da D.S. Özenik konseyinde, sürü, zorunlu aşıları kabul ettiğinde, oyun sona erer. Her şeyi kabul edecekler. Çocukları refah için genetik olarak değiştirebilir, kısırlaştırabiliriz. Koyunların zihinlerini kontrol ederek sürüyü yönetirsiniz. Işı üreticileri milyarlarca dolar kazanacak ve bu odadaki pek çok kişi yatırımcıdır.
Harika bir kazan kazan durumudur. Sürüyü budayacağız ve sürü, onları yok etmemiz için bize para ödeyecek demişti. Bol yaldızlı kafesler içinde illüzyonlarla yaşatılıyoruz artık. İnsanlar, kendilerinin görebildiği fakat diğerlerinin göremediği, parmaklıksız bir hapishanede çeşitli hokkabazlıklar ve illüzyonlarla uyuşturularak esir alınmışlardır. Gözlerimizin önünde ne kadar açıkça hareket etseler de, bu hokkabazlık ve illüzyonlar o kadar ustaca yapılmıştır ki, pek çok insan bunu fark edememektedir. O soyun çocukları aktör olduğu müddetçe bu dünyada özgürlük diye bir şey yok, sadece yaldızlı kafesler vardır.
Bizler, yaldızlı kafesler içinde illüzyonlarla yaşıyoruz. Bu kafesler her yerde mevcut, ancak kimse bunun farkında değil. Fark edenler ise anlattıklarında ya deli ya da popüler de işte uçuk komplocu olarak damgalanıyorlar. Bu kafesler yüzünden insanlık, sistematik bir şekilde bilinçten uzaklaştırılmış ve kendilerine verilen aklı geliştirmek yerine, kendi elleriyle üzerine kilit vurmuşlardır. Konuyu daha iyi anlamak için Aristo'nun ünlü mağara alegorisini okumanızı öneririz. İnsanlar, gerçeklerin yerine sahteleri konularak oluşturulan bir algı hapishanesinde yaşanlarını sürdürmektedirler. O soydan gelenlerin amacı, insanların bu dünyada gerçeği algılamalarını ve anlamalarını engelleyerek, hileleri ve aldatmacalarıyla onları ebediyen burada yani kafeste tutmaktır.
O ve onun dünya çapında yayılmış işbirlikçileri tarafından kullanılan politik dil, yalanların gerçek gibi görünmesi, cinayetlerin meşru kabul edilmesi ve zorbalığın haklı gösterilmesi amacıyla tasarlanmıştır. Gerçeklerin gün yüzüne çıkması, büyünün bozulması ve insanların illüzyonlar ile çeşitli hilelerden uyanmaları için o soyda ve onun dünyadaki temsilcilerine karşı birlikte mücadele etmeliyiz. Bu makale, insanlık onuruna ve özgürlüğüne değer veren her bireyin bilmesi gereken kritik meseleleri ele alırken, küvesel elitlerin ve dünyanın dört bir yanına dağılmış işbirlikçilerinin yenilmez olduğu yanıngısını oluşturmak değildir. Aksine insanlar izin vermediği müddetçe insanlık aleyhine olan büyük sıfırlama gibi hedeflerine, asla başaramayacakları gerçeğini ortaya koymaktır.
Huste.com Halk ve uyar, kötülüğe de durdu. Makalemizi beğendiyseniz, paylaşmayı unutmayınız.