Home Page
cover of Söyleşi: Küresel Elitler ve Ekonomik Sistemler (Mete Gündoğan)
Söyleşi: Küresel Elitler ve Ekonomik Sistemler (Mete Gündoğan)

Söyleşi: Küresel Elitler ve Ekonomik Sistemler (Mete Gündoğan)

GUWUSTEGUWUSTE

0 followers

00:00-39:08

nkara 20. Kitap Fuarı’nda “Küresel Elitler ve Ekonomik Sistemler” başlıklı bir konuşmasında küresel elitler, ekonomik sistemler ve tarihsel güç mücadeleleri hakkında çeşitli konular ele alındı. Bu konuşmacılardan biri de yıllar önce Küresel Eklitler konusunda öngörülerde bulunarak uyarılarda bulunmakla kalmayıp, onlarla mücadele yollarını da her ortamda anlatan Prof. Dr. Mete Gündoğan olmuştu. Konuşmasının tamamı...

Podcastguwuste.comküresel elitlerekonomiMete Gündoğan
3
Plays
0
Downloads
2
Shares

Audio hosting, extended storage and many more

AI Mastering

Transcription

We gathered at the Ankara Book Fair to discuss the evaluation of global dominance and the alignment of my books' content. The current world has transitioned from a unipolar to a multipolar system. The global monetary system is based on credit and payment. This system was established after World War II by victorious states. It is important to understand the evolution of the payment system and how it led to a single world order. The system is based on fiat currencies, not physical assets like gold. The goal is to create a centralized global payment system. This system has been expanded to control media and influence public perception. The emergence of global elites with immense wealth has surpassed the power of nation-states. These elites control media sources and shape public interest. The system has also led to increased consumerism and international tourism. Değerli dostlar bugün 4 Mayıs 2024 20. Ankara Kitap Fuarı'nda birlikte bir söyleşi yapmak üzere toplandık. Katılımınız için hepinize teşekkür ediyorum. Bugün yaklaşık bir 40 dakika boyunca küresel egemenlikten egemenlerin küresine doğru bir akış değerlendirmesi ve bu arada da bu zamana kadar yapmış olduğum kitapların aslında içeriklerinin bana nasıl uyduğunu, nasıl uyumlaştırabileceğimizi anlatacağım. Çok derin tarihi geçmişe gitmemize gerek yok birçok insanımız okuma yaparken aslında şu anda içinde bulunduğumuz konumun tek kutuplu dünyadan çok kutuplu dünyaya dönüş olduğunu görebiliyor, sezebiliyor ya da bunu değerlendirebiliyor. Ama biz bir iki adım geriye atıp nasıl oldu da tek kutuplu dünya ve ondan sonra çok kutuplu dünyaya doğru bir dönüş oldu bunu görebilmemiz için yaklaşık 2. Dünya Savaşı'ndan sonra hemen derleyip toparlarsak günümüze kadar biliyorsunuz 2. Dünya Savaşı sonunda galip devletler daha sonra diğer devletleri de yanlarına alarak bir yeni küresel sistem oluşturdular. Şimdi sistem derken benim altın çizerek öncelikle bahsettiğim sistem para kredi sistemidir, ödeme sistemidir. Şimdi sistem kelimesi çok yorgun bir kelimedir. Hakikaten hem batıda hem bizde çok kullanılan bir kelime. Şuradan bir temizlik görevlisi biz