Home Page
cover of Sesli Makale: Transhümanizm Hikayesi İnsanın Yaratılışı İle Başlar
Sesli Makale: Transhümanizm Hikayesi İnsanın Yaratılışı İle Başlar

Sesli Makale: Transhümanizm Hikayesi İnsanın Yaratılışı İle Başlar

GUWUSTEGUWUSTE

0 followers

00:00-09:30

İnsanın özü hafızasıdır. Eğer hafıza kaybolur ve başka birinin kontrolüne girerse, insanlığın varlığı sorgulanamaz. Günümüzde, küresel güçlerin insanlık ve dünya üzerinde egemenlik kurma gayretleri artmıştır. Bilim ve teknolojinin imkanlarıyla biçimlenen Transhümanist insan için yapılan çalışmalar gözlemlenmektedir. Bu evrim, gelişmiş fiziksel, zihinsel ve duygusal yetenekler ile yaşlanmanın etkilerinin hafifletilmesini kapsayan daha yüksek bir varlık hali olarak ifade edilebilir.

Voice Overguwuste.comtranshümanizmsesli makaleküresel elitlerteknolojik operasyonlarhümanizm

Audio hosting, extended storage and much more

AI Mastering

Transcription

The story of transhumanism begins with the creation of humans. The essence of humans is their memory, and if their memory is lost and taken over by someone else, the existence of humanity is questioned. There is an increased effort by global powers to establish dominance over humanity and the world. The studies conducted for the transhumanist human shaped by the possibilities of science and technology should be observed. This evolution can be expressed as a higher state of being that includes advanced physical, mental, and emotional abilities and mitigating the effects of aging. However, the possibility of a hidden plan of destruction against humanity should not be overlooked. The story of transhumanism begins with the creation of humans. After creating Adam, Allah commanded the angels to prostrate before him. But Iblis refused to obey this command, claiming that he was superior to Adam, and was cast out of Allah's presence. Adam and his wife were placed in paradise and were allowed to Transümanizm hikayesi insanın yaratılışı ile başlar. İnsanın özü hafızasıdır. Hafıza kaybolur ve başka birinin kontrolüne girerse, insanlığın varlığı sorgulanamaz. Günümüzde, küresel güçlerin insanlık ve dünya üzerinde egemenlik kurma gayretleri artmıştır. Bilim ve teknolojinin imkanlarıyla biçimlenen transümanist insan için yapılan çalışmalar gözlemlemetlidir. Bu evrim, gelişmiş fiziksel, zihinsel ve duygusal yetenekler ile yaşlanmanın etkilerinin hafifletilmesini kapsayan daha yüksek bir varlık hali olarak ifade edilebilir. Yine de, bu gelişmenin arkasında, insanlığa karşı gizli bir tahribat plan ihtimali göz ardı edilmemelidir. Tekrar edelim, transümanizm öyküsü ise insanın yaratılışı ile başlar. Allah, Adem'i yarattıktan sonra meleklere onun önünde sesle etmelerini emretti. İblis ise, eşin topraktan üstün olduğunu iddia ederek bu emre itaat etmeyi reddetti ve Allah'ın huzurundan kovuldu. Adem ve eşi cennete yerleştirildi ve belli bir ağacın meyvesi hariç, cennetin tüm nimetlerinden faydalanmalarına izin verildi. Ancak İblis, onları kandırarak yasak meyveyi yemelerini sağladı ve bu onların cennetten kovulup dünyaya gönderilmelerine sebep oldu. İblis, aynı zamanda şeytan olarak da tanınır, cennetten kovulmasının sorumlusu olarak Adem'i ve kıyamet gününe kadar onun soyundan intikam alma hakkı ister. Allah, bu isteği kabul eder ve insanları şeytanın tuzaklarına karşı uyarır. Aldanmayanlara cenneti vaat ederken, aldanıp şeytanı takip edenleri cehenneme göndererek cezalandıracağını bildirir. Dünya üzerinde insanlık ile şeytan arasında kıyamet gününe kadar devam edecek bir savaştır. İnsanlar, kaybettikleri cennete geri dönmek için çabalarken, şeytan onları doğru yoldan kurtarmak için belirlenen süre zarfında çeşitli yöntemler denemektedir. Ne zaman olacağı bilinmeyen kıyamet günü, bu mücadelenin son bulacağı zamandır. Peygamberlerin ikazlarına göre, şeytanın somut bir tezahürü olan