Details
Krizler nasıl çıkar ve nasıl yönetilemez? Tüm konu başlıklarımızla yine ve yeniden 41C sizlerle… Dikkat! Dedikodu içerir!
Krizler nasıl çıkar ve nasıl yönetilemez? Tüm konu başlıklarımızla yine ve yeniden 41C sizlerle… Dikkat! Dedikodu içerir!
Today, a podcast was recorded about crisis management. The discussion focused on a recent incident involving a podcast product that had offensive content. The CEO of the product responded with threats and eventually resigned. The incident led to a boycott of the product, but the supermarket chain, Migros, handled the crisis well by removing the product from their stores. Another topic discussed was the crisis management of Cem Boyner, a prominent figure on Twitter. He handled a parody account with respect and resolved the issue calmly. Overall, the importance of effective crisis management was emphasized. Herkese merhaba. Bugün günlerden yirmi beş Nisan iki bin yirmi dört. Bugün kırk birci ekibi olarak Beren, Mert, Burçin, Büşra ve ben Melike size kriz yönetimi hakkında bir podcast çekmek için bir araya geldik. Ya da nasıl yönetilmediğine dair bir podcast. Son zamanlarda özellikle çıkan örnek verebilir Evet. Zaten en büyük olaylı bir kriz. Krizi yönetememek şey değil. Kriz yönetimi değil aslında. Biraz daha krizi yönetememek. Kriz ortaya çıkarmak diyebiliriz. Ve markayı batırmak. Alışığına gelmiş markaların sosyal medya kullanımları verdikleri cevaplar dışında daha çok işimi ben hallederim kafasıyla verilen bir cevaptan buraya kadar gelen bir konu. Böyle girdik ama konuya bir podcast olayını da özet mi getirecek? Tamam. Aynen. Bu Osman Eman'da çıkıyor. Evet Büşra. Evet. Podcast olayı. Şap şap şap şap. Arkadaşlar bir gün LinkedIn'de. Bir gün LinkedIn'de. Bir gönderi geliyor. Helen bir gönderi düşüyor hepimizin önüne. Podcast ürünü alınmış, açılmış ve küfür çıkmış. Dondurulmuş bir ürün nasıl küfür çıkar? Tabii ki de bunu alan kişi de bunu sorgulamak için çok güzel bir üslupla. Bunu yazmış. Demiş ki ben her zaman alıyorum. Hiçbir zaman böyle bir sorunla karşılaşmadım ama bugün nedense küfür çıktı ürünler. Bir markanın ne yapmasını beklersin bu mesela? Işte özür dileriz. Nasıl böyle bir şey oldu sorun ben bir de değildi aslında demek ki eee yapılırken bir sorun oluştu vesaire ya da bir haber yok. Özür dilerim. Evet. Ama podcast ürün CEO'su ve kurucusu bu şekilde düşünmeyip altına üç satır mektup yazıp tehditler, senin evin ne yapıyor? Demeler. Senin arkanda koskocaman negrosla ben varım ve bizim avukatlarımız var ama ben avukatı da bırakmadan kendi işimi kendim çözerim bile pehlivan deyip daha sonrasında da istifasını veren bir CEO'muz var. Gördüğünü vermiş bir de sonrasında özür yazısını gördüm. Bir de İngilizce klavyeyi suçluyor. Onu gördüm. Klavyem İngilizce olduğu için öyle yazdım falan bir şeyler söylüyor. Ondan sonra gayet pişkindi ama sonra herhalde ekibi onu istifa ettirdi. Kendini istifa ettiğini düşünmüyorum. Zaten bu olduktan sonra koskocaman Migros çok tebrik ediyorum kendisine. Tüm marketlerinden podcast ürünlerini toplattı. O gün içerisinde karlı çıkan Migros oldu. Kendine çevirdi bu olayı. Ben de