Home Page
cover of avulat
00:00-01:06:44

Nothing to say, yet

Podcastspeechpiganimalinsidesmall room
0
Plays
0
Downloads
0
Shares

Transcription

Merhabalar. Nasıl seyahatiniz? Sağolun. Sağolun. Sabah geldiler. Geç sürdü. İstanbul'dan gelmem. Buyurun oğlum. Merhabalar. Sağolun. Sağolun. Oturun. Siz şurada oturun şahidiniz. Oturun. Sağolun. Olur. Sizde tanımıyorum. Selahattin Bey tarafından mısınız acaba? Sevinirim. Dayınız. Gülizar Hanım mı? Kardeş olarak. Mehmet Ali Acar. Mustafa Acar. Benim babam. Hanife Hanım, Ayşe Hanım, Fatma Hanım. Başka Gülizar Hanım'ın çocuğu var mı? Mustafa'nın çocukları var. Sizler? Sizler dört kardeş. Nadir Acartop. Mustafa'nın çocukları olarak altı kardeş. Tamam. Ramazan Acartop var. Mehmet Ali Acartop. Ramazan Acartop, Mehmet Ali Acartop. Sizin yaşınız? Diğer tarafta da Selahattin dayım var. O da benim oğlum Ali Baydar. Ali Baydar, Recep Bey'in babası mı? En küçüğümüz dayım. Bir de çaylar sürprizler. Müvekkil görüşmeler oldu. Bu görüşü olarak kimse unutmayacak. İyi seyirler inşallah. Bugün burada toplanmamızın bir sebebi var. Fahrettin'in oğlu Recep. Herkes bunu biliyor. Mehmet ile Mustafa'nın babası. Konuyu daha önce bildiğimiz için ben trajüme ve kâğıtla getirdim. Beyefendi ismine de bakayım. Özay. Aleppo adamın damadı. İzmir'deki damadımız. Özay. Onunla görüşmüştüm. Galiba müteahhit veya inşaat sektöründe konu hakkında bilgi olan bir kişiydi. Bazı talepler olmuştu. Hem yüzde konusunda hem sözleşmeye değiştirilmesini istediği bazı şeyler. Biz bunları değiştirdik. Bunlarla alakalı işlem yapıldı. Ama ondan sonra aile biraz konu ilgisiz duraktı. İlgisizliğin de sonunda bir kayyum belasıyla uğraşıyoruz şu anda. Daha kayyum atamamız gerçekleşmedi. Şöyle ki burası sent olarak neresi? Kullar merkeze yakınız değil mi? Kılıç ailelerini falan tanırsınız o zaman. Kılıçlar da bizim aynı zamanda müvekkilimiz. Onların da yeni yerlerini çıkartıyoruz. Daha yeni yeni görüşüyoruz. Kılıç ailesi biraz kalabalık. Sizin kadar bir aile değil. Geçen hafta işlem yaptığımız bir kullar ailesi daha var. Siz buralarda bayağı iş götürüyorsunuz ya. Hayrettin Şener'i falan tanır mısınız? Yok Hayrettin Şener. Tahsin Şener'in oğlu. Onlar da geçen hafta görüşüyoruz. Mesela o kişinin anneannesinin kardeşi Arızlı'da bir evlilik yapıyor. Onlar da nikah hakkı üzerinden pay geliyor. Onların kendi mülkiyeti değil. Kılıçların kendi mülkiyeti. Mesela Kılıçlar Mehmet. Mehmet'in 10 tane çocuğu var. Yaşayan 5 tane çocuğu var. Belki de Selahattin amcamın emsalleridir. Belki daha da büyük olabilir. Çocuklar çünkü hemen hemen sizin yaşlarınızda. 80-75 yaşlarında. Bunlar da kalabalık bir aile. Ben de geçen hafta da kullardaydım. Ali Kılıç'ın büyük babalarıysa Çekiç'ten de oğlu var. Ali Kılıç'ın çocuğu fazla. İstak Kılıç'ın çocuğu fazla. Derviş Kılıç'ın az. Saatler var. Saatleri tanıyor musunuz? Saatler de Selahattin, İbrahim, Sadrettin. Onlar da bizim müvekkilimiz. Mesela onlar da bilmiyorlar diyor. Aynı sizin gibi dedi ki Onur sen bizi dolandırıyorsun. Sen bizi kandırıyorsun. Yerlerimizi söylemiyorsun. Ne zaman imzaladık onlarla vekaleti? 2 hafta olmadı herhalde. Eğer ismeni tanıyorsanız. Şöyle size vekaletlerini göstereyim. Yani bu tür bir durum var. Aşina evimiz. 10. ayın 26'sında işlem yapmışız. 10. ayın 26'sı. Şu üstteki Sadrettin Saat. Şu üstteki. Kardeşi oğlu Recep var. Alttaki en küçük kız kardeşlerinin eşi Ali. Bir de Hacer. Bunların da yine burada. Basit kere de çok ciddi yerleri var. Bir kere sanayinin üzerinde var. 6-7 dönüme yakın. Bir de hemen bir tesis var. Tesisin yanında işgalli olan bir yer var. Orada da 4 dönüme yakın bir arazi var. Yukarıda işte 1.5 dönüm arazi falan var. Bunlarınki arsalar aslında. Onların sırtları çok daha farklı. Bir de zor bir iş. Sizler kadar basit indirilenebilecek kadar kişi sayısı yok. Bizim dediğiniz yerler tarla olarak mı görünüyor? Buralar tarla olarak gözüküyor. Refere ettiğim kişilere sorabilirsiniz. Kılıçların hepsi değil. Ali Kılıç tarafıyla fazla tanışıklığım yok. Onlar daha yeni yeni işlem var. Ama siz diğer tarafı da tanırsınız büyük ihtimalle. Bu kadar kılıçlara vakıfsanız. İdris Kılıcı oğulları var. Bunlar kimler? Derviş Kılıçlar falan var. Onlar sizin emsalleriniz. Biraz daha sizden belki bir tık daha küçük olabilir. Onlar da mesela Ali Kılıç dediniz ya, onun kardeşinin çocukları. Yani yeğenlerin. Onlar da yine buralarda yaşıyor. Ali Kılıç aynen öyle. Bir İdris Kılıç var. Diğer kardeşin. Onlar da İdris'i kendi ailesinden saymıyorlar zaten. Amcasının çocuğunu sayıyorlar da. Saatler de öyle. Sizin bölgeniz mi burası? Bizim bölgemiz değil. Biz İzmit'te her yerde işlem yapıyoruz. Orhan Dizman'dan Mehmet Orhan'ları tanır mısınız? İzmit'in merkezi. Bunlar yerlisiyiz. Sütçü Hacıyeci Mehmet Orhan. Bakın onlar da bizim müvekkilimiz. Ve İzmit'in yerlileridir bu insanlar. Şimdi bizim senaryomuzun başlangıcı hep böyledir. Adaparsel paylaşamayız. Ben saatlere giderken Sadrettin Belir veya oğulların Recep Bey'i veya Hüseyin tanıyorsanız sorun. Ya Onur size Adaparsel söyledi mi? Söylemedim. Aynen. İşlem yapılacağı güne kadar ben buraya Adaparsel yazamam. Yazdığım zaman biliyorsunuz ki daha problemlerle uğraşıyoruz. Niye problemlerle uğraşıyoruz biliyor musun? Bunlarla bahsedeyim. İlk önce kendimi tanıtayım da yani bu konulardan bahsedeyim de daha sonra mülkiyetle alakalı konulardan bahsedelim. Şöyle ben buraya Adaparsel yazsam burada 20 tane avukat var. Kapısını çalar ya böyle böyle bir şey var bana yap. %20 ile ben yapıyorum der. Elini yüzüne bulaştıracak. Yapamayacak. Ben %15 ile dava alır gibi dava bir konusu değil. Dava alır gibi davaya üstlenecek. Bugün bir kamulaştırma davası %15 ile yapılır. Maksimum %20 ile yapılır. Çünkü bunun stabildir süreci ve intikal görmüştür. Bir masrafınız olmaz. Ama burada bir emlak işlemi yapılacak. Yani tapulama işlemi. Bizim en çok zorlanacağımız nokta bu zaten. Tapu tesliminde zorlanacağız. Bahsettiğim gibi Vahdettin oğlu Recep. Şimdi sizin dedenizin ismi Vahdettin oğlunun ismi Recep olabilir de bir tane mi Vahdettin oğlu Recep var? Onun eşleşmesini yapmak lazım. İşte bunlar da tapular da özel ödemelerle gerçekleşen durumlar. Çünkü ilgisiz bırakıyorlar. Tapın memuruna gittiniz ama konuyu şu şekilde köşeye koysa bizim 5 yılımızı alır. E onu da gönül noşetmeniz lazım. Bakın usulsüz bir işlemden bahsetmiyorum. Rüşvetten bahsetmiyorum. O insanın bu konuya ilgilenmesi lazım. Bir dilk işinin bu konuya ilgilenmesi lazım. Mesela sizin kendi ailenizin nüfus problemleri. Mehmet'in iki tane mi çocuğu var? Hayır daha fazlası vardır. O gün de o zaman konuşmuştuk. Niye sadece Gülizar'la Selahattin Bey gözüküyor? İşte bahsettiğim konular bu. Bunların düzeltilmesi lazım. Saatler de aynı şekilde. Saatler de patla saatini çeviriyor olmuş Sadrettin Bey. Hayrettin Bey bir de İbrahim olması lazım. Tek ana tek baba. Diğerleri ana bir baba farklı. Hüseyin Hasan gibi. Neriman mı? Hanımefendi şimdi ismini unuttum. Ali Bey'in eşinin. 