beyefendi çağırsanız deseniz ki yani sen sistemini çalışıyorsun değil mi? Tabii der yani benim sistemim çok tetizdir filan. O da bir sistem kelimesi kullanılır, başkası da kullanılır. Yani çok kullanılan bir kelime. Ama benim bu sohbette ve genel olarak söyleşilerimde sistem derken kastım para kredi sistemidir, ödeme sistemidir. Çünkü bir şeyin ödemesi varsa, ödemeyi garanti altına alabiliyorsan orası şenlendir, orada bir nizam oluşturabilirsiniz, bir medeniyet oluşturabilirsiniz. Ödeme yoksa ekonomi yok demek. Ödeme yok, ekonomi yok. Unutun onu. Bu ödeme sistemi nasıl kurgulanacak? İkinci Dünya Savaşı'ndan sonra niçin bu önemliydi? Çünkü o zamana kadar, İkinci Dünya Savaşı'na kadar genelde ağırlıklı olarak ödemelerde altın kullanılıyordu. Altın değeri kendinden menkul bir ödeme aracıdır. Yani altın diyelim ki bir gram altın, işte bir gram altın madeninin ederi neyse o demektir. Ama ne oldu? İtibari paralar çıktı. Altın değil bir kağıt üzerine yazdılar 100 dolar, işte 100 dolar ne kadar altın satın alabiliyorsa o onu temsil ediyor dendi. İşte temsili paraları geçirilir. Biz buna ne diyoruz? İtibari paralar. Kağıt paralar ya da dijital paralar. Bunların hepsi itibari paralardır. Bakın, bunu özellikle unutmaması rica ediyorum. Çünkü işin püf noktası aslında tiyatronun platformu budur. Yani içinde bulunduğumuz para kredi sistemi bu sistem itibari paralar üzerinden kurgulanmış bir sistemdir. Nasıl kurgulandı? İşte Amerika'da Bretton Woods konferanslarında toplandı. Dendiler ki bir ons altın 35 dolar olacak. İşte herkes altınlarını merkez bankalarında var olan ya da kendi altın rezervlerini bize gönderecekler. Biz bunların gönderdiği altın rezervlere mukabil altını temsil eden dolarları göndereceğiz. Dolayısıyla o dolarları siz merkez bankalarınıza koyacaksınız ya da işte para üreten bankalarınıza o rezerv paraya mukabelen karşılık olarak kendi milli yerli paralarınızı basabileceksiniz. Yani işin püf noktası bu. Sistem nereden kurgulandı? İtibari paralar üzerinden. İtibari paralar üzerinden kurgulandı aynı zamanda dünyada bir siyaset sistemi de kurgulanmış oldu. Doğal olarak gelişmiş oldu. Bir tarafta Batı, yani Batı Avrupa ve Kuzey Amerika, Batı derken bu kastedildi. Diğer tarafta da Doğu bloku oluştu. İşte Sovyet Sosyalist Cumhuriyetler Birliği, işte buna ekleyin siz Çin'i ve diğer bazı bağımsızlar zaman zaman onlarla zaman zaman diğeriyle hareket eden böyle bir çift kutuplu dünya oluştu. Bu çift kutuplu dünya ne kadar sürdü? İşte 40'lı yılların sonunda başladığı 90'lı yıllara gelindiğinde bu çift kutuplu dünya aynı zamanda bir teknik ve teknolojik yarış, bir medeniyet yarışı da sürdürdü. Bu yarışta şimdi görüyoruz bazı şeyleri, şimdi anlıyoruz. Mesela birbirlerine oldukça ya da dünya kamuoyuna oldukça büyük yalanlar da söylediler. Yani yapmadıkları şeyleri yapmış gibi gösterdiler, olmayacak şeyleri olabilirmiş gibi anlattılar ve 1990'lı yıllara gelindiğinde Batı, Özgür Batı Doğu'dan epey büyük bir farkla