yaptım ya. Nasıl gerektiğini yaptım. Yani çünkü yani belki de Migros da hani karşı bir şekilde yazabilirdi. Ama sonuçta neden sen Migros koskocaman Migros var? Hani sanki böyle Migros benim arkamda gibi yani. Senin niye arkanda olsun? Ürün küçüktü. Evet. Yani bir market sonuçta bir avukat falan da değil. Bir avukatına verseydim. O değerlendirseydi. Tabii. Yani istifasından sonra eşinin CEO olarak getirilmesine yorumunuzu nedir? Ya zaten ilk bu açıklandığında yani istifa ettiği duyurulduğunda tahmin etmiştim. Yani kesin gelecek diye. Çünkü çok köklü bir kocası var. Köklü ailelerden gelen iş adamını. Yani kolay kolay böyle senin benim gibi insanlara bırakmazlardı. Ama yine de bir çözüm olacağını düşünmüyorum. Ya bir ay sonra herkes unutacak. Sadece kadın başına yok. Başka belki iniş mi var? O yüzden belli bir sektör dışında umursanmayacak yani. Onun için Polonez Saga bile unutulduysa. Peki şunu sonra istiyorum. Yani normalde Twitter'da, Instagram'da falan böyle şikayetler, TikTok'ta görüyoruz ya. Peki bu neden link edindeydi? Yani. Sizce bunun bir şeyi var mı? Şikayet oluşturan kişi tarafından daha yetkili merceylere ulaşmak için Instagram'a atar yani. Ben şimdi bir şekilde düşünüyorum. Kadın eee bir iş kadını zaten bunu da belirtmiş yani. Her zaman işteyken kahvemin yanında bir takım ürünü alıyordum diyor. Belki incelemedim ama belki kadın zaten işte reklamları ya da iletişimleri ya da markaları bir şekilde değerlendiriyor kendi şoföründe. O yüzden paylaşmış olabilir. Ama yani ben olsam ben de linksinden paylaşıyordum. Tabii. Firmaya eee bir şey söylüyorsun bir hatasını göstermeye çalışıyorsun. Ya Twitter'da olsaydı yani çok da şey yetkili merceye gitmezdi. Daha çok da kişisinin ana sayfasında. Kötü niyetli olsa Twitter'da yapar. Twitter'da daha çok merkezleri var yani. Evet. Olsun gayet şey. Çok boykaya dönsün de istemiyoruz zaten. Bence biri de öyle değildi ya. Yani gayet çok sağlıklı bir müşterisini kaybetti aslında. Evet. Burada kadın orada delirtiyor gerçekten dediğin gibi. Aldığını. Evet. Çünkü ürünleri yani ürünlerin kalitesi bence tartışılmazdı benim nezdimde. Beğeniyorduk. Çalıntıymış. Paketiyle birlikte. Yokmuş. Doğru mu? Bilemem. Bir kanserojen taşıyormuş bu arada. Evet. Galiba çileklerin dondurulmasından olabilir. Kulundan bağımsız. Kulundan bağımsız. Her güne yeni bir bilgi. Kırk bir cem. Tek kamerası. Ya gayet açık ettim bir şey yani çilek dolonunu. Sürekli her hafta bir üç kez falan söylüyordum. Şimdi baktım her yere her yerden kaldırmışlar. Peki ben de bir soru sormak istiyorum. Böyle bir krizin eşinde bir eşinde de krizde olan bir marka var. Ve herkes sadistliği linçliyor. Daha doğrusu kadını linçliyor. Şu anda bir yerde görseniz alır mısınız? Hayır. Önceden alma şeyim olmadığı için hoşkanlığım olmadığı için almazdım. Ama şu an mesela benim de almamış kanlım yok ama gördüğüm zaman ya bunu bir alayım deneyeyim demek istemem artık. Çünkü o algı bir kere oturdu. Kadının da yaptığı bir üründen artık bozuk çıkabilir mi? Çıkabilir mi? Korktum. Katı canavarı gibi. Ama o çok tatlı oldu artık. Katı canavarı neredeydin sen? Öyle bir masada görsem kahvenin