Home Page
cover of akana
00:00-06:37

ak ana

Podcastspeechfemale speechwoman speakingnarrationmonologue
1
Plays
0
Downloads
0
Shares

Transcription

This is a story about the creation of the world according to ancient Turkish beliefs. In the beginning, there was only the Ak Ana, a divine being who gave life to all creations. The Ak Ana lived in the Mediterranean Sea and had a body made of light. She inspired God to create the world. God created everything by giving life to it, starting with the Ak Ana. He then created the Earth, the sun, the moon, the stars, and finally humans. However, God was unsure how to create the Earth, so he asked Erlik, another divine being, for help. Erlik found mud in the water and gave it to God, who created the Earth. God was upset with Erlik for making the Earth uneven, but allowed him to have a small piece of land. God then created plants and forests, and finally, humans. He created seven men and then an eighth man named Maytere, who had special powers. Maytere created the first woman and gave her life Merhaba bergamit dinleyicileri, ben Şule. Yepyeni bir bölüme hoş geldiniz. Ak ana, evrenin başlangıcında ortaya çıkan varlıkların hepsine ruh vererek yaşam dönüşünü başlatmıştır. Bir efsane okyanusu olan Akdeniz'de yaşar. Işıktan bir bedeni vardır. Başında gücü simüleleyen ve taca benzeyen zarif boynuzları bulunur. Deniz kızı gibi çok uzun, hafif maviye çalan bir balık kuyruğu vardır. Henüz hiçbir şey yaratılmamışken sonsuz suların içinden çıkarak Tanrı kayraya yaratma ilhamını vermiştir. Başka bir efsanede Tanrı'yı gene yaratma emrini vererek sulara daldığı anlatılır. Her taraf karanlıktı. Ancak yaşamın ve hayatın temeli olan ak ana adlı bir varlık suyun derinliklerinde yaşıyordu. Henüz hiçbir şey yaratılmamışken ve sadece uçsuz bucaksız bir su varken Tanrı sonsuz sulardan çıkarak hayatın başlangıcında ne varsa hepsine ruh vererek yaşam döngüsünü başlattı. Ak ana ansızın yarıya kadar sudan çıktı ve Ülgen'e şöyle seslendi. Yaratmak istiyorsan sen de bir şeyler Ülgen. Yaratıcı olarak şu kutsal sözü öğren. De ki hep yaptım oldu. Başka bir şey söyleme. Hele yaratırken yaptım olmadı deme. Ak ana bunu dedi sonra kayboluverdi. Denize dalıp gitti ve bir daha görünmedi. Ülgen'in aklından bu buyruk hiç çıkmadı. Ve insanları yarattıktan sonra onlara şöyle bir talimat verdi. Olan şeye yok deme. Eğer yoktur dersen var olan şey de yok olur. Ülgen sudan çıkan ak ana'nın talimatıyla önce yeri sonra da sırasıyla güneşi, ayı, yıldızları ve insanı yarattı. Ancak Ülgen ilk önce ne yapması gerektiğini bilmediğinden şaşık kaldı. Yeri yaratmak için toprağa ihtiyacı vardı. Toprağın olmadığı bu dönemde sadece su vardı. Ülgen de yeri yaratmak için suya indi. Tam bu vakit Erlik adlı bir varlık Ülgen'e yaklaştı. Ülgen ona sen kimsin diye sordu. Erlik ben toprak bulup karayı yaratmak için geldim dedi. Ülgen sinirlendi ve şöyle dedi. Benim yaratamadığımı sen nasıl yaratacaksın? Erlik cevap verdi. Ben şimdi toprağı nasıl ve hangi maddeden yaratacağımı bulacağım dedi. Ülgen toprağı yaratmayı sen nasıl bilebilirsin ki? Eğer sen toprağı bulabilirsen ben sinirlenmeyeceğim. Ancak çabuk bul. Erlik eğer sinirlenmezsen ben sana suyun dilinden bir toprak bulurum. Erlik toprağa daldı ve suyun dilinde bir dağ buldu. Oradan bir parça toprak koparıp ağzına aldı ve sudan çıktı. Ağzındaki toprağı Ülgen'in avucuna tükürdü. Ülgen toprağı suyun uzerine attı ve ak ana'nın öğrettiği gibi yaptıklarım olacak