black friday sale

Big christmas sale

Premium Access 35% OFF

Home Page
cover of ataturk
ataturk

ataturk

Boray TakaBoray Taka

0 followers

00:00-07:58

Nothing to say, yet

Audio hosting, extended storage and much more

AI Mastering

Transcription

This transcription is about the childhood memories of Mustafa Kemal Atatürk's close friend, Salih Bozok. It mentions that Mustafa had a crush on a neighbor girl named Emine when he was around 10-12 years old. The journalist, Yılmaz Çetiner, interviews Emine, who is now an old lady, and she talks about her feelings for Mustafa Kemal. She describes how they would exchange glances and have brief conversations. Emine also shares that Mustafa Kemal had a special place in her heart and how she never married because of her love for him. The transcription highlights their innocent childhood love and the impact it had on both of them. Mustafa Kemal Atatürk'ün en yakın çocukluk arkadaşlarından rahmetli Salih Bozok'un hatıralarındaki şu satırları bilmem hatırlar mısınız? Mustafa, 10-12 yaşlarındayken, 8 yaşında bir komşu kızına aşık olmuştu. Akşamları mektepten çıkar çıkmaz evine koşar, derhal elbiselerini ütületir, oyun seyretmek bahanesiyle zıpzıp oynayan çocukların yanına giderdi. Fakat asıl maksadı, komşu kızını pencereden görmekti. İşte gazeteci Yılmaz Çetiner, 1894 yılında Selanik Rüstüyesi'nde okuyan Mustafa Kemal'in 8 yaşındaki komşu kızı Emine ile bir röportaj yapar. Sözü Yılmaz Çetiner'e bırakalım. Yarım asırdan çok fazla bir zaman geçmişti aradan. Harpler olmuş, rejimler değişmiş, düşman istilaları görmüş geçirmişti bu toprağın insanları. Ama Selanik merkez kumandanı Şevki Paşa'nın kızı Emine'nin duyguları, aşkı 70 sene önce nasılsa hep aynı heyecanla ve aynı tazelikteydi. Ve karşımda olan Emine hanımefendinin gönül bahçesinde tek bir çiçek halinde kalan bu aşkın daha da olgunlaştığını görüyordum. Evet, 8 yaşında ve kafesin arkasındaki küçük Emine o zamandan bu zamana evlenmemiş, duygularına sadık kalmıştı. Mustafa Kemal'in yakın arkadaşlarının hatıralarında sık sık öde geçen bu ilk aşkın, çocukluk aşkının küçük Emine'sinin değil bugün, senelerce önce de hayatta olmadığı söylenmiş ve öyle yazılmıştı. Mutlu bir tesadüf veya meslek şansıyla kendisine mühim bir olayın kahramanı küçük Emine'nin hayatta olduğunu duyunca önce inanamamıştım. Sonra araştırmalara başlayıp bazı ipuçları elde edince Emine hanımefendinin hem de sıhhatli olarak hayatta bulunduğunu öğrendim. Teşvikiye taraflarında ev ev dolaşmaya başladım. Nihayet modern apartmanların yanı başındaki bir küçük ahşap evin çok mütevazi dekoru içinde Selanik merkez kumandanı Şevki Paşa'nın kızı Emine hanımefendiyi bulduğum andaki sevinci kolay kolay unutamayacağım. Emine'm şarkısını sevmesinin sebebini asıl şimdi öğrendiğimiz Mustafa Kemal'in yakınlarına sık sık söylediği şu sözleri herhalde hatırlarsınız. Herkesin gönlünde bir Emine yatar. İşte şimdi onun bu ilk aşkının hikayesini geliniz bizzat Emine hanımefendinin ağzından beraberce dinleyelim. İstanbul'da doğmuş ve 3-4 yaşındayken Selanik'e götürülmüştüm. Babam Selanik merkez kumandanı Şevket Paşa. Zübeyde hanımefendi, Makbule hanımefendi ve gaziyle aynı sokakta senelerce oturduk. Çocukluğumuz hep beraber geçti. Annem, babam ve onun annesi sık sık beraber otururduk. Bizim zamanımızda pek küçük yaşta evlenildiğini bilirsiniz. Bu yüzden kızlarla erkekler pek kolay karşı karşıya gelemezdik. Gazi