yanında bozuk değilse evim yani ama o kadar da değil. Benim evimde hala patates var. Atmadım. Niye atıyorsun? Eee çünkü niye atıyorum? Patatesi çok seviyorum. Ama kadının yaptığı şeyde doğru bulmuyorum tabii ki. Partisan gibi marka tutmuyoruz. Bozuksa görüşürüz. Aynen o şekilde düşünüyorum. Alırım ben ya yine. Alırım niye almayayım? Herkes alacak da. Geri aynen öyle. Geri bence migrota belki şey olmaz. Sunulmaz. İnternetten alırız. İnternetten alırız. Getirden de kaldırırız. Ben öz getirden baktım şimdi. Yani bir özür paketi yollansaydı kadına. Güzel bir mesajla hiç buralara gelinmezdi. Evet. Ama o bilirsiniz ki kendi işini kendi haline seyrediyor. Kendisi. Evet. Ben daha sonrasında YouTube'da videolarını izledim. On oner dakikalık videoları var. Kadının yani. Ya normalde mesela siyo denildiğinde böyle gözünüzü kapatınca böyle aklınıza nasıl insanlar geliyor? Ya böyle ultra eee yani güzel konuşabilen, kendi güzel ifade edebilen. Diksiyonlu. Evet. Diksiyonlu. Evet. Markasının arkasında durabilen, markasını çok iyi savunabilen bir insan hayal edersiniz ya. Kadın öyle değil ya. Hani bu sanki çok büyük bir marka değil de böyle pazarda bir şey satıyormuş gibi. Evet. Avcuna döküyor. Evet. Evet. Avcuna döküyor patatesleri. Şey yapıyor. Benim ürünümden başka kimse yapamaz. Yakında görelim. Yani. Yani var benzerleri de yani. Yurtdışından yeri var hatta. Şokta yeri fiyatına var. Kırk yedi C. Sonsuza dek ürün yerleştirilmesi. Ya ben boş boşuna buraya geldiğimizi düşünüyorum. Çok saçma. Patates işte duygularını asla mı patlatmıştı? Aa evet. Çok güzel. Hı hı. Çok güzel. Ben duygularını asla mı hatırlamadım şu an ama. Duygu kim ya? Bu şey değil mi? Neden şu anda? Kesin sayda. Neyse konumuz bu değil. Belki de önümüzdeki aslının konusu olur. Hiç bilemezsiniz. Belki de düşer aslan konusuydu. Bizi. Başka bir kriz yönetimine geçelim o zaman. Son gündemde olan konulardan biri de Cem Boyner'in Twitter'da olan olayıydı. Oradaki kriz yönetimini biliyor musunuz? Gelen birisi. Ben çok hakim değilim. Evet. O konuda. Twitter çok geniş bir sosyal medya. Ve artık herkes birbirinin adına hesap açabiliyor. Yani bir kimlik doğrulatma gibi bir durum yok. LinkedIn'de o var mesela. Bir tane kişi de Cem Boyner adına bir hesap açıyor. Parodi hesabı asla böyle küfürler ya da birinin tehdit amaçlı değil. Bir parodi hesabı yani gülmek için açıyor. Daha sonrasında Cem Boyner'in kulağına gidiyor bu arkadaşları tarafından. Ve çok tatlı bir mesaj atıyor çocuğa. Diyor ki eee beni seviyor olabilirsin. Teşekkür ederim. Ama inceledim, hiç haberdar da değildim. Eee senin görüşlerinle benim görüşlerim bir değil. O yüzden rica etsem lütfen fotoğrafımı ve adımı oradan kaldırabilir misiniz? Diyor. Ve çocuk da hemen diyor ki bu güzel üslubunuzdan dolayı hemen kaldırırım Cem abim diyor ve kaldırıyor. Kriz budur. Evet. Patisi kınıyorum. Neden? Çünkü çok seviyorum patisi. Evet. Ama kadını yok. İnsan sevdiğine kırılır. Ne güzel yani. Ya say gelsin ya. Bir kere insanların karşısında değerli görünüyorsunuz. O senin tüketici insanı olmasa hiçsin. Bakın şimdi kimse almıyor. Bir kere böyle sürecek. Orada saygılı