99 Ebru'nu da ifade etmiş. Yani bu insanların hatalarının birisini düzeltmesi lazım. %20'ye götürdüğünüz avukat da her işlemci size bir masraf alacak. Ben desem ki Nadir Bey bana bugün yüz lira para verin. Mehmet Bey yüz lira para verin. Yüz lira para verin desem kimse benim yüzüme bakmaz. Şimdi çıkartıp yüz lira vermez. Çünkü ne geleceğini bilmiyor. Toprak verin çünkü. Ben bir emlakla uğraşmıyorum. Ben alın satın işlemine de karışmıyorum. O gün de söylemiştim size. Ben tapulamasını yaparım. Bir parçayı ortaya çıkartırım. Şöyle bir durum da var. Bu parçada kimsenin yeri belli olmayacak. Satılacağı herkesin hissesi olacak. Herkesin hissesi boyunda. Selahattin Bey, Nadir Ada, Acartop imza atmadan burada onun payını kimse satamaz. Siz imza atmadan sizin payınızı ne erkek kardeşiniz satar ne babanız, ne anneniz, ne başka birisi. Oradaki mülkiyet sınırını da bulanacak. Zaten bahsettiğim durumda şey şu. Bunu bir aslında bir sıralama olarak düşünün. Bir mülkiyet Vahdettinoğlu Recep'te. Recep'ten Mehmet'e oradan sizlere kadar inecek. Bu size gelen paydan ancak ben bu su gibi bir hisse alabilirim. İlk önce bu mülkiyetin size tapulanması lazım. Aslında sizler bir şey kazanmadın ben bir şey kazanamıyorum. Ama herkes kendini bir korumaya çalışıyor. Evet olabilir belki on tane daha yeriniz var. Kılıçların yok mu? Kılıçların da var. Ben kılıçlardan dört yer için yetki aldım. On tane yer için yetki almayı da biliyorum ama kılıçları bilmiyorum, tanımıyorum. Karamalık aile. İki tarafta yüz kırk kişi var. Bu yüz kırk kişinin bir araya getirilmesi ben haftaya bir ihtimalle yine buraya geleceğim. Bir kahvede oturacağız, kılıçları toplayacağız etrafımıza. Anlatacağız derdimizi. Böyle zahmetleri de var. Ne yazık ki öyle bir durumu var. O yüzden evet azsınız ama birlik değilsiniz. Biz size görüşen üç ay oldu. Bir adım atıldım, atılmadım. Onur para istemiyor, pul istemiyor. Her kafadan bir şey çıkınca bir karar veremedik yani. Sizi korumaya çalışıyor. Nasıl korumaya çalışıyor? Bakın. İki evrak istiyoruz sizden. Biri sözleşme, biri vekalettir. Bunları hatta ayırın. Biri sözleşme, biri vekalettir. Bu aynısı. Onu bakabilirsiniz. Problem değil. Sözleşme ne işe yarar? Vekalette işe yarar. Sözleşme bu işi kapsar. Siz de bizim aramızı düzenlediğimiz bir mutabakat yani noterde veya üçüncü bir şahsın düzenlediği değil. Sizin imzanız bizim imzamız olacak ki buradaki yazan bütün maddeler sizleri koruyan okuyabilirsiniz zaten. O yüzden getirdim. Mesela şöyle bir şey söyleyeyim. Bu sözleşme gereği tüm harçlar, birikmiş tüm emlak vergileri, belasız intikal vergileri, intikal ve tapu masrafları, açılacak dava masrafları ve harçları, vergiler gayrimenkul danışmanı Selimol tarafında yani bizler tarafından yapılacaktır. Söz konusu bu sözleşme kapsamında yetki alınacak gayrimenkul işlemde bile bir sonuç alınmaması yani olumsuz olması durumunda yukarıdaki açıklaması yapılan tüm ödemelerden dolayı iş sahibi hiçbir iş sahibisiz oluyorsunuz. Hiçbir ad adı altında ödeme talep edilmeyecektir. Bu sözleşmeyle ilgili tek yetkili Mehmet Sıkıselimoğlu'dur. Müvekiller Mehmet Sıkıselimoğlu'na karşı sorumlu. Sadece buradaki ödemeleri biz üstleniyoruz. Olumsuz olsa dahil. Daha burada ne olabilir? Ve bununla alakalı bütün masraflar var. Bak ııı damat da şöyle bir şey söyledi. Şimdi ismi aklıma gelmedi. Özel Bey dedi ki onur dedi. Icraviş davası, şifa davası, üzerviş davaları açmayalım birbirimize karşı. Icraviş davası şudur. Ortaya çıkarttık mülkiyeti. Herkes bir dava açabilir. Bununla alakalı satılmasının önünde. E bu açıklattırma usulü maddi gücü yüksek olan aileden bir kişi alabilir. Üçüncü bir şahıs alabilir. Biz de bununla alakalı tamam dedik. Mantıklı bir şey söylüyorsunuz. Burada en çok Gayrimenkul'da oluşan ortaklık sonucu miraslar, gayrimenkul danışmanı ve avukatlar birbirine izah ediyoruz. Yani ortaklığın gidilmesi davası açmayacak. Ayrıca miraslar, gayrimenkul danışmanı ve avukatlar davası, şifa davası, şifada oynanılma hakkıdır. Şöyle örnek gösteriyorum. Sonuçta ben sizden bir yüzdelik kısım alacağım. O yüzdelik kısmı alırken bir satış bedeli göstermem lazım. Üçüncü bir şahısım ben. Aileden bir kişi değilim. Bir satış bedeli göstermem lazım. Bu da örnek gösteriyorum. Tapu değeri üç milyon TL olabilir. Ben ona üç yüz bin TL göstereceğim. Çünkü ödeyeceğim harç, üç milyonda üç yüz bin lirayken, üç yüz bin lirada on bin lira gibi düşünüyorum. Yani ödeyeceğim harç çoğalacak. Aynı zamanda işi yapacağım, fakültemizi kazanacağım. Bir de harç ödeyeceğim. Satışı yapacağım için. Bu on bin lira da göstermem de aslında tapuda bu bineyi satarken eviniz on milyon TL olabilir. Tapudaki rahiç vidası üzerinden gösterirsiniz. Onun gibi evet kendimi korumak için. Burada şifa davası siz bunu bozabilirsiniz. Siz de bozmayacağınızı taviz ediyorsunuz. Sözleşmenin geri kalan bütün vakti de zaten bu sebepten dolayı sizleri kapsayamıyoruz. Yüzlerlik kısmı niye ne kadar aldığımızı yazan kısım, tek seferde alınacağını yazan kısım. Gelelim vekalete. Bizi sözleşme yetkilendirmez. Bizi vekalet yetkilendirir. Ya noter diyebileceğimiz işlem bizi yetkilendirir. Vekaletin hükümetiyle başlıyorum. İş bu vekalet. Hiçbir surette hala hazırda adıma kayıtlı. Yani sizin adınıza kayıtlı. Tehdilli gayrimenkuller üzerinde herhangi bir değişikliğe sebebiyet verme. Herhangi bir işlem gerçekleştirmeyi içermemektedir. Yani adınıza kayıtlı olan bütün yerler zaten saf dışı. Bu cümleyle beraber. İntikal etkisinden önce. Bu vekalet otuz ay ile sınırlıdır. Çay söyledik ama başka çay güzeldir. Ben şekerleri ve şey şeyi vereyim. Kaşığı. Şey yapmayayım sizlere. Hatta içtim Hiç problem değil. Otuz ay ile sınırlıdır. Yani biz sizden öyle ucu açık yirmi yıl, otuz aylık, kırk günlük veya bir amacımız yok. Bizim amacımız şu. Otuz ay bize bir yetki verin. Biz otuz ay içerisinde bu vekaletlerden boşa düşmüş olacağız. Otuz ay sonrası, otuz birinci ay bir vekaleti kullanamayız. Alacağımız yetkiler, bakın. Bizim her parcelimiz işlemimiz ada parçelle başlar. Ada parçelden katsın dedim. Benim sizden alacağım yetki. Örnek gösteriyorum. Kocaeli'yle İzmit ilçesi, Hoşiskele mahallesi, şu ada, şu parçel. Şu ada, şu parçel diye sınırlı olacak. Mesela aynı saatlerde olduğu gibi saatlerde parçel bilmiyordu. Sırrıleşme imzalında noter geldiği gün parçelleri gördüler. Ben parçelleri gösterdim TGM üzerinden. Parçelleri gördükten sonra imzaladık. Ona bakarsanız onların kendi adına problemleri vardır. Nedir mesela? Onların korkuları şuydu. Onların dedesi Mehmet'in adına şimdi kendi herkes bir mahallede konuşlanmışlar. Ama örnek gösteriyorum. Sadrettin Saat'ın isimleri farzımsel konuşuyor. Sadrettin Saat evin arkasındaki arsa büyüklüğe de Mehmet'e ait. Ama yıllardan beri Sadrettin kullanıyor. Kimse buna bir şey söylememiş. Şimdi bizim onlara müdahil olacağımız yüzünden Mehmet'in intikamını yaparsak bu sefer yüz kişi çıkacak. Onun yerine ortak kişi. Ellerinde var. Ama şu an kimse et diye süt diye dokunmuyor. O da satamıyor. Bunu da biliyor. O yüzden bizim başımıza şey çıktı. Problem çıkarttı. Ben de onlara bunu anlattım. Bunlar buralarda değil. Köyünüzde olan yerler değil. Bizim amacımız daha farklı yerlerde. Onların da korkuları da buydu mesela. Sizin de korkunuz. Belki evin satılacak mı? Araban satılacak mı olur? Beni kandırıyor. Olduğu gibi. Bugün de buraya gelirken mesela bir işlem yapmıştık mezarlıkta. Onun kamulaştırmasını bitirdik. Beyefendilerimi teşekkür için aradı. Havadan bir para geldi. Gitti kendisi sadece bir imza attı. Uzlaşmasını sağladı. Metrekaresini hesabına göre İBAN numarasını bölüme gerçekleştirdik. Ki ben asgari ücretsini de almıyorum. Çünkü benim amacım o değil. Bakın vekalette ikinci maddeye geçin. Satış kısmına. Hiçbir vekalet de temzin tarihi itibariyle yani düzenlendiği tarihi itibariyle hangi düzenleniyorsa. Tabi bu da adıma kayıtlı hisseli veya tam hisseli tüm taşınmalar hariç olması kayıt değil. Bizim vekaletlerimiz adapartiler üzerinde dışında bununla başlar. Baktığın zaman kanunen yanlış bir cümle. Nasıl iki parça telaffuz. Hem adapartilerle sınırlıyorsunuz hem de adıma kayıtlı yerler hariçtir diyorsunuz. Hem de intikal etkisi kullanıyorsunuz. Yani şimdi şöyle. Ben buraya evinizin adapartilerini yatsam bile ben intikal etkisi kullanmadığım sürece bu vekaleti satış hakkım doğmaz. Yani bu vekaleti kullanamam. Bugün de eviniz sizin adınız olacağı için orada bir intikal gerçekleştirmezsiniz. İntikal olan bir yere bir daha intikal yapamazsınız. Ancak böyle vefatlarsa ancak bir intikal etkisi kullanabilirsiniz. Aslında hepsi birbirine zincir sizi koruyan hususunda. Ve