koptu, ayrıldı bu yarış. Dünya adeta teknik ve teknolojik olarak egemen hale geldi. Bu çift kutuplu dünyanın bitişini 1991'de Berlin duvarının yıkılışıyla gördük. Yani şey oradan başlıyor. Esas okuma yapacaksak okumalarımıza, parayı okuyacaksak çok daha geriye gitmemiz lazım. Ama şu anda ne oluyor dünyada oradan başlamak lazım. Bu zamana kadar yani 1991 Berlin duvarının yıkılmasıyla tek kutuplu dünya denemesini Amerika yapmaya başladı. Yani baktı ki tek başına kaldı, dünyada tek bir egemen olarak kaldı ve tek egemen olarak ne yapacak? Dünyadaki sistemi kendisine göre, yani tek devlet, tek dünya, tek para işte hatta tek din yani bu tekleri doğru götürdüğünde ne olacak? Tekleri yönettiğin yer nerede temerküs ediyorsa, neresi merkezleşiyorsa orada yeni dünya düzeninin başkentini oluşturacak ya da yönetim merkezini oluşturacak. Şimdi bu parayla ilgili seren çağımı yani akışı anlamak için destek yayınlarından benim çıkardığım Narkoz ve Para Bof gibi kitaplarımı okuyabilirsiniz. Onlar da bu detayları anlattı. Bu para nasıl evrildi günümüze geldi. Tek bir yerden öyle bir noktaya getirildi ki tek bir yerden yönetebiliyorsunuz. Bakın altını ısrarla tekrar tekrar çizeceğim. İtibari paralardan bahsediyoruz. Mal paralardan değil. Çünkü mal paraları bu kadar kolay, mal paralar üzerinden bu kadar kolay teklik yapamazlardı. Ama itibari paralar olunca bu tekliği yapabildiler. Şimdi bu öyle bir tekliğe doğru gitti ki yani hepsini bütünleştirip bir merkezde toplayıp yönetme sevdası öyle bir noktaya gitti ki şimdi paraların hepsi birbirleri arasındaki çapları filan hesap etmezler. Hepsinin hepsi için uygun ödeme hapları oluşturdular. Amerika hızla ya da küresel aktörler hızla bu tek bir yerden bütün dünyadaki ödeme sistemini nasıl kurgularız? Bunun üzerinden yatırım yapmaya gitmeye devam ettiler. Biliyoruz ki 1991'den sonra herkesin elinde hızlıca kredi kartları dağıtıldı. Şöyle reklamlar vardı hatırlarsınız. Tatile gideceksiniz. Tatile giderken ne ihtiyacınız var? Mesela bavul alacaksınız yanınıza. Bavula bir şeyler koyacaksınız. Hiçbir şeye ihtiyacınız yok. Öyle reklamları ben çok gördüm. Kredi kartınız oluyor. Çıkarıyorsunuz yanında bilmem ne kredi kartın var. Hiçbir şeye ihtiyacım yok. Uçağa biniyorum. Kredi kartını bir yere sallıyorum. Oradan alıyorum biletimi. İner inmez bir bavul alıyorum. Öbür taraftan ne lazımsa yolda alıyorum. Bazılarını atıyorum bazılarını alıyorum. Kredi kartıyla gidiyorum kredi kartıyla geliyorum. Hakikaten ödeme sistemi yerleştirme açısından da büyük bir kolaylık. Şimdi para varsa kolaylığı üretmek kolaydır. Yani kolaylığı üretebilirsiniz. Tabii siz paradan haber vereceksiniz. E para da bunların elinde. Bütün dünyayı da tek sisteme kurgulayacaklar. Bu hızla devam etti. Bu yetmedi bakın hangi alanlarda devam etti medyayı tekleştirdiler. Bütün işte ajanslar haber kaynakları belli bir kitlenin elinde olmaya başladı. Bu arada bu teklik oluşurken paranın hacmi miktarı da arttı. Yani siz sadece diyelim ki