deccalizm, sürekli evrilmekte ve aldatıcı stratejiler geliştirmektedir. Şeytanın insanlığa karşı en büyük saldırısı, son iki yüz yılda daha net bir şekilde ortaya çıkmıştır. Kur'an ayetleri, Adem ile başlayıp Nuh ile son bulan insanlığın ilk planlarını anlatır. O dönemlerde sihir, zulüm, adaletsizlik ve isyan artış göstermiştir. Nuh Tufanı, şeytanın etkisindeki kişilerin yarattığı bozgunculuğu temizleyen ve yeni bir dönemin başlangıcını işaret eden bir olay olmuştur. Başlangıçta, şeytan insanları daha küçük ölçekte etkilemişken, Hazreti Muhammed'in peygamberliğinden sonra düşmanlık büyümüş ve küresel bir har almıştır. Şeytan, birinci ve ikinci dünya savaşları boyunca ve sonrasında planlarını uygulamaya başlamıştır. Transhumanizm olarak bilinen ve ancak arkasında şeytanın olduğu küresel bir plan vardır. Günümüzde, iletişim ve propaganda araçlarının yarattığı yanılsamalar nedeniyle birçok kişi önemli bir planı gözden kaçırabilir. Bazılarına göre bu, yaklaşan bir felaketin habercisi olabilir. Şeytanın transhumanist fitneyi sona sakladığı ve bu yolla etkisini artırmayı hedeflediği düşünülüyor. Transhumanizmi anlamak, önce başlar. Humanizm, deccalin sisteminin küresel altyapısının ilk yaşaması olarak görülebilir. Transhumanizm ise, humanizmin ileri bir versiyonu olarak, bazıları tarafından şeytanın insanlığa karşı nihayet saldırısı olarak algılanabilir. Peki, humanizm nedir? Humanizm ve transhumanizm, inanç sistemlerinden bağımsız olarak dünyayı iyileştirme hedefini paylaşan iki ayrı düşünce akımıdır. Humanizm genellikle agnostisizm veya ateizm ile ilişkilendirilse de, bazı görüşlere insanlığı transhumanizme sürüklemek için şeytan tarafından kullanılan bir aldatmacı olabilir. Özellikle kıyamet gününe kadar deccalin büyük planının bir parçası olarak. Teyandan, transhumanizm, insanın fiziksel ve bilişsel yeteneklerini geliştirmek amacıyla teknoloji ve bilimi kullanmayı teşvik eden uluslararası bir sözde entelektüel ve bilimsel harekettir. Bu hareket, insanların mevcut sınırlarını aşarak postuman adı verilen daha gelişmiş bir forma evrilmelerini ve yaşlanma ile hastalık gibi olumsuz durumları ortadan kaldırmayı hedeflemektedir. Bazı transhumanistler, Ay ve Mars'ta uzay kolonileri kurma, kendilerini son derece zeki makineler haline dönüştürerek Allah'ın yarattığı doğal hali terk edip fiziksel varlıklarını bırakma ve sanal gerçeklikte yeni bir hayat benimseme yoluyla tanrısal bir statüye ulaşmayı ve tanrı olmayı hedeflemektedirler. Son elli yıl boyunca, transhumanistler, sembollerini birkaç neslin alt bilincine sinsi bir şekilde yerleştirerek, bu kavramları yönünde bakış açılarını etkilemişlerdir. Bu mesajlar, android bedenler, ölümsüz yaşam, gençlik ve güzellik arzusunu betimleyen Star Trek gibi ilk siyah-beyaz sinema filmi serilerinde görülebilir. Şimdi de transhumanist ideoloji bağlamında, parahuman konusuna gelelim. Transhumanistler, insan biyolojisini geliştirerek insanları parahumanlar ya da insan ötesi varlıklara dönüştürmeyi amaçlayan bilimsel teknolojinin kullanımını savunmaktadır. İnsan bedeni ve zihni üzerinde, özellikle beyin üzerindeki biyolojik sınırlamaları aşmayı hedefleyen katılımcı evrimi destekliyorlar. Bu yaklaşım, doğal seçilim veya genetik mutasyonlara dayanmayan insanlığın gelişimini amaçlamaktadır. Katılımcı evrim kavramı, ilk kez Örümcek Adam çizgi romanlarında ortaya çıkmış, daha sonra filmlere uyarlanmış ve bugün Marvel stüdyolarının yarattığı insan hayvan veya insan robot melers karakterlerinde görülmektedir. Günümüz reklamlarında yarı insan, yarı robot melers karakterlere rastlamak mümkündür. Bu tasvirler, insanların evrimsel gelişimlerinin sorumluluğunu alarak bir sonraki evreye geçiş yapmaları gerektiği düşüncesini yansıtır. Transhümanistler, insanların primitif olduğunu ve bedenlerini çeşitli yöntemlerle geliştirmeleri gerektiğine inanır. İskelet yapılarından