davrandığı için bireysel pati toplamış der insanlar tarafından da. Aa böyle konuştu, şöyle konuştu diye. Bu yeni bir davranış. En azından şey diyebilirdi. Nasıl hesabımı açarsın? Dava ediyorum seneye. Hani küfürler edebilirdi. Küçüleşebilirdi. Aynı bir kadın gibi. Kurumsal kimliği o kadar iyiydi ki. Ben ilk önce Türk sanmamıştım onu. Hemen. Yurt dışından falan buraya getirildi. Gibi düşünmüştüm. Türk bir marka olduğunu öğrenince mesela çok şaşırmıştım. Ha ona da zarar verdi. Evet. Bir izlenimi var. Evet. Yani şu an kadın bir sözüyle markada yok oldu. Kırk bir te. Peki mesela bu Cem Boyner olayı sizin başınıza gelse siz nasıl yönetiliriz? Biri benim hesabım. Adıma. Senin adını evet. Kullanarak hesap açtın. Ya böyle bir şey olsa yani aslında hiç muhatap olmazdım. Ben direkt avukatıma verirdim. Çünkü yani Cem Boyner büyük bir insan. Ve orada yani gereksiz adamın fotoğrafını kullanıp ismiyle bir şeyler her ne kadar eğlendiren bir hesap da olsa bence yanlış. Hani o kadar ismi bilinen bir insan olsanız Cem Boyner kadar sakin cevap verebilir miydin? Ben hiç vermezdim. Bak sinirlenmezdim. Asla çirkinlik yapmazdım. Çünkü olabilir yani. Açabilir. Herkes birbirinin adına hesap açabiliyor. Ama direkt avukatıma söylerdim. O rica ederdi. Evet. Keser mi kapatır mı yani? Çıkar. Dava çıkartır. Öyle yapardım ben. Muhatap olmaz. E çünkü o çocuk bu kadar beyefendi çıkmayıp sana ne ya? Evet. Senin arkanda koskocaman bir bilmem ne var falan da diyebilirdi. O zaman çünkü ben sinirlerime hakim olamazdım. Hiç galiba kötü bir şey. Evet. Sonra krizin kendisi olurdu. Başka aklınıza kriz gelmiyorsa geliyor mu? Evet başka kriz geliyor mu aklınıza? Benim bir tane geliyor. Panti. Çok sadık bir müşterisiyim Panti'nin. Ama bir dönem kargocular eee sürekli paketleri açık kontrol ediyorlardı. Ve Twitter'da çok gündem oldu. Insanlar dediler ki neden bizim iç çamışırlarımızı haslı olarak bakıyorlar ve neden bunun için bir önlem alınmıyor? Aslında hala alınmasaydı bence Panti artık yoktu yani. Büyük bir krizin işinden döndürdüler ve bir kutu tasarladılar. Kutuya da sticker yapıştırdılar. Sticker'da şey yazıyor. Bunu şu an ilk defa sen açıyorsun. Siz açıyorsunuz yazıyor. Yani böylelikle aslında açılırsa da öncesinde kimin suçlu olduğunu biliyorum. Evet kimin suçlu olduğunu biliyorlar. Çünkü benim de başıma geldi ya. Çok değil. Üç dört ay öncesinde. Ya bu kutu değişmeden öncesinde yani. Eee ilk çamaşır siparişi vermiştim. Ve geldi. Baktım açılmış paket. Kendi çok güzel kargolamış bu arada yani. Yani sadece kutunun içine dındız koymamış. Kutunun içinde de bir paketleme yapmış. Ama mesela çok iğreti oldu böyle vücudumda. Başka bir erkeğin hani ona dokunuyor olması ya da onu açtığında ne düşünüyor olması. Evet ya iğrenç bir şey yani. Böyle çöp atmak istemiştim. Atamamıştım. Çünkü her şey bin lira. Evet. Kırk yüzyılda Pent'le devam ediyoruz. Böyle bir alanımız var mı? Böyle bir olayla karşılaştıktan sonra bir aksiyon aldın mı? Bir şikayet sana oluşturdu mu? Tabii ki bulundum. Hem Pent'e yazdım. Burada Pent hemen geri döndü yani. Işte çok özür dilerim. Bizden kaynaklı değil. Yani yapabileceğimiz hiçbir şey