Amerika'da satış yapmıyorsunuz ya da Türkiye'de satış yapmıyorsunuz. Bir ürettiğiniz şeyi dünyanın her yerinde satmaya başladınız. Yani inanılmaz bir pazar. Çok büyük paralar kazanılınca küresel elitler diye bir grup zenginler ortaya çıktı. Şimdi bunlar önceden diyelim ki 2000'li yıllara kadar biz uluslararası gelişmeleri devletlerin üzerinden okuyorduk. Ama öyle zenginler çıktı ki artık devletlerden çok daha büyük bütçeleri var. Bir adam ya da bir grup adam inanılmaz para yönetiyor. E şimdi bunlar devletlerden daha etkili hale geldiler. Daha güçlü oldular. İşte bunlara küresel elitler demeye başladık. Küresel elitler kavramı da oradan çıktı. Şimdi bunlar medyayı satın aldılar. Mesela Arjantin'de biz neyle ilgileniriz genelde? Arjantin'de insanların sosyal aletiyle ilgilenmeyiz, ne bileyim işte oradaki bilimsel gelişmelerle ilgilenmeyiz, doğa olaylarıyla ilgilenmeyiz. Şimdi ilgilendiğimiz tek bir şey vardır. Arjantin'de işte Arjantin'in çıkarmış olduğu devlet tahvilleri batıyor mu, çıkıyor mu, kaç para kazandı, devlet kaç defa batmıştır, kaç defa çıkmıştır, DMF gitti kurtardı falan filan. Ya orada insanlar var, bir hayat sürülüyor, kimse onlarla ilgilenmez. Aslında ilgilenebilir, merak edebilir ama sistem öyle kurgulandı ki bir egemen yani küresel elitler bizim neyle ilgilenmemiz gerektiğini bize haber kaynaklarını servis ederek öğretmeye, göstermeye başladılar. Yani biz diyince beni ilgilendirmiyor bu konular dediğin zaman o zaman Arjantin'de ilgilenme. Bir bunlarla ilgilendik, haberlerde genelde ekonomi felaketleriyle ilgilendik, bir de neyle ilgilendik işte bu yavaş yavaş küresel iklim krizi diye bir kriz oluşturuldu, böyle bir kriz var dendi. O başka bir yere doğru evriyecekti işi. Biz bir haber kaynaklarında işte ekonomiyle ilgilendik, bir de tatil fırsatlarıyla ilgilendik. Bir zamanlar 2000'li yılların diyelim ki 2007-2010'a doğru ben bizzat biliyorum üniversiteden arkadaşlarım Seyşel Adalarına tatil yapmaya gittiler. Düşünebiliyorsunuz Türkiye'den anam çıkıyor yani bizim şimdi sorsam mesela birçok kişi nerede olduğunu bile söyleyemez. Seyşel Adalarına gidiyor tatil yapıyor. Neden? Çünkü onun önüne o fırsatı o ödeme varsa hizmet var demektir, mal var demektir. O sistem kurgulanmış. Ne yapacak? Bir işte tura katılacak. Tur her şeyi ayarlıyor zaten. Seni ta evinden istiyorsan araç alıyor, havaalanına götürüyor, uçağa bindiriyor, iniyorsun karşılıyor orada, seni işte oteline götürüyor, turlara katılıyor, harcamalarını yaptırıyor, tekrar geri getirip evine teslim ediyor. Bu müthiş bir organizasyon. Bir de bunlarla ilgilendik. Artık insanlar Türkiye'de iç turizmden bahseden olmazdı, hemen hemen herkes illa bir yurt dışında bir yere gidecek. Yani ben kendi ailemden de biliyorum, başkalarından, yakınlarımdan da biliyorum. Yurt dışında arabasıyla bile gidip yani on ülkeyi, on beş ülkeyi gezen arkadaşlarımız oldu. Yani böyle bir gitti, iki hafta, üç hafta boyunca. Neredeydiniz? Ben Balkanlarda on beş tane ülkeyi