iç organlara ve hatta huzuvlara kadar, üstün alternatiflerle değiştirilmesini kapsar. Bu tür uygulamalar, insan bedeninin doğal sınırlarını aşarak teologlar, ahlak filozofları, bilim insanları ve siyasetçiler arasında tartışmalara yol açabilir. Ancak, bu tartışmaların, sakız çiğnemenin orucu bozuk bozmayacağı veya sakalın boyunun ne kadar olması gerektiği gibi konularla ilgilenen teologların ilgisini çekeceği kesin değildir. Küresel güçler ve transhümanistler, bu grupları etkilemek için etkili halkla ilişkiler stratejileri kullanabilir, fakat bu gruplar olmayabilir. Biraz da film ve sanatta transhümanizm inceleyelim. Bilim kurgu, sinema ve televizyon alanında son yıllarda büyük bir yükseliş gösteriyor. Yapay zeka, robotlar, ölümsüzlük ve zaman gibi temaları barındıran dökümanlar, transhümanist düşünceleri yayarak derinlemesine bir perspektif sunuyor. Transhümanist propaganda içeren diziler ve filmler, bu konuları etkileyici bir şekilde ele alarak izleyicilerin ilgisini çekiyor. Ele alınan belirli konulardan bazıları şunlardır. Yapay zeka. Bilinç veya duyarlılığa sahip robotlar. Anıların veya düşüncelerin nakli. İnsanlar için diyonik geliştirmeler. Yapay genel zeka veya singletonlar. Cennet veya cehennemi temsil eden sanal alemler. Transhümanizm, teknoloji yoluyla insan yeteneklerinin geliştirilmesi. İnsanların mevcut fonlarının ötesinde gelecekteki evrimini araştıran posthumanizm. Robot, insan çatışması ve robot konular. Transhümanizmin sanat üzerindeki etkisi, heykel ve resim gibi disiplinlerde giderek daha fazla hissedilmekte. Türkiye'de belediyelerin desteklediği sergilerde bu etkinin izleri dikkat çekiyor. Belediyeler, sanat eserlerini tanıtarak toplumsal kabulü artırmak amacıyla şehirlerin farklı noktalarına göz alıcı heykeller yerleştiriyorlar. Bu da insanların ölümsüzlüğe erişebileceği, yapay zekanın ilerleyebileceği ve robotların insan yerine geçebileceği düşüncesini güçlendiriyor. Transhümanistler ve iş birliği yaptıkları yerel unsurlar, insanların makinelerle entegrasyonunu destekliyor ve bu birleşmenin yeni bir hibrit türün doğuşuna öncülük edebileceğini öne sürüyorlar. İnsanların bilgisayar ve akıllı telefonları olan bağımlılıkları arttıkça, bu cihazları vücutlarının bir parçası olarak görmeye başlamalarıyla sibozlaşma süreci zaten başlamış bulunuyor. Transhümanistler, yapay organ nakli ve hücre yenilenmesiyle sınırlı kalmayıp, nöronları kopyalayarak sanal gerçeklikte var olmayı ve hatta bir bilgisayar ağında beyin olarak yaşamayı öneriyorlar. Ancak sürekli olarak gerçekliğin yerini sentetik ve teknolojik olanın alması, insanlığın transhümanist hareket ve tekilci felsefenin etkisine yenik düşmesine yol açabilir. Bu akımlar, insanlığı tüm varlıklar içinde en alt seviyeye indirgeyen kötülüğün bir singesi olarak görülüyor. Küresel elit şeytanlar ise yapay zeka, sanal gerçeklik, metaverse ve yapay organlar gibi alanlarda çeşitli araştırmalar yürütüyor. Küresel elitler ve transhümanistler, insanların özgürleşeceğini iddia ediyorlar. Ancak bu süreçte, zihinlerimizi yapay unsurlarla doldurarak köklerimizden saptırıyor ve bizi boşlukta hissettiriyorlar. Gerçekte, insanları 126 veya 256 bitlik dijital varlıklara dönüştürmeye çalışıyorlar. Kendi bilgilerini silerek ve insanları, insanlığın başlangıcından beri düşman olanları tanrısal varlıklar olarak kabul etmeye ikna ederek çeşitli stratejiler uyguluyorlar. Bu makale, insanlık onuruna ve özgürlüğüne değer veren her bireyin bilmesi gereken kritik meseleleri ele alırken, küresel elitlerin ve dünyanın dört bir yanına dağılmış işbirlikçilerinin yenilmez olduğu yanındasını oluşturmak değildir. Aksine insanlar izin vermediği müddetçe insanlık aleyhine olan büyük sıfırlama gibi hedeflerini, asla başaramayacakları gerçeğini ortaya koymaktır. Huste.com. Halk ve uyar, kötülüğe de durdu. Altyazı M.K.

Listen Next

Other Creators