dedi. Toprak büyümeye başladı. Suyun üzerinde bir kare parçası oluştu. Ülgen ikinci kez Erlik'i suyun dibine çamur getirmeye gönderdi. Bu sefer Erlik kendine ait bir dünya kurmak için çamurun bir kısmını Ülgen'e verdi. Bir kısmını da ağzında gizledi. Ülgen tekrar yaptıklarım olacak deyince çamur toprak büyümeye başladı. Erlik'in ağzında da büyümeye başlayınca toprağı boğulmadan yere tükürdü. Böylelikle dümdüz olarak yaratılan toprak Erlik'in tükürmesiyle engebeli hale geldi. Daralar, tepeler böylece yaratılmış oldu. Bunu gören Ülgen kızarak şöyle dedi. Sen neden böyle yaptın? Ağaca yaslanarak onu dinleyen Erlik, ben de kendime özgü bir dünya yaratmak istedim. Ülgen ise hala onu azarlamaya devam ediyordu. Ülgen bir karara vardı. Sen bir daha yeryüzünde kalmayacaksın. Erlik şöyle dedi. O halde bana bu ağacın biteceği kadar yer ver. Ülgen ise cevap olarak sana hiçbir şey vermem dedi. Erlik ise ağlayıp sızladı. Yalvarmaya başladı. Ülgen'in kalbi yumuşadı ve izin verdi. Sonra sordu Ülgen. Sen bu kadar yeri ne yapacaksın? Erlik bu sözleri duyar duymaz yerin altına girerek ortadan kayboldu. Bu olaydan sonra Ülgen ara vermeden yeşillikleri ve çimenleri nasıl yaratacağını düşünmeye başladı. Tam bu sırada bir kırlangıç ağzında çimenlerle uçarak Ülgen'in yanına geldi. Ağzındakileri yere attı. Her yer bir anda çimenle kaplandı. Sonra Ülgen ormanları yarattı. Daha sonra insanı yaratmaya karar verdi. Kadim Türkler Ülgen'in ilk insanı Altın Dağı'nın doğu ve batı taraflarında yarattığına inanıyor. Ülgen insanı yaratmadan önce kendine hizmet edecek varlıkları yarattı. Onlardan sonra kemikleri kamıştan, bedenleri kilden olan yedi erkek insan yarattı. Onlara kulak ve burunlarından ruh ve akıl üfledi. Bundan sonra Altın Dağı'nın doğu tarafında bir erkek daha yarattı. Ülgen sekizinci insanı yaratırken kulağına sen bil sen bil diyerek onu diğerlerinden üstün bir konuma yerleştirdi. Bu sekizinci insanın adı Maytere idi. Maytere sen bil emrini tekrarlayarak kamıştan kemiği, kilden de vücudu olan kadın ve erkek yarattı. Yarattı yaratmasına ama bu bedene nasıl can vereceğini bilmiyordu. Ülgenin gelmesini bekledi. Maytere yarattığı insanlara bekçilik etsin diye yanına bir köpek bıraktı ve oradan ayrıldı. Erlik bu durumdan yararlandı ve yer altından çıktı. Köpeği kandırarak onun insanların olduğu yere götürmeyi ikna etti. Temir komuz adlı bir müzik aletine dokuz dilde üfleyerek kadına ruh verdi. O günden itibaren kadınlar yedi çeşit huya dokuz çeşit dile sahip oldular. Bu olaydan sonra ortaya çıkan Maytere bekçi köpeğe neden bunu yaptığını sordu. Köpek erliğin ona sunduğu vaatleri söyledi. Ben sana yazlı suda ıslanmaz küp veririm. Kışta ayakların donmaz ayakkabı veririm. Sana açken ölmeyeceğin, doyarken afiyetle yiyeceğin tatlı yemek veririm. Erliğin köpeği kandıran bu vaatlerini Maytere köpeği inanetlemeden önce şöyle açıkladı. Onun sana küp dediği şey senin tüylerini örtecek şeyler, ayakkabı dediği şey tırnaklı pençeler, tatlı yemek dediği şey ise kötü kokulu yiyeceklerdir. Bundan böyle sen insanların evlerinin dışında yaşayacak, onların mallarını koruyacak ve onlar sana ne verirse onu yiyeceksin dedi. Böylece ülgenin isteğiyle insanlık yaratıldı. Kendi rızıklarını kendileri kazandılar. Ürediler, savaştılar, ilk kanı döktüler, öldüler, öldürdüler. Yaşlılığın, hastalığın ve ölümün ne olduğunu bildiler. Bugünlük bölümümüz bu kadardı. Farklı bölümlerde buluşmak dileğiyle sağlıkla kalın.

Listen Next

Other Creators