dolaştım geldim. Avrupa'ya gittim, şuraya dolaştım geldim. Bunlar bizim delikanlılığımızda böyle hayal etmekte zorlandığımız şeylerdi. Bak ödeme sistemi böyle bir sistem kurguladı bize. Bir de bunlarla ilgilendik. Sonra yavaş yavaş internet açtıkça açtılar. Hatırlarsanız yavaş yavaş biz diyelim ki internet üzerinden bazı şeyleri öğrenebiliriz. Bazı bilgiler internette kaldı, bazı bilgiler kalmadı. Yani silmeye başladılar. Bu şu demektir yani sen neyi bileceksin, bu küresel ilikler onlara karar vermeye başladı. Böyle bir şeye doğru gittik. Bu sadece internette kalmadı, bilimsel makalelerin yayınlandığı dergiler de bunların eline geçti, dergilerin yönetimleri de bunların eline geçti. Ve bakıyorsunuz bu dergilerde editoryal gruplar da bunlara hizmet edecek makaleleri yayınlamaya başladılar. Bunlara hizmet etmeyecek, bunların aklına uymayan makaleler yayınlanmadı. Yani şöyle küresel ilikler şunu demeye başladılar. Bizim istediğimiz şekilde yaşayacaksınız, bizim istediğimiz yerlere gideceksiniz, fiyatları biz belirleyeceğiz, nasıl çalışacağınızı biz belirleyeceğiz, ne kadar üreceğinizi çoğalacağınızı da biz belirleyeceğiz. Ne yiyeceksiniz, ne içeceksiniz her şeyi biz belirleyeceğiz. Önce bunların kolaylıkları sunuluyor tabi, her zehir altın kasede sunulur. Ondan sonra yavaş yavaş yavaş yavaş kısıtlılar başladı. Şimdi küçük küçük gruplar isyan etmeye başladılar ama bunların üzerinden Amerika, daha doğrusu küresel ilikler bunlara çok da itibar etmedi. Arada böyle marjinal gruplar vardır, arada böyle komplo teorisyenleri vardır diye bunları da bu şekilde kodladı, bu şekilde tanımladı. Dolayısıyla ne çıktı ortaya? Tek kutuplu dünyaya hızlı bir gidiş gördük. Bu tek kutuplu dünyada şimdi tek bir grup bütün dünyayı yönetecek. Şimdi sizin bir sürü de para birimleriniz var farklı farklı. İttim krizi diye bir karbon salınımı hikayesi çıkarıldı. Karbon zaten hayatın vazgeçilmez bir bileşenidir. Vazgeçilmez bir zinciridir karbon zinciri. İnsan vücudundan da çıkar, işte petrolden de çıkar, zaten petro dediğimiz şey karbon yakıyoruz yani karbon bileşen, hidrokarbon yakıyoruz yani kısacası. E bu karbon üzerinden nereye gittiler? Diyelim ki şu kağıt bardağı üretmek için ne harcanıyor, ne kadar karbon harcıyorsun, ne kadar karbon salınımı yapıyorsun gökyüzüne bunun hesabını yapabilmeye başladılar. Bunların hesaplarını mı yapıyoruz? Bunların zincirlemesini işte tedarikten tüketime kadar hesapları yapılıyor ve bu hesaplar üzerinden indekslemeler başladı. Yavaş yavaş insanlar da bir ne oluyoruz demeye başladılar ama ben şunu her zaman söylüyorum kitaplarda, makalelerinde de yazıyorum. Henüz çok anlaşılmış değil ama anlayacak insanlar yani nereye gidecek bu karbon hikayesi? Bu karbon küresel elitlerin para verimidir. Sonunda buraya dönüştürecekler o işi. Yani siz var olan karbonunuz kadar harcama yapacaksınız. Karbonunuz yoksa harcama yapamayız. Karbon kazanacaksınız ya da karbon satın alacaksınız, karbon exchange yapacaksınız. E