sadece ben şunu söylüyorum. Buraya adapartel yazmıyor. Adapartel de notayla gireceği gün yazılacak. Bunu beyan ediyorum. Yani aynı şekilde şeylerde göstereyim bunu. Mesela elden ele bakabilirsiniz. Bu problem değil. Iıı veya oğlunuza bakabilir. Mesela adaparteller yazar. Okuyabilirsin mesela. Satışta da intikal adapartel. Kocaeliğir, Başesgede İlçesi, Kullar Mahallesi, bin otuz bir adal otuz bir parsel, bin otuz bir adal otuz iki parsel, bin otuz bir ııı sekiz yüz on sekiz adal beş parsel, ııı ve sekiz yüz kırk sekiz adal üç parsel. Bir de satışta da aynı şekildedir. Bakın bunların ki arta basın olmasına rağmen biz bu şekilde bir işlem yapıyoruz. Sizinle de aynı şekilde olacak. Ve şunu hiçbir vekalet adama mirasız belgesel intikal edecek diye devam edeceğiz. İntikal eden bir yerden ben ancak bir yüzde otuz üç alabilirdim. Iıı belgeseli gayrimenkulün toplamı yüzde otuz üç hissesine bir defaya mahsul olmak üzere bilmem bilmem bir şey T.C. Kemiklubalı, Fatmışoğlu, Selimluoğlu. Bu da zaten yöneticimizin kızıdır. Bu değişebilir. Mülkiye topladığımız kişi bazen Onur Altuntepe, bazen Nazarcı Ertok, bazen Selahattin Bey olabilir. Iıı kişiler üzerinden konuşuyor. İsimleri baz almayın. Çünkü bir kişinin üzerine belli bir mülkiyette gayrimenkul biriktirince çok ciddi bir harç ödüyorsunuz. Örnekle söylüyorum. Yüz gayrimenkulden fazla istidar olduğunuz zaman çok ciddi harçlar artıyor. Onun gibi bizim ofisimizde günlüklükte olarak değişiyor bu. Bu ay mesela Fatmışoğlu, Selimoğlu. Bir sonraki ay Onur Altuntepe olabilir. Bir sonraki ay İstanbul'u, Selimoğlu, bir sonraki ay Mehmet Usta. Yalnız gösterme gerekiyor. Gerekiyor. Çünkü yüzde otuz üçlük istemi dilediği kişiye dediği zaman bu sefer ya kime satacaksın? Kim müdahale olacak gibi durumlar olur? Biz bunun önüne geçmek için buraya bunu ekliyoruz. Bileceksiniz ki onlar niye yüzde otuz üç? Yahu avukat geldi yüzde on beşe yaparım dedi, yüzde yirmiye yaparım dedi. Bakın ııı bahsettiğim konu şu. Bu bahsettiğiniz kişilere daha önce hiç kimse kapısını çalmadı. Sizde olduğu gibi ilk defa sizde kapınızı ben çalsın. Bizim gibi bir uyguluk bile Türkiye'de üç tane var. Zaten diğer ikisi İzmit'le işlem yapmıyor. Sadece biz bu işlemi yapıyoruz. Bugün burada bir emlakçıya veya avukata yetki verseniz dönüp dolaşıp bu işlem bizlere gelecek İstanbul'a. Çünkü bu şekilde kültür bu işlerle bir dava gibi bakılmaz. Yani ben yetki aldım sizden. Bunun bir ıslah harcını ödeyeyim. Bir masrafını yapayım. Yüklü zulüm söz konusu değildir. Bilirkişi masrafı ne kadar? Üç bin lira, beş bin lira. Avukatın karşıladığı paralar bunlar. Kim onları size ters etmek isteyecek? Diyecek ki yüzde on beş alırım. Bir de ücretleri siz başta bir otuz kırk bin lira para vereceksiniz. O ailenin kalabalıklarına yüz liraya çıkacak. Herkes toplam bu parayı verecek. Işler üç yıl, dört yıl sürecek. Belki de daha uzun sürecek. Birisinin tahsili bile nüfustan bir hafta halletmesi gerekirken davasını açacak. Üç yıl zamanınız var. Çünkü niye zaman geçerse sizden para alacak. Işlemin bir gününü bitirir, sizden para almayacak. Ben böyle bir şey söylemiyorum. Ben işlemi ne kadar hızlı bitirirsem o kadar hızlı ben mülkiyede sahip olacağım. Ne kadar iyice biter bunu diyelim ki. Otuz ay bizim zaten maksimum süremiz. Benim öngörüm burada bir yıl içerisinde bu süreci bitirir. Garanti. Garanti verdiğim süremiz. Otuz ay. Yani biz garanti o yere alabilecek miyiz? Garanti diye bir şey yok. Garanti yok. Şimdi oldu ki tesis sürecinde problemlerle karşılaştık. Tapu kabul etmedi. Böyle bir durum da var. Olumsuz. Öyle bir durumda da ben demiyorum ki siz de benim masraflarımı karşılayın. Bakın ben bekar işlemine başladığım gün benim sadece noter masrafım elli bin lira. Doğru mu? Sadece noterin buraya gelmesi, işlem yapması diyeceksin ki olur. Niye noter buraya geliyor? Hiçbirimiz bugün notere gitmesem. Yok böyle bir yer varsa niye garantisi yok? Ben ona şimdi çözemem. Madem böyle bir yer var. Yeni garantisi yok ondan da bahsedeyim. Biz Mehmet'in, Mustafa'nın, Bahdettin'in ve Recep'in velayet ettiğini çıkartacağız. Artık kayıtlarla sizlere suyu bağlı kuracağız. Ama tapu işlemi reddetmeni üşütüyor. Neden reddetmeni üşütüyor? Onu bahsedeyim. Yaşadığımız bir senaryo. Bugün kapalı çarşıda bu durumu yaşıyoruz. Tapu müdürü bizden doksan bin dolar para veriyor. İşlemi yapmak için. Çünkü size mülkiyet kazandıracak. Bir mülkiyet kazandıracağı için orada onun imzası lazım. Kanaati lazım. Bu kanaat için bizim dava yolunu seçenebilir veya tapuda bu işlemi halledebilir. Doksan bin dolar para talep etti. Bugün ben başüstüne gittiğin zaman tapu müdürünün bu işlem için benden üç yüz dört yüz bin lira para talep etmesi gayet normal bir durum. Bahsettiğim durumda. E bizim de kazancımız üç yüz dört yüz bin lirayı karşılamayınca e burada uzlaşma yoluna gidiyorsunuz. Gel şunu şu rakamı halledelim. Gibi. Bakın burada bu her tapuda böyledir. Sadece başüstüne için bahsetmiyorum. İzmit'te de böyle, İstanbul'da da böyle. Bakın aynısı kapalı çarşıdan bahsediyor. Bizim dolar otururken siz dava yolunda. Hayır serkeşli. Serkeşli artık anlaşamadık. Dava yoluna gittik. Şimdi siz her şeyi biliyorsunuz. Turist çıkabilirsiniz. Yine bu kaç dönüm bir yer görünüyor mesela. Burası on on iki dönüm civarında. On iki dönüm bir arazi. Tarla. Aslında bir yer. Rahiç bedeninde biliyorsunuz. Benim rahiç bedende bir işim yok. Nasıl işim yok? Ben evlatçılık yapmıyorum. Ben evlatçılık yapmıyorum. Yapmıyorum. Şimdi kurtar mı getirdim? Seni kurtarmadıktan sonra ucuz bir yer alır. Seni kurtarmaz ki. Bakın. Şöyle hesabı yazıyorum. Tarla vasfında bizim çalışma parametremiz yüzde elli, elli. Yüzde kırk, yüzde kırk beş değil. Biz ailenizle yüzde kırkta bu durumu konuştuk. Sonra yüzde otuz beş gibi bir rakam. En son artık dibine otuz üç rakamı anlaştık ki bugün şöyle örnek göstereyim. En ufak basitinden. Iıı kimlerinkini örnek göstereyim. Arsa vasfında olan yerlerle alakalı bizim çalışma parametremizden yüzde otuz. Bakın. Geçen gün toplantıda yüzde yirmiye yakın demiştiniz. Derviş Bedir'in kimin? Geçen gün toplantıda yüzde yirmiye yakın demiştiniz ya. Ne yüzde yirmiye yakın? Tespit edilen. Ama şimdi orada Mustafa Bey'e şey var. Mehmet var. Ben sizin ailenizle tarafından konuşuyorum. Öyle mi? Şimdi Mehmet farklı kişi, Mustafa farklı kişi. Bildiğim kadarıyla iki tane çocuk var. Başka çocuk var mı? Siz daha iyi biliyorsunuz. Recep'in iki tane çocuğu var diye biliyorum. Sizin eee bir babanız var. Mehmet bir de Mustafa var. Başka var mı? Şimdi bunlar bir anadan Zekiye'den iki çocuk var. Daha dört aylar. Kimden geliyor bu yer? Bahsettin oğlu Recep'ten. Mustafa Bey'in babasından. Dedesinden daha doğru. Siz Bahsettin'den dedesinden. Recep'ten geliyor yani. Evet. Bahsettin'den geliyor. Recep'ten değil. Bahsettin'den. Bahsettin'den Recep'ten geliyor. Mehmet'e. Mehmet'e. Mustafa'ya. Mustafa'dan da diğer tarafa Mehmet'den de sizin tarafınız. Ama sizin taraftan hiçbir problemim var. Hani ben şimdi Mustafa Bey'in karşısında çocuğu var bilmiyorum. Hı hı. Gözgen iki tane. Gülizar'la Selahattin Bey. Ama Mustafa değil Mehmet'in. Mehmet'in pardon. Mehmet'in iki tane çocuğu var gibi gözüküyor. Bunun dışında başka çocuğu varsa bunu biz velasette ortaya çıkartıyoruz. Bir tane daha varmış. Ölmüş. Biz de bunu nasıl yapacağız? Velaset davamızı açarken Mehmet'in atik kayıtları. Bin dokuz yüz üç, bin dokuz yüz yirmi, bin dokuz yüz otuz iki yıllarında yapılan lüfus sayımındaki lüfus evraklarını talep edeceğiz. Orada da Mehmet'in farklı çocuğu var ise onlardan da vekiyat alacağız zaten. Ama ben bunun dışında iki çocuk var diyemem. Hani patla saatlerde olduğu gibi. Belki de evlilik dışı çocuklar var. Bilemiyorum. Bilemiyorum. Ona bir şey söyleyemem. Orayı sizlerden daha iyi bilmeniz