yakışıklı bir çocuktu. Kıyafetine çok iyi tina eder ve herkesin hayranlığını çekerdi. O askeri rüşdiyeye devam ettiği sıralarda bizim evin önünden taburla beraber geçer ve ben de aşk içinde dolu olarak kendisine bakar dururdum. O da tebessümle gözlerini bizim pencereye diker bana mukabele ederdi. Rüşdiye talebeleri arasında pek çok yakışıklı gençler vardı. Ama gazinin hali herkesten başkaydı. Lacivert çuhadan ceketinin göğsünde tek sıra ay yıldızlı düğmeler, kol kapaklarında üç sıra şerit, dar ve yeşil pantolon içinde o kadar alımlı, o kadar zarif yürüyüşü vardı ki bu asla gözlerimin önünden silinmiyor. Onu kötü bir atın üzerinde gördüğüm zaman tesire gark oldum. Daima onun en iyi şeylere sahip olmasını ister, bundan zevk duyardım. Çocukluk hayallerimin biri de gazinin padişah olmasıydı. Kapının eşiğinde iki üç dakikalık kaçamak konuşmalar benim için tadına doyum olmayan olaylardı. Bu olaylar büyük zevk halinde bütün benliğimi kaplar, bütün gece onun hayaliyle uyurdum. Bak sana bir şey söyleyeyim çocuğum. Ben gaziyi benimle evlenir diye sevmedim. O yaşıma rağmen bunları düşünebiliyordum. O benim için erişilmez bir varlıktı. Karşılıksız bir aşktı bu. Seneler böylece ben kafes arkasında, o mektepte, zaman zaman aile meclislerinde karşılaşmamız ve konuşmamızla geçiyordu. Babam esasen çok mutasip bir adamdı. Nedense gaziye karşı herkesten ayrı bir sevgi hissettiğini biliyordum. Nihayet bir gün o rüştüyeyi bitirdi. Manastır askeri idadisine yazıldı. Böylece zaten pek nadir olan görüşmelerimiz büsbütün seyrekleşti. Ben on iki yaşına gelmiştim ki, gazi manastır idadisini bitirip İstanbul'a Harbiye'ye gitmeye hazırlanıyordu. Bir gün üzüntü içinde kendisine yakın dostlar vasıtasıyla haber gönderip, Harbiye'ye ne zaman gidiyorsun diye sordum. Bana kendi el yazısıyla gelen cevap şuydu. Bu dakikada vapura gidiyorum. Bu anı meşrum bize kan ağlatacak. Bendeniz sizi unutmayacağıma vicdanen yemin eder, sizden de aynı vefayı beklerim. Allah'a ısmarladık. Mustafa Kemal Bu mektubu aldığım zamanki sarsıntıyı bilmem bugün nasıl anlatabilirim. Feci vaziyetteydim. Ama bir yandan da onun nihayet Harbiye'ye gidişine seviniyordum. Sonra araya yıllar hadiseler girdi. Biz hala Selanik'teydik. Gazi ise izinli olduğu sıralarda geliyor, annesini kardeşini ziyaret ediyordu. Yine pek nadir görüşebiliyorduk onunla. Fakat bu defa görüyordum ki memleket meselelerine, milletin dertlerine bütün mevcudiyetiyle sarılmıştı. Selanik'teki askeri mahvelde veya diğer toplantı yerlerinde mütemadiyen arkadaşlarıyla görüştüğünü duyuyordum. Gazi o kadar mahvoldu ki eminim kendisine ayırabildiği hiçbir hususi hayatı yoktu. Harbiye'yi yüzbaşı olarak bitirdikten sonra onun staj görsün diye Şam'a sürüldüğünü biliyoruz. Oradan Trablus, Kaire, Balkanlar ve nihayet gizlice tekrar Selaniğe dönüş. Fakat artık büsbütün olgunlaşmış ve kendisini tamamen millet ve devlet işlerine vakfetmiş bir Mustafa Kemal vardı karşımda. Ne bayram, ne seylan, ne de aşk hiçbir şey umrunda değildi. Yalnız bu arada Makbule hanımefendiden duyduğum bir konuşma beni dünyalara sahip olmuşçasına sevindirmişti. Gazi gelir gelmez annesine sormuş, Şevki paşanın kızı evlendi mi, evlenmedi mi? Zübeyde hanımefendi evlenmedi demiş. Gazi bundan fevkalade memnun olarak, hiç olmazsa şimdilik nikah yapsak diye bir arzu izhar etmiş. Ama yine bir araya giren büyük hadiseler bizi bir evliliğe kadar götürmedi. Altyazı M.K.

Other Creators