yok. Kargo şirketleri bu şekilde davranıyorlar ve hani daha öncesinde de bu gibi böyle mesajlar alıyoruz tarzında. Çok güzel böyle bir mesaj atmışlardı. Okey ama sonuçta o açıldığı gerçeği değiştirmiyor yani. Bir elin adamı benim süperime bakmış yani. Evlenmiş ya da bir şey mi hayal etti bilemiyorsun o an. Eee kargo şirketine yazdım. Tabii ki de hiçbir şey yapmadı. Peki şu an işte bu aldıkları aksiyon bir etiket yaptılar benim. Yeni bir tasarım yaptılar. Eee peki bununla belli oluyor mu? Açılıyor mu yoksa? Onu da deneyeyim dedim. Kırk birce her şeyi deneyebiliyor. Bak şimdi yeni bir tasarım. Hemen denedim. Söyledim. Gerçekten böyle çok korunaklı yapmışlar. Ve ilk ben açtım. Tutuyor. Çok mutluyum. Teşekkürler Pent'e. Senin arkanda koskocaman biz varız. Hiç korkma. Aferin. Peki buradaki hani asıl muhatap Pent'iyle kargo firması ya. Hani kriz yönetimini Pent'e yerine kargo firmasının çözmesi daha mantıklı olmaz mıydı? Ben konuşmak istemiyorum. Irkçı bir insanım ben. Yani herkese toplarsanız her ırktan kargo şirketine bakılır yani. Bir tek bir kargo şirketiyle mi çalışıyorsunuz? Yok. Yok. Bir tane değil. Bir de kargo şirketlere belli bir kısma bir kargocu bakıyor yani. Genelde hani kargocular gelir sus bakmaya. Hani daha çok şey yapıyorlar. Hani bunu söylediklerine söylemiş ama meraktan, iğrençlikten bakıyorlar. Bence bunu artık kargocuların mı? Pent'i bence kendi kargocuların çıkartmalı. Artık sonuç her ben bunu düşünmüştüm. Aynen en son bunu düşünmüştüm yani. Çünkü iğrenç insanlar çocuğa neler atıyor. Hiç hoş değil. Ve artık yaptıkları pakette üstünde bunu ilksiz açıyorsunuz. Tek ııı insanları kışkırtan şey bu arada değil mi? Kargocu onu okuyor. Oradan bir şey oluyor. Geriliyor. Ama aklında olsa yine açacak yani. Ya da şey ne bileyim? Belki Pent yazılarını kaldırabilirdi. O dönem. Ama neden kaldırsın? Evet. Marka kimliğine neden zarar versin? Başka bir şey düşünüyorum bu konuda. Ya en güzel yöneten bu kriz yönetimi değildi. Ama yani kardeşler arasında bir kriz yönetimiydi. Ece Çikolata. Onu biliyor musunuz? Iki kız kardeşler var beş yaşındalar. Birinin adı Ece. Diğerinin şu an hatırlamıyorum da çok alakasız bir işte ne olsun mesela? Ayşe olsun. Tam böyle bayram zamanında ailesi Ece Çikolata alıyor. Ve üstünde kocaman ede yazıyor. Sonra diğer kız kardeşi böyle ikize o kadar ağlıyor ki işte onun adını neden yazdırdınız? Benimki neden yazdırmadınız falan diye. Sonra ailesi de bunun videosunu çekip paylaşıyor ve Ece Çikolata Ayşe'nin isminde de bir ııı Çikolata bastırıp evlerine yolluyor. Ve ikisi de yan yanına böyle Ece ve Ayşe olarak fotoğraf çekiniyorlar. Aşırı iyi ya. Bence de. Güzel bir hareket. Çok iyi. Evet. Ya kriz böyle yönetilir ya. Yani bu samimiyet kazanması değil ama kardeşler arasında. Evet. Güzellik yani. Jester'in. Belki o evin içinde bir kriz olmuş olabilir. Evet. Kardeş krizi. Ama şöyle bir durum var yani zaten patateslerde kadın kendi krizi yaratıyor ya. Dedim ki burada bir kriz yok. Iıı çok güzel bir samimiyete çeviriyor. En son büyük kriz geçen senedir sanırım bu zamanlara doğru. Böyle Instagram'dan bir tane fotoğraf çekimi vardı. Iıı çocuklar