lazım. Ben önümdeki evrayla konuşuyorum. Evet. Hani bu eee Vahdettin, Recep, Mehmet üzerinden gelen. Doğru. Bu şekilde bir zincir etme gibi düşünebilirsiniz. Mehmet'ten de Selahattin Bey'e ve kardeşi Gülizar Hanım'a intikal ediyor ve de başka kardeşin varsa onların intikal ediyor. Recep'ten gelen bir de Ahmet lüfusta kayıtlı Ahmet Neşet Ahmet Neşet Baydar, Mustafa Baydar var işte. Onlar Mustafa Baydar senin şeyinde şimdi görünen kaç tane amcanız var? Kaç tane amcanız var? Veya kaç tane halanız var? Iki tane. Iki tane amcanız var. Bir de Mustafa. Bir tane daha halamız var. Halanız var. Çocuğu var var. Ama kaç tane nefesli olduğunu bilmiyoruz. Mesela onların ikisi nüfusta gözüküyor. Bahsettiğim durumlar bunlar. He onların nüfusta gözüküyor. Babamın nüfusunda Recep'ten aşağı doğru indiğin zaman Mehmet Baydar ve Ahmet Baydar, Ahmet Neşet Baydar iki tane görünüyor nüfusu. Mustafa Baydar'da gözüküyor. Soybağı kuruluyor. Mustafa Ali Soybağı kuruluyor. Yani. Ama Ahmet Neşet bende gözükmüyor mesela. Ahmet Baydar. Baydar dediğiniz kişi bende gözükmüyor. O da böyle bir durum var. Ahmet Baydar'ın gözükmesi neyi değiştirir? Gözükmemesi neyi değiştirir? Hisse paylarını değiştirir. Bahsettiğim aslında fiyat ve raiç buradan değişiyor. Mesela ben bugün desem ki bugün. O evet on dönüm arazi geliyor size. On dönüm arazi bugün bir lira yapsa on milyon TL para yapar. Oldu ki Ahmet Baydar çıktı. E o malı iki değil üçe bölmeniz lazım. Yüzler yüzde otuz üçe sahip oluyorsunuz. O sebepten dolayı benim size bir fiyat vermem. Hem size hem kendimi yanıtır. Ama hisse toprak değişmez. Yüzde otuz üçe yüzde otuz üçtür. On dönümse on dönümdür. Beş dönümse beş dönümdür. Ha şöyle bir durum var. Artık bir kişi çıkarsa orada da belki yeniden görüşmem gerekir. E peki bunda şimdi eee sen sadece Selahattin ve Gündüz Erbay'dan bahsetti. Bize ulaşmanın sebebi o mu yani? Sadece burada ııı asıl olarak biz mi gözüktüğümüz için? Şimdi zaten şöyle bir durum var. Ben şimdi kaldık başka birinden yetki alsam Mehmet Bey'in nüfusuyla dava açamam. Şu an Mehmet Bey'in nüfusuna kim gözüküyor? Selahattin Bey ve Gülizhan Hanım'ın çocukları ve torunları gözüküyor. Tamam. Onlar adına ben dava açabilirim. Onlar ben yetki almadan ben Mehmet Bey'e dava açamam. E bir şimdi oraya ben dava açtım da onlar ortaya çıkacak. Onu hatırlattım yani. O gün söylediniz. Iıı sizin araştırmanınızda onlardan hiçbiri çıkmadı. Onlar da araştırmayı yapmışlar. Hiçbiri çıkmamış. Bahsettiğim durum bu. Çıkmamış işte kimse. Bu problem işte. Bugün baktığınız zaman Mehmet Bey'in nüfusuna ikiniz gözüküyorsunuz. Tamam. Hem hata vardır, düzeltilmesi gerekir. Bu bir gerçek. Bizim buna göz yumma şansımız yok. Çünkü bunu nüfusa çıkartacak. Aynen. Artık kayıtlardan gelen evraklar da çıkartacak. Onların hepsi girecek bu işin. Tabii ki. Evet. Şimdi eee oradan itikal eden eee Zekiye Anamızın üzerinden üzerinden bize itikal eden için bir zararlı anlamdan ben gözüküyordum. Yerleri yok. Öyle değil. Işte baba tarafından. Babadan. Babadan. Allah'ım şimdi. Ben onları hatırlattım size. Bakın. Bunlar bir beyandır. Selahattin Bey. Tabii ki siz benden daha iyi biliyorsunuz. Ama ben nüfusdaki evraklara göre ancak işlem yapabilirim. Aynı Fatma Saatler'de olduğu gibi tanıyorsunuz bir örnek veriyorum. Fatma Saatler'de kaç kişi gözüküyor? Beş, altı kişi falan gözüküyor. Babaları sağ gözüküyor Hüseyin Saat sağ gözüküyor. Hüseyin Saat var mı? Torun Hüseyin Saat var. Torun Hüseyin Saat var. O da oldu değil mi? Hüseyin Saat yaşıyor tamam tamam. Hüseyin Ağabey yaşıyor. Hayır Saatların evrakları arabada. Bir saniye bekleteyim mi sizi? Arabadan bir evrak vereyim. Çay içiyorum. Osman Ağabey. Yok. Azıcık azıcık soran yok. İşte ben de sana onu anlatmaya çalışıyorum. Ya yüzde yöne para düşer. Anladın mı? Ben sana onu anlatayım. Hayır. Hayır. Siz gelin hayata sonbaharına. Bir de öyle peşin biraz bir para ver. Tamam. Valla çok güzeldi. Elinize kolunuza sağlık. Sen şair oldun. Bir nefeste bir dikişte içti çayını. Konuşmaktan çay da içemedim. Biraz daha sıcak yap. Çok teşekkür ederim. Allah razı olsun. Tostu da güzeldir ağabey. Çok teşekkür ederim. Çok sağ olun. Ha böyle bir yarım yaptırayım sana. Yok hiç zahmet etme. Önüm benden ödedin sen. Ben Bartın'lıyım. Ha maşallah. Ben de karı deden sayılırım. Aynen. Şimdi bakın. Oranın havasını soruyor. Fatma Saat. O bahsettiğim Sadreddin Hayrettin'in annesi. Annesi ağabey. Eşi Hüseyin Saat. Evet. Bahsettiğim kişi bin dokuz yüz yetmiş bir yılında vefat etmiş. Eşi nasıl sağ olacak? Evet. Bahsettiğim şöyle gelelim. Sadreddin Saat. Otuz dokuz doğumlu. Yani bugün kırk desek yetmiş. Seksen seksen. Seksen beş olan. Seksen yaşına yakın bir insan. Seksen bir yaşında. Babası sağ gözüküyor nüfusa. Soruyorum. Ne babası diyor ya? Babam kaldı benim. Yani. Kaç yılını vefat etmiş? Kırk yılında. Daha sonrasında Fatma Saat gitmiş. Eee Salim diye biriyle evlenmiş. Evet amcasıyla. Heh. Kayınıyla evlenmiş. Heh. Ondan da Nadiye ile İbrahim Nadiye doksan ııı Nadiye'nin doksan dokuz depremindeydi galiba. Doksan dokuz depreminde vefat etmiş. Eşi Ali, Hacer, Ömer Zeynep. Bir kızıyla bir oğlu da doksan dokuz depreminde vefat etmiş. Allah Allah. Bakın nüfus kaydı bu. Evet. Şimdi ben baktığım zaman Mehmet'e Mehmet'te sadece bunları görüyorum. Burada da Fatma Saat'ın başka çocukları da var. Ona bakarsanız Salim'den olma iki tane dayısı mı bir dayısı mı daha varmış. Hasan'la Hüseyin bir de Nadiye oldu. Heh. Burada sadece Nadiye ile İbrahim gözüküyor. Diğerleri de var ama ben şimdi onlardan yetki alamadım. İbrahim Saat. İbrahim Saat ama engelli. Safcan. Engelli. Fatma Saat'tan yetki aldık basitsin. Evet. Eee yani Arap saçına döndüğü zamanları da oluyor işte. E tabii ki oluyor. Bahsettiğim Mehmet. Bak burada Mehmet'in babasından geliyor. İbrahim'den mülkiyet geliyor. Mehmet dedin ki bin dokuz yüz otuz iki yılında ölmüş. On tane çocuğu var. Aileye diyorum ki Mehmet'in on tane çocuğu var. Hayır diyor bizim beş tane çocuk kardeşimiz var diyor. Aile bunu şekilde biliyor. Çünkü bilmiyor bak. Bahsettiğim bin dokuz yüz yılında doğmuş Fatma diye bir kız bin dokuz yüz on dokuzda ölmüş on dokuz yaşında. Aile bunu nasıl tanısın? Bin dokuz yılda on dokuzda ölen kardeşlerini. Anlatırlar da tanıyor. Bin dokuz yüz beş yılında Nuriye diye birisi doğmuş. Bin dokuz yüz on beş yılında ölmüş on yaşındayken. Şimdi bunları bilmiyor. Ben şimdi bu evrağa göre konuştuğum için onlar bunu bilmesi bilmemesi bir şey değiştirmez. Orada Mehmet'in iki tane çocuğu var diyor. Gülizar'la Selahattin. Ondan sonra Ahmet, Mehmet, Hüseyin bunlar bir beyandır, iddiadır. Onun dışında ben var veya yok diyemem. Kayıtlı değil. Ha kayıtlı değil. Ha biz ne yapacağız? Ondan da bahsedeyim. Ben şimdi kalkıp bunlardan alacağım yetkiyle Mehmet'in nüfusunu düzeltemem. Sizden alacağım yetkiyle onların nüfusunu düzeltebilir. Onlar çıktıktan sonra nüfusla onların da kapısını çalacağız. Toplayacağız bir araya. Bak böyleyken böyle. Sizin de vekalet vermeniz gerekiyor diyeceğiz. Ama o aşamaya kadar benim bunlardan alacağım yetkiyle ben dava açamam. Ki aynı şekilde olduğu gibi. Yerden başlamam lazım diyor. Aynen öyle. E bakalım. Çok güzel oldu bu arabada kalması bu evran. İbrahim Saat bu vasisi vekalet imzası da bak Saadettin Saat. Bu Saadettin Saat'ın sözleşmesi. Bu da bakın bakalım bir farklılığı var mı? Aynı mı aşağı yukarı? Aynı sözleşme aşağı yukarı. Bir de ufak tefek değişikliğe talep ettiniz ya. Onlar değişir. Hayrettin Saat. Hacer Bayram Ali Yurttaş. Bu da Hayrettin Bey'in yazısıdır. Altındaki de imzasıdır. Yani bahsettiğim ne ilksiniz ne sonsunuz. Ne ilk kandırılacaksınız ne son. Olay farklı bir noktaya gidecek. Yani bu kişilerden Onur kimmiş? Onur nasıl biriymiş sorabilirsiniz. Ben kullara çok geldim. O gün bile iki saat bir konuşma