bu ne demektir? Bütün dünyada tek para demektir. Şöyle bir şey beklemeyin. Yani işte küresel elitler bir süper süper merkez bankasını kuracaklar, dünya merkez bankası, oradan çıkan parayı kullanacaklar. Ne münasebet? Öteki çok daha güzel. Karbon, karbon indeksi üzerinden para çıkacak. Şimdi zaten, bakın unutmayın tekrar altını çiziyorum, zaten sistemi itibari paralar üzerinden kurgulamışlardı. Şimdi itibari paraların da itibarının üzerinden bütün küresel bir karbon sistemi kurgulanıyor. Karbon tek para olacak. Tek para olduğu zaman, tek sistemi kurduğu zaman işler kolay. Peki, e bütün bunlar hocam bunlar güzelce giderken çok kutuplu dünya nereden çıktı? Çok kutuplu dünyanın çıkışının birkaç tane eksende hata yaptıklarına inanıyorum. Yani bilerek şöyle diyemem. Efendim işte bunları bilerek kurguladılar. Hayır, çok büyük hatalar yaptılar yani. Hatalardan bir tanesi şuydu. Amerika içerisinde bir siyonist lobi var. Bunların hedefini ben Hokkabas kitabında yazdım. Bunların hedefi nedir? Kudüs merkezli Doğu Akdeniz'de bir dünya devleti oluşturuyor. Büyük bir devlet kurup Kudüs merkezli bütün dünyayı buradan yönetmek. Bu küreselcilerin de işine geldi. Dediler ki yani ne diyecekler bunlar işte bu merkezi Kudüs olsun. Biz zaten oturduğumuz yerden dijital üzerinden yönetiyoruz. Merkezi Kudüs olacak. Olsun. Onlar için bir şey yok. Ama teopolitik okuma da yanlış yaptılar. Teopolitik okumak ne demek? Kutsal metinlere bakarak gelecek öngörüleri de bulunmak demek. Şimdi mesela peygamberler ne demektir? Peygamber profesi yani şeyde İngilizce'de önceden haber vermek demek yani. Cehanette bulunmak adeta ama kesin olarak böyle olacak diyebilmek demektir. Neden? Çünkü Tanrı'nın ya da Allah-u Teala'nın vermiş olduğu vahiy ile onlar gelecekten haber verirler, söylerler. Çünkü Allah'ın onlara bildirmediği şeyi bildirmezler. Gerçek peygamberler bunlar demektir yani. Cenab-ı Allah peygamberler bildirdiğini onlar bildirir, onun sözünün dışına çıkmazlar. Şimdi bunlar bu kutsal metinden biz ne diyoruz? Mesela biz Müslümanız. İslam peygamberi, son peygamber. Tahrip olunmamış bildiğin diğer kitaplar tahrip olunmuştur. Bunlar diğer kitapları okuyarak aynı zamanda Orta Doğu'yu da buna uygun olarak yani arz-ı mev'ud, siyonizmin ideali olan arz-ı mev'ud'a uygun olarak yeniden tanzim etmeye kalktılar. Fırat ile Nil arasında. Ama buraları kadim medeniyetlerin oluşturulduğu yerlerdir. Yani burada eğer siz hakikaten hak din üzerindeyseniz, hak anlayış üzerindeyseniz, yani yorumunuz doğruysa ayakta kalabileceğiniz yerler, yanlışsa kendi ayağınızla helak olacağınız yerler demek. Amerika buraya girdi. Önce herkesi öldürmeye kalktı baktı olmuyor. Yeni baştan tanzimat yapacak Afganistan'ı da şeyden kovunca yani Rusları da oradan çıkarınca o Rusya'yı çökertince oranın verdiği cesaretle geldi ben Orta Doğu'yu tanzim edeceğim diye. Orta Doğu'da çok vakit kaybetti, çok enerji kaybetti, çok para kaybetti. Ve yapamadı yapacağını. Çünkü siz mesela insanlara