ve ııı R18 cinsel objeleri aynı çekimde kullanmışlardı. Hani pedofili, linci, etrafa gayet bence o marka tamamen kapatılmalıydı bundan sonra. Ama onlar bir kriz yönetme açıkçası gördüğüm kadarıyla sessizliğe bürünürler. Hatta birileri şey diyordu başka bir isim altında tekrar ürün çıkartacaklar. Ama hiç de öyle olmadı. Insanlar kıyafetleri yaktı, linçledi, mağazalara gitmedi ama şimdi bir yıl geçti neredeyse. Görüyorum ki hala lüks severler böyle eserinin peşinde yani işte bir marka toparlanması yapılmadı. Aslında en büyük aramdaki mesela şu an örnek verdiklerimizde en büyük krizken hiç bizden etkilenmedi bile. Belki patateste bundan birkaç ay sonra dediğin gibi unutulacak. Evet. Ben kesinlikle unutulacağını Balenciaga'nınki daha ses getirici bir olay. Peki global ve çok büyük bir marka olmasının bir etkisi var mı sence? Hani unutulması. Belki de onlar bunu biliyordu yaptıklarında unutulacağını. Aynen. Hatta özür falan demediler ki daha çabuk akıllarından silinsin diye bence. Çok kötü bir strateji bence. Büyük markaların bazen bile bile kendi içinde kriz yarattığını düşünüyorum. Sırf böyle daha fazla konuşulmak için. Ya o bile olabilir yani. Aslında evet dediğin çok doğru. Bir kriz yaratıp sonra sessizliğe bürünmek aslında eee kriz yönetimi denir mi sizce? Sessizliğe bürünmek yani. Yaptım ben bunu. Kirletiyorsun onu. Şimdi buyursa da kirletiyorsun. Dört beş ay mağazalarına kimse gitmedi. Basbah seviyesine geldiler. Ama şimdi toparlıyorlar. Bakıyorum hala. Insanlar balenciaga'ya ulaşıyor. İşim falan devam ediyor. Yakın zamanda da Zara'da görmüşsünüzdür belki kefen olayını. Evet. Yine insanlar ayaklandı. Sokaklara çıktı. Ama şimdi kaç ay geçti? Görüyoruz herkes üstümüza altımıza. Ayakkabımıza da. Yani ben bu ben burada şeyi düşünüyorum. Bu Zara muhafazasında eee bu kadar tepki boykot ama bunu sadece sadece bence bizim ülkemizde bu kadar şey yapılıyor. Şurada şuradan arkamızdan oturan on kişiyi çevirelim. Bence dokuzuncusu Zara. Ama biz böyle işte zaten lüks sanıyoruz mesela. Böyle bazen iş yerlerinde falan duyuyorum kızların konuşmasına. Aşkım bunlar ne aldın? Zara'dan. Haa inanılmaz şey ne kadar aldın bunu falan. Ya aslında ııı yurt dışında böyle en ucuz malları yapan. Gerçekten de öyle bu arada yani. Evet oradaki yani. Hani burada alışveriş yapmıyoruz ama yani. Bu arada burada da alışveriş yapamıyor kulağıma geldi. O ayrı bir şey. Haftanın konusu olsun. Gece. Herkes de tapıyor yani. Zara falan. Bir kere Zara'dan pantolon aldım. Yani çok güzeldi. Iki kere yıkadım ya. Iki kere yıkadım tüm renk falan gitti yani. Evet. Ve o kadar pahalı bir marka ki Türkiye'de. Evet Türkiye şartlarını. Bence her yerde öyle ya. Bir pantolon Zara'da üç falan. Evet. Hani üç bilmiyorum yani. Evet. Ya ben eskiden daha kaliteli olduklarını düşünüyorum. Mesela ben Zara'dan bir tane siyit almıştım siyah. Hani altı yedi yıl ben siyitiz artık evde giyiyorum onu. Rengi bir tık atmış olabilir. Ama hala yani hani dışarıda giyilebilecek bir kıvamda ama şimdi alsam bence üç ay sonra aldığım şimdiki aldığım şey yırtılır. Elir. Yani açılır. Kötü olur yani. Ben de. Tabii ki öyle şeyin içine