yaptık. Ondan sonrasında bu işlemleri gerçekleştirdik. Ama şunu unutmayın. Benim kimsenin malını kimseye alma şansım yok. Eğer öyle bir şansım olsa hiç birinizle uğraşmazdım. Onur Abdülaziz'e ne yapardım? Arka baba verdim gidi hayatım. Evet. Bir şey şunu da var. Ya Onur. Gözünü kapat. Diğerlerini görme. Bu nüfusa devam et. Bunu da yapalım. Vicdanen, karnen doğru. Karnen iki iki tane çocuğu var ama vicdanen yanlış bir işlem yapar. Çünkü neden? Onların payını size vermiş olur. E bu ihtimallerde var mı? Var. Tamam bunu yapalım. Bunu nasıl yapamam? Yönetimi sebebiyle yapalım. Yönetimi yapamam. Hiçbir zaman. Bakış açısı şurada. Kimseyi mal mal dağılır diye zengin yaparken kimsenin payını kimseye veremiyor. Bu şekilde düşün. Ha neden bu işlerle uğraşıyorsunuz? Daha demin sorduğu gibi beybendi. Şimdi yönetiminde bir bakış açısı var. Mülkiyetle alakalı hiçbir zaman ııı yatırım amacıyla görüyor. Mülkiyette. Yüzde otuz oradan bir payın var mı var. Bir ara bir satılacağı zaman biz de müdahale oluruz. Mantıyla sürece bakıyor. Gidip faiz, fono, borsa gibi yerleri değerlendirmeyi sevmiyorlar. Paralarını ve yatırımlarını. Ve bu da bir belli bir finans gücüyle yapılıyor. Bakın bu masraflardan bahsettim. Yüzde yirmi iki, yüzde yirmi dörtlük masraflardan bahsediyorum. Bu işlemin bu kadarı bir masrafa gidecek. Bugün ben desem ki size bana çıkardın dört yüz bin lira bir ödeme verdin. Emlak belgesini ödeyeceğim desem. Hangi biriniz verecek? Böyle bir konu var. E bu konuyla alakalı şöyle bir durum da var. Hadi beni tartışı bıraktınız. Selahattin Bey kendisi ilgilendi. Oğlu bu ödemeleri yapacak. Eee kimse üç yüz lira kazanacağı yere altı yüz lira ödeme yapmaz. Rakamlara farzı misal söylüyorum. Rakamlara lütfen takılmayın. Veya iki lira kazanacağı şey iki lira kazanacağı yere dört lira harcama yapmaz. E bunun gibi bizim üçüncü şanslar ancak bu Kılıçlarda. Bana söylesenize hangi kılıç istemiyorsunuz? Teşekkür ederim. Ya çay içindeyim. Tamam ona bir Selahattin Ergenç. Örnek olsun. Çay içiyor musunuz? Çay. Bizim konuyla tekrardan geri dönelim. Bir tane daha getir. Burada anlatmaya çalıştığım konu şu. Tanıdığınız için bildiğiniz için insanlardır örnek ver ki en azından kafanızda daha iyi oturuyor. Ama onun dışında ben size bu kadar sıkı ne kadar konuyu anlatsam da bir yerden gelip yaz. Ha şunu da örnek verin. Mehmet Orhan'ı tanıyor mesela. Beyefendi. Ailesinde Orhan Dizman değil bir avukat var. Seksen dört yaşında. Bilmiyorum daha önce tanıdığınız. Orhan Dizman'ın uzmanlık alanı kamulaştırma hukukudur. Bakın bu adam senden uzun süre bizim üstadımız. Kendi eşinin ailesinin zamanında iki bin on yediden böyle üç tane dosyayı iki bin yirmi iki yılında. Ocak veya Şubat ayında galiba. Öyle bir şey olması lazım. Kendi avukat olmasına rağmen bize teklif etsin. Yüzde kaçı? Yüzde otuza. Ay. İmanlık var. Arta basında. Kamulaştırma. Bakın bahsettim konuyu. Yani ben sizden ne ütopit paralar talep ediyorum. Ne ütopit bir durum talep ediyorum. Sadece talep ettiğim şey şu. Evet belli başlık ordularınız olabilir. Ben de bu korkuları yenmek için kalin olarak size zemini hazırlıyorum. Eğer avukatınız varsa arasın beni. Sözleşmeyi bekar düzenlesin. Aynen beyefendi olduğu gibi damatları vardı. Arada böyle böyle muhabbetler olabilir. Evet uzlaştık. Olabilir. Bekleyebiliriz. Siz talep edersiniz. Ben buraya bir ekleme çıkartmayabilirim. Benim açımdan problem değil. Ben kendime güveniyorum. Ben sizden para almayacağımı da alınmadığımı da taviz ediyorum. Daha önce toplantıya gelirken de para isterim. Bu bilgileri verirken de bir talebimiz yok. Ama ben size diyemiyorum ki Ada Partiler şurası diyemiyor. Evet. Inanın desem onun yüzündekini de anlatmayacağım. Ki bu diğer ailelerimiz olduğu gibi gidip sorabilirsiniz. Hiçbiri imza atmadan bekar Ada Partililer öğrenemeyiz. Çünkü bu sefer biz kendimiz tartıştık. Kafama takılan bir şey var. Buyurun. Bu yüzde aşağı inebilir mi? Zaten bahsettiğim konu tarla vasfında olduğu için inemez. Bakın arsa vasfındaki yerlere bile yüzde otuzdan bahsediyorum. Şöyle bir örnek vereyim. Yine bu bölgeyi kullanılır. Tanır mısınız bilmiyorum. Orhan Acar Top. Acar pardon. Acar Top diyorum. Acar Top'su kapıyor. Orhan Acar'da tanır mısınız hiç? Emsi olarak sizin emselleriniz felandır. Belki biraz daha küçük olabilir. Kullanma burada. Yuvacık kullan. Acar başka yok. Bir dakika bakayım hemen söyleyeyim. Şeker falan. Mümine Acar. Hiç duydunuz mu? Yaşlı hemen hemen Selahattin Bey Mümine Acar. Hiç duydunuz mu? Ya. Adresini de söyleyeyim. Belki oradan çıkartırsınız. Orhan Bey'in adresi nerede? Şükran Acar. Orhan Acar. Iıı Yeniköy Merkez Mahallesi Beloğlu Caddesi. Yeniköy'de mi? Yeniköy'de. Vallahi baş iskele diye geçiyor. Tamam. Baş iskele. Ha. Gölcük tarafından. Aramızda bir konsoloslukla yakın. Ha. Olabilir. Beyefendi şu halde. Ben belki yakınsınız diye bahsettim. Hı. Bakın burada yüz otuz beş işler var. Tamam. Bahattin konuşuyor. Örnekler halinde gösteriyorum ki hani bildiğiniz insana ben sana İstanbul'daki insanların hikayesini göstersem de bir yandan ifade etmişim. Evet. Bu da hikayesi çok farklı. Bunlar ııı Osmanlı'nın son zamanı ııı belli başlı politikalar gereği ııı ailesi buraya göç ediyor. Iıı oradaki mülkiyetlerine karşı da burada mülkiyetler veriliyor. Baş iskele de. Onunla gelen bazı problemler var. İki kardeş soybağı kurulmuyor. Onların da mesela yaklaşık ııı on iki, on üç dönüp arsam aslında arazi. Otuz yüzde otuz beş çalışıyor. Ama çünkü bunlar işlemler daha da zor. Karambürsel'de işimiz var mı? Karambürsel'de daha önce işlem yaptık mı? Ben yapmadım. Ama yapmışızdır. 2006 yılından bu zamana bizler işlemler yürütüyoruz. Bu şekilde. Iki bin on dokuz yılından bu zamana kadar İzmit Bölgesi'nde Körfez aslında. Yani çok da ileri gitmiyoruz Sakarya Haritası'na doğru. Biz bu da İstanbul'a yakın olduğu için. Ha yüzde otuz üçten aşağısı zaten bizim için konuşabilecek rakamlar değil zaten. Zaten biz arsa varsımdaki en minimum rakama yüzde otuz, yüzde otuz beş rakamlarını yapıyoruz. Çünkü tarla varsımda olsa bunun yüzde elli işlem. Daha kolay. Lafını böldüm de. Daha kolay oluyor. Hiçbir şey değişmez. Ama arsa varsımda. Dedin ya zor oluyor bir şey diye. On iki soy milasıyla milas bırakanazlı soybağının kurulması ile alakalı. Eee oradan hızlı problemler olduğu için. Eee oradaki problemden dolayı da hazır oluyor. Ama şöyle arsa varsımda bir yerden yüzde otuz almak farklı, tarla varsımdaki bir yerden yüzde otuz almak farklı. Çünkü neden? Tarla varsımdaki bir yer imara kapalıdır. Sarımsalar ağır. Bölemezsiniz. Ve değerli değeri olarak baktığınız zaman arsa varsımdaki üç değer ediyorsa tarla varsımdaki bir değer eder. Üç dört kat daha değerlidir. Ve imar uygulamasında ııı belediyenin politikasına göre yüzde otuz, yüzde kırk oranında bir kesintisi bulunurlar. O yüzden arsa varsımdaki alan değeri daha değerli. O yüzden yüzde otuz üç tarla varsımda. Eee arsa varsımda yüzde otuz konusu. Çünkü tarla varsımdaki yerin yüzde otuz üçü örnek gösteriyor. On parayken arsa varsımdaki yüzde otuz üçü elli para. Doğru. Gibi bir değer farkı oluyor. Ha bana bir avukat demiştir ki ben burayı yüzde otuz beşe yüzde otuz beş yerine yüzde otuz üç yerine yüzde on beşe yaparım. Yapamaz. Inanın yapamaz. Yapabilirse biz yapmayız. Ben niye uğraşayım? Yüzde otuz derim herkes mutlu olur. Ben buradan kalkarım. Işte eve başladım. Ama artık bakın yüzde otuz diye konuşmadık yüzde otuz beşten sonra. Otuz üç dedik. Iki paramet üç parametreleri konuşuyoruz burada. Ben de bilirim yüzde on yüz değil ama bu dava konusu. Bu dava konusu değil. Bahsettiğim burada. Ve ailenin nüfus problemleri var. Şimdi neticeye gelelim de pardon şey etmeyelim eee bizim yerimizden ilgili şimdi on iki dönüm yer var diyorsun. On on iki dönüm aralığından. Toplantı yirmi dönüme yakın ararız. Yani bizim taraftan başlayacağız. Bizim taraftan Mehmet ve Mustafa Ali'yi ayırdık ya. He. Mehmet tarafı için bahsediyoruz. Yani on on iki. Babamla halama kalan on iki dönüm. On on iki dönüm. He. Değiller bakın. Netmetlerden değil. Tamam. Yani geri kalanı yirmiye yakın evi evi tarafa. Yok. Yirmiye yirmiye düşünün. On sizin, on Mustafa'nın. On Mehmet'in, on Mustafa'nın gibi düşünün. On iki sizin, on iki Mustafa'nın gibi düşünün. Yarı yarıya. Anladım. Üçüncü bir kardeş çıkarsa ikiye devrilir, üçe bölünür. Ali Nejat dediniz ya mesela. Öyle bir kardeş varsa da ııı yirmi dönüm olsun yedi buçuk yapar. Veya yedi gibi bir şey yapar. Yedi. Şimdi sizin bu anlattığınız şey Pörfez'deki baydarlara da Onların konusunun dışında iki kardeşimiz farklı. Ama aynı yerden bahsediyoruz. Onlar da yarıya istediler, siz de yarıya istediler. He. Yani yarıya istediler, halamla babam. Evet. Yarıya istediler. Onlarla da görüştün mü bu konuyu? Görüşmedim. Onlarla bazılarıyla görüştüm. Bak onlar da bizden haber bekliyor bu konuyla ilgili. Hı hı. Şimdi bu yer Basikele demek. Kaşadağından. Bakın bu civarlarda olan yerler. Yani ben kalkıp size İzmit'e ııı neresi neyse diyeyim, Çerkeş'te de sen uyandırıcı olur muyum? Yani. Varsa bildiğiniz bir yer belki olur. Şu anda şu parselmiş. Şurası mı değil? Yok ben parselini sormuyorum sana. O zaten sende saklı. Onu sen yaşadığımız burası ya. Bu bölgelerde kalkıp bir yer başka nerede olacak? Yani. Yuvacık bölgesi. Bu bölgeler. Yok ben bunu niye söyledim biliyor musun? Hı hı. Sen şimdi ııı tarla varsında dedin ya. Yani buraların tarla varsında olanların yüzde doksanı hemen hemen imara açıldı. Mesela sanayi açıldı. Sanayi açıldı, imara açıldı. Ben. Ama. Ben belediyeden emekliyim. Ben de bu işleri aldım. Çünkü biliyorum. Çok iyi. Yani. E onun için söyledim yani bu yerden. Tabii ki. Mesela sen şimdi bunu tarla olarak bulabilirsin de. Hı hı. Mesela ııı yeri bulduktan sonra. Hı hı. Parsa parselini sen biliyorsun. Evet. Gideriz belediyeye. Bizim de hoş şeyden çıkmadık. Hah. Orayı biz hemen arsaya çevirttirebiliriz. Yani iki ay, üç ay bir encümene sokturur, çıkarırız, arsa yaptırırız. Bahsettiğim konuda bu. Bu istediğimiz bakış açısı. Aile şöyle düşünüyor. Tarla varsında. Bizim işlemi bitiriyoruz, hemen satalım. Ya kardeşim bir dur. Belki değiştiririz. Beyefendi çok güzel bir noktayı söylüyor. Bugün on parayı diyorsa tarla varsında, altı varsındayken yirmi parası para yeter. Bizim de amacımız bu. Ve bakın şunu da söylüyorum. Ben sonuçta burada sizinle bir ortak olacağım kardeş gibi. Ben burayı bir araya satarsam siz de bir araya alacaksınız. Siz bir araya satarsanız ben de bir araya alacağım. Ama iki dara satarsak ben de iki dara para alacağım. Benim de işime gelir. Hatta orada derim ki beraber gidelim. Güçlerimizi birleştirelim. Ercümenle alakalı, belediyeyle alakalı, belediye başkanlarıyla alakalı görüşmeler yapalım. Eee biz de şey kabuğundan çıkmadık. İzmit niye bizim arka bahçemiz? Eee gücümüz olduğu için biz bugün kabulaştırmayı, davası çözebiliyorsak bu güçlendir. Beyefendinin dediği gibi. Biz de bu gücümüzü kullanalım. Ben burayı arta varsına çevirirsem sen de kazanırsın, ben de kazanırım. Yani eee. Beyefendi çevirirse ben de kazanırım, o da kazanır. Yani. Bahsettiğim konu bu. Mesela sen de bir kanaldan girersin. Biz de mesela belediye bu eğer Baskele Belediyesi'ne bağlıysa bu yer. Evet. Tamam mı? Burası eğer tarla olarak görünüyorsa buna verirsin bir dilekçe bir adamını bulursun İdrencimen toplantısına sokarsın. Aynen. Burayı imara açtırırsın. Sesin silerini bir de yok minimuma çekersin. Eee ki eee bu yerlerin çıkma sebebi benim anladığım kadarıyla bu yerin olduğu yerde bir rant var. Yani nasıl rant var? Bir inşaat şirketi girmiş buraya. Bu yerlere. O yok. Şimdi arazi olarak öyle bir yer değil. Ben gördüm. Gizli fişik olarak görmedim. Harita sorgulama Google Earth'ten baktım harita üzerine. Hani öyle bir öyle bir alan değil. Bilmiyorum var mıdır yok mu? Yani ben niye bunu konuşuyorum da mesela şimdi adam burayı arkaya çevirmiştir. Evet. Anlıyor musun? Buraya bina yapmıştır da yan tarafı boş arazidir. Öyle bir yer değil. Onu da birbirine ki şöylesine daha basit olur yani arkaya çevirmek. Tabii ki daha basit olur. Ama öyle hemen yarın inşaat yapılabilecek bir arazi değil. Namaza gidecek. Yani öyle hemen yarın eee statüs değiştirebilecek bir yer değil. Ha inşallah değişir. Beyefendinin söylediği gibi. Yok ben acaba öyle mi diye. Yok değil. Ya aklımıza geliyor da. Kendi aramızda konuşuyoruz yani. Ha şöyle bir durum var. Oradan mı? Mesela ben sizden şimdi rekabet alacağım. Adapantleri göreceksiniz. Kalkıp diğer tarafa söyleyenebilirsiniz. Onu da isteyeceğim size. Söylemeyin. Onlarla bir görüşeceğiz diyeceğim. Mesela. Öyle bir durum da var. Niye söyleyeyim? Şimdi onlar da bizi arıyor boyuna. Diyorlar ki işte siz ne yaparsanız biz de aynı karar verelim. Biz diyeceğiz ki siz emekli alalım. Siz şimdi öğreneceksiniz. Adapantleri bileceksiniz. Şimdi siz onlara söylersiniz. Bu sefer onlar bizi tartışacak. Ama biz burada tanışıklık dövüşürsek bir arada olursak ben onu demeye durumda. Bizden haber bekliyoruz. Bizim için de zor. Başlangıcı yaptık mesela. Onlar gidecek kendi kafasına göre uğraşacak. Yani. Çin'de de takos koyar yani. Yani koyarlar tabii engel oluyorlar. O ki bu yer. Ben bir sigara ekbilirim. Yok yok. Ben de yerim. Ben de. Ha bu yarısı buranın yarısı bunun yarısı bizimse yarısı da onların. Aynen öyle. Sen şimdi bize söyledin diye biz gidip ona söylersek veya gidip başka bir avukatı bu işiyle sokarsak işte sen de zarar göreceksin biz de zarar göreceğiz. Aynen öyle. Onlar kendi yerini çözmeye çalışırken. Aynen öyle. Ben şimdi niye sana onu öyle dedim biliyor musun? Bizim basit gelene tanıdık bir ben ufak birader ona demiş ya böyle böyle bir yerler falan filan. O dedi ki demiş ki ona. Mesela burada gelin inşaat diye bir inşaat firması var. Bu buraların her şeylerini almış o. Tarla karşısında. Tarla olarak senden alıyor. Köylüden yer toplamış. Topluyor yerleri. Adam inşaat yapıyor. Hatta bu ennafşiye demiş ki bir tanesi adam buraya yapmış inşaatı. Boş bir arazi. Demiş ki ona ya o şurası kimi? Ennafşiye bu adam. Buranın sahibini bul da şurayı alalım biz. Yani dahil edelim bu inşaat şeyine. Efsaneye geçin. Ondan sonra aramış aramış oranın sahibini bulamamış. Yirmi yirmi iki dönüm falan bir yermiş orası. Tamam. Hatta birader demiş ki belki de sizin anlatmış ona böyle böyle bir yeriniz şeyi. Hatta o köşede biz onu buluruz. Ha. O da bizim damadı o. Şimdi ben onun için dedim tamam mı? Acaba yani bu yerlerin bir kısmına mesela öyle bir şey yok. Yani imara açtırmıştır adam. Anlatabildim mi? Evet. Yan tarafı boştur, tarladır. Öyle olursa bizim işimiz daha kolay olur. Tabii ki avantaj. Öyle bir şeyim yok. Olsa daha rahat. Üç tane dedim de bildirilirsen için. Öyle söyleyebilirim size. Öyle bir durum bizim için de avantaj, sizin için de avantaj. Bunlar da ama burada birbirimize güvenmemiz lazım. Bakın ortak tanışıklığınız insanlar var. Elbet sizi tanıyorsunuzdur. Ya bir gün kahvede otururken rastlarsanız sorun. Sadrettin Bey'in oğlu Hüseyin'i. Onur kim? Ya bırak. Ne diyeyim? Sen bırak. Şimdi ben. Ya ben şimdi ben tanımam. Tamam. Ben bu vesileyle tanışmışım. O anlamda şimdi işin özü bize babamın dedesi tarafından kalan on on iki dönüm bir yer var. Evet. Iki kardeş ya. Halamdan babama. Şu an için. Şu an için. Ama burası yirmi dönüm ama bir sayfası bize ait, bir sayfası evi tarafı. Aynen. Ne dersiniz? Yeni bir anladığım olur. Niye bunu ben şimdi teyit ettiriyorum sana anlatırken? Ben şimdi bunların kırk biraderleri de bende beş tane birader var. Evet. Onlara şimdi bu işler vebal işidir. Tamam mı? Şimdi en büyük abi olarak ben mesela biz görüştüğümüz zaman daha