alalım ya. Eskiden öyle bir şey yoktu. Apple gibi işte. Birazcık Apple'a büründüler. Aa şey demişti. Yeni güncelleme gelsin de yeni telefon aldıralım. Almıyorum en azından. Apple'a şey demiş ya ben ben telefonları ömür boyu kullanın niye yapmıyorsunuz? Niye bu ses getirmedi mesela? Çünkü alıştık artık. Çünkü kabullendiğimiz bir durum zaten. Evet. Biz de vazgeçemiyoruz. Hangisi kan olursa olsun Apple'dan vazgeçebilecek var mı yani? Çok mu ağırdır bu? Evet. Mesela Samsung benim için Apple'ın seviyesine gelemiyor. Mesela diyelim ki bu Balenciaga olayı gibi bir olayı patladı Apple'a. O kadar da vazgeçemeyecek kadar müşteri sadakatiniz var mı? Var. Var. Vazgeçemeyecek kadar. Evet. Ben vazgeçemem. Ya ben elimde onu vermem ama yenisini alırken bir düşünün. Ay salamı niye çok tatlı? Evet. Ama bir de şey var yani. Hani ben Samsung kullanıyordum öncesinde. Apple'a Apple'a geçeyim bir an önce yerim telefonum Apple olsun falan. Şimdi mesela bir şey çıksa da aman tamam Samsung'a geri döneyim demem. Apple benim için daha iyi. Tamam ben bir üst modelini alırım. Aynen. Ben birazcık danssız çıktım arkadaşlar. Kırk gecenin en danssız ödülü. Ama hepimiz öyle. Bırakmıyoruz ki o kadar Facebook, Instagram verilerimizi satmış. Ne davalar sildi mi ya? Yemektepe'de bir ara çok çıktı ya. Satıldı. Kredi kartı bilgilerini. Herkes kullanıyor şimdi. En son hatırlıyorum işte hepimize mesaj giriyordu yabancı Afrika numaralarından. Evet. Iki bilerimizden LinkedIn'den o da savundu. Sonra bu konu şey yaptı ya. Lütfen tanımadığınız insanları engelleyebilirsiniz. Teşekkür ederim. Neydi WhatsApp? Teşekkürler. Unuttum adını. Tabii o da çok iyi ama gece sabahın öyle biriyle konuşmuştum yani görüntülü değil tabii ki de yazmıştı ben de yazmıştım. Bir şeyle iş teknik bilmem neler falan filan. İş tekniği zaten. Yok işte şurada bir yer var yani. Böyle sadece bir saat çalışıp yüz dolar kazanabilirsin. Bu dev şeymiş ya. Türkiye'de zarar giymek istiyorsanız Afrika'nın numaralarını asla geri çevirmeyin. Endonezya. Vakka vakka eee kıskanacak. O zaman artık kapatalım mı? Kapatalım. Son diyeceğimiz şeyler. Arkadaşlar hepimiz markalarla çalışacağız. Dinçlemeyelim. Dikkat edin. Evet. Şimdi yarın öbür gün gideriz bir nerede çalışırız? Zara'da falan çalışırız. Ama Zara'nın şey olarak değil. Satış görevlisi olarak değil yanlış anlaşılmasın. Yanlış bir manifesto olması. Evet yanlış bir manifesto olması. Belki CEO'su olurum ve ııı çok güzel bir şekilde krizleri yönetirim. Evet. Nasıl CEO olunur? Öğretebilirsin. Aynen. Tabii canım. Onun adında CEO'luk dersim şu an. Basıyorum şimdi mi? Sen kimsin ya? Başına krizler gelebilir yani. Bakalım nasıl yöneteceğiz? Batarsak podcast yaparız. Nasıl batırdık markayı? Nasıl çıkardık? Haftaya da kendi hayatımızda ilk krizler konuşalım bence. Olabilir. Evet. Acaba kaç saat süre? Akşama kadar. Tramvayları. Gerçekten. Evet bugün patates konuştuk. Iıı marka krizlerini konuştuk. Evet. Times'i konuştuk. Evet. Bence çok güzel ve verimli bir podcast oldu. Bilgilendirici oldu. Evet. Bu haftalık. Bu kadar. Bu kadar herkese. Çok teşekkür ederiz. Mükemmel podcastınızla görüşmek üzere. Üç iki bir