önce ben burada değildim. Memlekete gitmiştim. Beni beklediler. Recep anlattı bana. Işte Onur Bey arıyor falan filan. Evet. Dedim işte ben geleceğim falan filan. Uzun müddet şey olamadık. Eee biraderler de abim gelsin öyle karar verelim falan babama. Yani herkes şimdi bana bakıyor. Sorumluluk sizde. Şimdi ben de hiçbir kardeşimin vebaline girmek istemem. Sonuçta babamın malı bizim malımız da mesele yani. Aynen öyle. Ben her işte ben mesela derbenteki yerimizi bile biz ııı böldük. Tapuları babamın sağlığına, hepimizin üzerine verdik. Hepsine ben tek tek çalışarak yaptım. Büyük olarak. Ha. Ben onun için sadece ben onları anlatacağımı sana teyit ettirmek istiyorum. Tabii tabii. Burada şimdi istediğimiz bu sayfa. He. Atıyorum. Yirmi dönüm bir yer var. Bunun on dönümü babamla halamın. Evet. On dönümü evi tarafı. Evet. Evi tarafından kimin çıkacağı, kimin çıkmayacağı o bizi ilgilendirmez bir yere. Aynen. Ama şunu da bir ekleyin. Hani on dönüm dedik bu yediye düşerse alça düşerse beni taşlamasınlar. Benim elimde olan bir şey değil. Tamam. Tamam yani. Bunda vaki konuşuyoruz. Aynen öyle. Şimdi iki dosyayı biz konuşuyoruz. Çünkü bu durumlarda müvekkil ev sonunda ya bana on dönüm gelmemiş olur. Niye yedi dönüm geldi diye sorabiliyorum. Ha. Hani oldu ki mesela bir kardeş daha çıktı. Ya bilmiyorum var. Orada işler değişir. Sizin bildiğiniz gibi. Tamam. Hiç sefayı değil. Beş çocuk varsa beşe bölün. İki çocuk varsa ikiye bölün. Ama bu sonuçta bu yerin yarısı babamla halamın. Aynen öyle. Yarısı da diğerleri. Mustafa Bey tarafında. Orada on tane çocuk var. Sizi bağlamam. Sana şimdi eee vekalet mesela babam bizim namımıza babam verecek. Evet sağ ol. Halamın tarafına. O çocukları ve torunları. Torunları ve çocukları verecek. Evet. Şimdi o zaman eee bunu eee vekalet verdikten sonra noterde şey yaptıracağım. Ben şöyle süreci anlatayım size. Siz daha önce ilk toplantıda yoktunuz. Şimdi aile yakmış beş yaştan fazla. Şimdi Serahattin Bey'in babanızın noterde vekalet verebilmesiyle aklime telefon alması gerekiyor. Yok. Anlatayım. Eee mesela Nadir Bey'in amcaları da aynı şekilde. Yakmış yaştan fazla. Ben de burada ne yapıyorum? Biz on iki çalışıyoruz. Diyorum ki böyle böyle notere bizim böyle bir işlemimiz var. Zaten yıllar çalışıyoruz. Güven usulü kullandı. Hep aynı vekaldir. Aynı kişilerle. O vekaletin hepsi de Kartal Binbaşı noter düzenlenmiştir. Diyorum ki bana çarşamba günü saat ikiye bir katip ver. Ben noter alıyorum yanıma. Evraklar düzenliyorum. Vekaleti boş vekaleti çıkartıyorum. Imzasız bir şekilde her gün adı bekliyorum. Tamam. Sözleşmeleri düzenliyorum bizim tarafımızdan. Sonra geliyorum kahvede burada buluşuyoruz. Tamam. Herkes buraya geliyor. Noter alıp geliyor. Noter de buraya geliyor. Şimdi orada demiyor ki akdi melek raporu istemiyor. Tamam. Tamam. Benim işim kolaylaşıyor. Aynen öyle. Herkeste iki fotoğraf bir de kimlik fotoğrafı geçelim diyorum. Benim işim kolaylaşıyor. Tamam. Şimdi ben sana bir şey anlatayım bu vekalet konuşurken. Buyurun. Daha yeni oldu yani. Bir ay olmadı. Bizim belediyeyle Derbent Belediyesi bizim arsamızı biz bu arsa ikiye böldük. Itiraz yaptık. Evet. Kat milçeyi fiyat çıktık falan. Geldi belediye suylandırmada altında bu iki arsan ortasından böyle üç yüz metre kare aldı. Başkalarına verdi. Üç dört kişiye. On altı metre birine, doksan metre birine işte. Seksen metre birine. Benim bir yeğenim var avukat. Biz de ona anlattık durumu. Babamı aldım gittim notere. Ben de vekalet vermem gerekiyor. Çünkü burayı ikiye böldük ya biz. Evet. Bu tarafı ben ııı sekiz daireli bir yer. Kat milçeyi fiyat aldık. Altı kardeşiz biz. Altı kardeş adına. Ben vekalet verdim. Burası babamın adına. Babam vermiş oldu. Ama bizim yarısını bizden alıyor, yarısını babamdan alıyor. Teşekkür ederim. Çok sağ olun. Notere gittik. O benim yeğen avukatı da noteri tanıyor. Sen notere gittin zaman dedi telefon et bana. Ver telefonu dedi ona. Verdim ona telefonu. Kız dedi ki işte bu şey yapıyor vekalet vermek istiyor. Babam babam seksen dokuz yüz doksan yaşında. Ondan sonra oğlundan beraber veriyor dedi. Avukat da ona deyince yoksa babama vekalet veremiyordu babam. Veremez. He. Biz şimdi belediyeyi mahkemeye verdik anlıyor musunuz? Bu yerden bizi kurtarmak için daha bir ay olmadı yani. Hatta dün avukatla konuştum. Dedim ben hakimin önüne koydum her şeyi. Hazırladı şeyi. Biz şimdi o davayı yüzde doksan kazanacağız. Bir şey daha söyleyeyim. Şimdi babamın avukatta vekaleti var. Hiç babamı katmadan mesela ben onu avukata alsam buraya gelsem sana vekalet verebilir mi? Olmaz. Olmaz. Şimdi sizin yeğenimize verdiğiniz yetki sadece şurası. Vekalete bakın dava yetkisi. Siz dava yetkisi verdiniz. Burada intikal ve kısmı satış yetkisi var. Bir siz avukata tepki vermediğiniz büyük ihtimalle. Başka bir avukata yetki vermek istedi. Tepki yetkisi. Bunlar olmadığı için kapsamaz. Ve şöyle bir şey olması lazım. Genel bir intikal ve satış yetkisi vermeniz lazım avukata. Onlar olmadığı için bana tepki yetkisi kullanamaz. Ha. Buradaki durumda şey şu. Mesela babanız yine notere gittiği zaman vekalet verebilir. Dava yetkisi olur ama yaşam ekmek bakılmaz. Onu da söylemiş olayım. Evet orada yeğeniniz devreye girmiş. Bundan problem çıkartmamış. Ama ııı noter dava yetkisinin dışında intikal ve satışı görseydi ona problem çıkarmadı. Işte bu da öyle ikili ilişkilerden geçiyor. Yeğeninizin devreye girmesinden geçiyor. Anladım. Dedin ya ben notere alacağım. Aynen öyle. İntikal ve kısmı satış olunca bu sefer hani harata bir köşeye bırakıyorsun o tarz sorumluluk almış oluyor. Diyor ki bu insan evet fazla ama ben gördüm onayladım. Demiş ama dava yetkisinde teapta basit bir dava yetkisi verebiliyor. Bunlar hiç beybendi yormayalım diyor. Bunu yapabiliyor ama son noterden çıkıp karşısına gösteriyor ki sen de yok amcam davada olsa ben senden bu raporu istiyorum diyecek. Bu noterden notere değişir. Bu da neden? Noterler Birliği'nin inisiyatifine bırakılmış bir durumdur. Çünkü altmış beş yedi gün seri her insan aklı melek raporu tabidir ama noter inisiyatifinde belli bir yaştan sonra. Aynen. Gözetimdeyiz. Bu da noter onaylarsa problem yok. Işte bahsettiğim durum bu. Mesela bizde böyle bir sıkıntı olmayacak diyorsun. Noter gelecek. Adrettin Bey, Hayrettin Bey kaç yaşında? Selahattin Bey yaşlısındalar. Bakın parmak izi. Refika Erdoğan. Parmak izi. Ibrahim Saat, Fatma Saat, Batizli parmak izi. Diğerleri de aynı şekilde. Mesela Sadrettin Bey, Sadrettin Bey imza atabiliyordu. Diğerleri de imza atmış daha doğrusu. Atamayanlar parmak izi. Atamayanlar da parmak izi. Şimdi bu insanlardan akli melek raporu almam lazımdı benim. Hiçbir şey almadım. Işte ben burada hem sizin işinizi kolaylaştırıyorum hem kendisini kolaylaştırıyorum. Tamam. Öbür seçenekte de dediğim gibi dediğiniz gibi ihtimaller yaşanıyor. Orada yeğeniniz devreye girmiş. Yeğeniniz devreye girmeseydiniz o zaman diyebilirdik ki Sadrettin Bey ikisinin yaşı aşağı. Kızla konuştuk. Bizim yeğen avukat. Işte oğlunla Noter oturuyor orada. Dedi oğlu oğlunla beraber şey yapıyor. Şimdi az bir şey ben de altmış beş yaşındayım ama o tamam o zaman dedi. Sizden isteyebilir. Tamam o zaman dedi. Herkesten isteyebilir. Hiçbir lüzumu yok ama isteyebilir. O yetkisi var. Ama sizden de istemiyorum. Evet tamam. Şimdi biz eee Sen bizden şimdi Sizinle izlenmeyeceğimiz evraklar bunlar. Tamam. Bu notara düzenlenecek. Vekalet aynı şekilde. Daha dün gösterdiğim vekaletlerin birebir aynısı. Aynen aynen tamam. Sen şimdi eee bunlar bir tanesine imza atacak. Siz atacaksınız. Evet. Bir tanesini de babam atacak imza. Aynen öyle. Ondan sonra sana haber vereceğiz. Noteri geleceğiz. O şöyle. Noter buraya gelecek öyle imza atacaklar. Tamam anladım da. Ha. Yani biz sana ne zaman olacağını haber veririz. Aynen öyle. Ha. Bir de karışalım şimdi kardeşlerden. Bunları bir çoğaltalım mı? Şöyle burada iki tane var. Tamam. Siz problemleri çoğaltabilirsiniz. Eee şeyi göstereyim de evrakları. Şimdi mesela iki tane resim iki tane resim. Mesela bakın Kartal yirmi beşinci noter gördüğünüz gibi tarih işte şuradadır. Onuncayın yirmi altısında bu kimin? Bu ııı Sadettin Bey'in vekaleti. Yine aynı şekilde fotoğraf. Bakın tanımak üzere imza. Ben bu evrağı boş haline getireceğim sizlere. Aynı bu şekilde. Bu evrak boş haline gelecek bu Yövmiye'yle bakın. Yövmiye basılmış fotoğraf eklenmiş. Bu evrağı hazırlatacağım noterde. Aynı o gün olduğu gibi. Hepinizi Kartal yirmi beşinci noterde diye noter mesajı geldi. Aynı o mesajı siz yaptınız ya. Hı hı. Bize de gelmiştim. Telefon numaranız varsa. Hı hı. Her noterde işlem yapılırken gelir. Sözleşmeleri avukatlara imzalatacağım. Ondan sonra ben diyeceğim ki siz efendim Çarşamba günü saat ikide toplanacağız. Herkes oraya gelmek zorunda abi. Evet. Neden gelmek zorunda? Ondan bahsedeyim. Buradaki insanlar notere gitmiş kiminin satmış gibi düşünüyorum. Ama ben halbuki o insanlara notere gitmeden evraklarını hazırlatıyorum. Buraya geldiğim zaman Selahattin Bey gelemedi. Ama Selahattin Bey'in yazıyorsa diğer yanındaki yazan kişilerin işlemi yukarı çünkü vekat eksik imzalar tamamlandı. Orada herkesin orada olması lazım. Herkes buraya saat ikide geldi. Ben sözleşmeleri imzalattım. Ondan sonra bu vekaleti değil. Ada parterli vekaleti. Bu vekaleti önlerine koydum. Yani bu özetimliyseniz. Ha bu özeti aynen. Tabii. Vekat önünde koydum. Dur Selahattin amca imzalamayın. Imzalamayın. Parterleri gösterdim. Bakın parterler bunlar bunlar. Bunun dışında zaten bir yer yok, yazan yok. Ondan sonra herkes kendi evinin yurdunun olmadığını anlayınca evrak imzalayacak. Onun dışında gözünü kapatıp boş kağıda ama şöyle bir şey yok çünkü masaya dağıtırım. Herkes ev parteri görüp imzalayacak. Bahsettiğim durum bu. Eğer Selahattin Bey'e ya burası benim evimi yerlerse o da oradan çekilebilir. Hiçbir sorun yok. Çünkü öyle bir şey olmadığını biliyoruz. Öyle bir durumda. Selahattin abi alalım bunları önümüzdeki hafta bir gün belirleyelim. Tamam. Tamam mı? Tamam. Kimler vekalet verecek? Onlardan da bahsedeyim. İsmi misli olarak. Sen abinin arkasına yaz. Bizim benim taraftan babam. Sadece Selahattin Bey. Ha. Bu tamam. Bu benim. Fatma Şahin. Şunu da koy altına da. Şeye geçmiş. Fatma Şahin. Diğer taraftan Güliz Aral'dan bahsedeyim. Fatma Şahin. Fatma Şahin. Ayşe Karhan galiba. Karhan doğru. Karhan. Ayşe Karhan. Hanife Saçak. Dur dur dur. Karhan. Hanife Saçak. Mehmet Ali Acar. Ramazan Acartop. Önemli de çocuklara. Mürüvvet Acartop. Anneniz sağ değil mi? Hı hı sağ. Nadir Acartop. Askerde yanlış yazıldı. Bir şey oldu. Sadece isim yazıyor. O derden yapıyor ya. Ha. İlk Nur Acartop. Beş tane daha dört tane daha var. Nurcan. Nurcan Acartop. Buradan Çolak. Çolak. Çolak pardon. Nurcan. Çolak. Şuna. Şuna Sevin. Sevin. Sevin. Sevin. Sevin. Adli Acartop. Asi Acartop. Fatih Acartop. Fatih Acartop. Kaç oldu? Bir. Bizim taraf taraf. Beş. Altı çocuk oldu galiba. Hı hı. Annenle altı. Yedi olacak. Yedi olacak. Fatih Acartop. Tamam. Diğer tarafa gelelim şimdi. Diğer tarafta yok. Selahattin Bekeç. Ha Selahattin. Selahattin Dayıntay. Doğru. Yedi, sekiz, dokuz, on, on bir, on iki. İnsanlardan istediğim iki fotoğraf. Onu da yaz oraya. Gülizar Acartop. İlgilenen Gülizar dedi. Iki fotoğraf ve kimlik fotoğrafı. O da şu sebepten dolayı siz mesela gittiğiniz zaman tapuda yapılan her intikal işlerinde kişinin satışlarında fotoğraf alınır. Dava etsinler fotoğraf istenmez. Ama tapuda araba satışlarında gibi düşünün. Kimlik fotoğrafı. Kimlik fotoğrafı. Bir tane kimlik fotoğrafı. Fotoğraflar normal. Noterde normal. Biyometrikte olur. Mevcut elinizdeki en güncel olan hangisi? Iki tane. Iki tane olmak zorunda. Eski olur mu? Çok eski olmasın. Yani otuz yaşındaki fotoğrafın olmaz. Kabul edebilirsiniz. Şeyi. Seninki. Ben bunu alayım. Bu bana lazım. Iki vekalet sahibi. Ha şunu da söyleyeyim. Vekaletler yüzüler değişmez. Herkes aynıdır. Herkes aynı evrağı yüze atacak. Ama şöyle olur. Üçünü bir vekalet, dördüncü vekalet toplayabilirsiniz. Bu problem değil. Şimdi burada okuma yazma olması bilmeyen var mı aralarında? Yok. Selahattin Metin okuma yazmanız var mı? Adını soyadını okutabilir misiniz? Olur mu ya? Olmaz mı ya? Ne diyorsun? Ben değil noter soracağım. Fatma Şahin bilmiyor. Anada bir tek o bilmiyor. Fatma Şahin başka? Başka yok. Başka? Iıı Ayşe Karhan. Biliyor. Adını soyadını yazabilir. Herkes biliyor. Hanifret Açer, Mehmet Ali, Acelet Ramazan, Hocam, Top, Mürüvvet Hocam. Annen de biliyor. Bak biliyor biliyor. Hepsi. Sadece okudum ad soyadı imza atacak. Aynen öyle. Sadece parmağını. Parmağı şey mi getireceğim? Iıı parmak şeyi mi? Parmak izi için. Tamam. Onun için ayrı bir vekalet açılacak. Orada parmak izi ibadet olacak bir iki tane şahit olacak. Tamam. O zaman Fatma Şahin'de Fatma Şahin'de de bilmedi mi? En üstünde bilmedi mi? Ya problem değil. Biz onu ibadet açarız. Parmak izinin yanında imza atar. Veya parmak izi çatmaz. Tamam. Ama ihtimale karşı. Şimdi ben örnek gösteriyorum. Ben getirdim buraya. Selahattin amca oku yazar dedim. Buraya gelir ben parmak basacağım onu derse vekiyatın yeniden düzenlenmesi lazım. O da olmaz. Okul yazar. Sen sana söylüyor. Orada okudun mi? Aynen öyle. Okudun. Ama Selahattin amcam dedim ki ben parmak izi de basacak dedim. Oraya isterse yazar, isterse yazmaz. O kendi kararı. Parmak izi de basmaz. Sadece Fatma Şahin. Fatma Şahin'i kaybettim. Dibzaman serine aşka denk yazdıktan sonra aldırdılar. Ne kadar güzel. Ne kadar güzel. Ya işte ben burada notere karşı bu sunumu yapmam lazım. Şimdi noter de buraya o hazırlıklarını yaparak gelecek. Fotoğraflarını ve kimliklerini alacak, ona göre işler yapacak. Sadece burada istediğim şey şu. İlgili kare numara. Hani biz insanlarla ve ilk defa tanışıyor olabiliriz. Sizin belki bundan farklı on tane daha yeriniz olur. Sakın olabilir, olmaz diyemem. Yani bütün insanların mülkiyetleri eş zaman. Aynı yerlerdir. Bazen beyefendilerin bildiği gibi şuurlama esnasında elli dönüm arazi yirmiye bölünür. Bir dönüm oraya, bir dönüm buraya, bir dönüm buraya, beş dönüm oraya bölünebilir. O sınıftan dolayı. Ben şu an için on tane yerden yetki almak istemiyorum. Ben alacağım yer belli olsun. Ondan sonra yeni yerler çıkarsa çünkü ben hepsi için bir para harcamam lazım. Bildiğiniz gibi hepsi için kaybedemiyorum. Vatettin Recep Mehmet üzerinden gelen. Üzerinden gelen bir yer. Bu atik kayıta evrağın geldiği yerinde orada bütün kayıtları yazar. Ama Mehmet'in oğulları, Mehmet'in çocukları, Mehmet yazmaz. Net olarak bazı bilgiler yazmaz, bazıları yazar. Biz de bunu eee eski muhtar defterleri derler. Nüfus müzikleri kurulmadığı için muhtarlar tarafından tutuyoruz bu evrakları. Oradan atik kayıtlardan evrakları isteyelim. Mesela Mehmet Bey'in net nüfusunu atik kayıtlardan bin dokuz yüz üç, bin dokuz yüz yirmi, bin dokuz yüz iki yıldaki nüfus sayımlarından öğreneceğiz. O nüfus sayımlarının Osmanlıca da olsak tercümelerini talep edeceğiz. Orada Mehmet'in belgelerine fotoğrafı çıkacak. Ben kendisi çıkacağım. Bu tip evraklar olacak. Onlar bizi yol aydınlatacak. Daha sonra tapuyla uğraşacağız. O emlak belgeleri ıvır zıvır her şeyini biz ödeyeceğiz. Ki bugün beyefendinin de bildiği gibi bir yerin kayını bölmek istiyorsanız borcu olmaması lazım. Emlak belgesiye satış yapamazsınız. Hacizliyken satış yapamazsınız. Biz bunun hepsini temizlememiz lazım ki Onur Altundape kendi üzerine payı alsın. O sebepten dolayı şunu da güveniniz olsun. Burada ilk önce Selahattin amca bir olacak. Selahattin amcamla ben payı alabilmem için benim bütün borcumu ödemem lazım. Ki böyle bir güvenliğe gidiyorsun

Other Creators