diyeceksin ki şuradaki oturanlar şu tarafa geçsin, şurada oturanlar ayağa kalksın. Niçin kalksın adam? Senin ona bir gerekçe sunman lazım. Hakikaten onu inandıracak bir şey söyleyebilmen lazım. Bunu söyleyemiyorsan o insanlar onun peşine gitmez. Direnir. Nereye kadar direnir, öldürür mü? Öldür. Hepsini öldüremezsin. Ve bunlar zaten dağılmış insanlar. Senin içinde de problem çıkacak. Amerika burasıyla uğraşırken hesap edemediği iki olay oldu. Birincisi arada Çin kendi işine baktı. Dedi ki abi ben bu arz-ı mevhuttur, işte Hristiyanlıktır. Ben zaten çok tanrılı, dine mesulüm. Çin'de 7-8 bin tane tanrı var. Japonya'da işte 2-3 bin tane tanrı var. Bizim için sorun yok dediler. Biz üretelim diyor. Üretelim diyor. Ucuz gücüyle üretime geçti. Üretti, üretti. Öyle bir noktaya geldi ki artık dünyanın neredeyse bütün ihtiyacını karşılayacak kadar bir kapasite oluşturduk. Ve baktılar, oo dediler ya bu Çin aldı başını gidiyor. E ne olacak? 2035'te Amerikanın önüne geçecek. Güç olarak. Yani ekonomik, politik güç olarak Amerikanın önüne geçiyor. Amerikayı sollayacak yani. 2035'e de çok yok. Artık yani biz de burada çok vakit kaybettik. Bir başka şey daha oldu. Bunlar böyle NATO'yu genişletmek istediler. NATO'yu istediler ki mesela bu Avrupa'da Çin'e karşı bir karakolu oluşsun. NATO genişlesin, oradaki askeri güçlendirsin filan. Ama Çinliyim. Tekrar geleceğiz 2. Dünya Savaşı'nın bitimine. 1991'de bu Berlin Duvarı'ndan sonra Berlin, Doğu Berlin, Batı Berlin'in birleşmesine Rusya bir şartla izin verdi. Onu da Putin anlatıyor. Hangi şartla izin verdi? Tamam Doğu Almanya, Batı Almanya birleşsin ama NATO'yu genişletmeyeceksin. Bu sözü sizden istiyorum dedi. Onlar da dedi ki tamam biz NATO'yu genişlemeyeceğiz. Bu sözü Putin hemen hemen bütün konuşmalarında bunu söylüyor. Bu sözü açıkça verdiler. Şimdi verdiler ama Batı verdiği hiçbir sözü dinlemiyor, tutmuyor. Yani sanki söz vermek şöyle bir şey oluyor yani patlamış mısır yemekten daha gayri ciddi bir şey yani. Tamam kardeşim işte o zaman o sözü verdik. Şimdi de başka bir söz vereyim yani bizde söz mü yok sanki? Ne diye kafana takıyorsun? Onu kaybettiysen yeni söz vereyim gibi algılıyor yani. Ama Doğu mentalitesi bunu böyle algılamadı. Sürekli hatırlattılar. İşte biliyorsunuz Sovyet Sosyalist Ümretler Birliği dağıldıktan sonra Rusya Federasyonu kendi iş sorunlarını yaşadı filan ama oradaki istihbarat ve kilise yani KGB ve Ortodox Rus Kilisesi durumu toparladı. Onlar var Putin'in arkasında mesela Putin'in çıkışına en büyük desteği onlar oluşturdu. Onlar derleyip toparladıktan sonra sürekli uyardılar. Bunlar Kafkaslarda renkli devrimler yaptılar. İşte NATO'ya alacağız sizi diye devam etti yürüdü yürüdü yürüdü ta ki geldiler Ukrayna'da biz Ukrayna'yı NATO'ya alacağız dediler. Dediler mi bu Rusya için kırmızı çizgiydi bunu biz yorumlamıyoruz biz sadece anlatıyoruz ve onlar da ne yaptı 24 Şubat 2022'de Rusya özel askeri operasyon başladı. Şimdi bunun önemi ne bunun önemi şu çift kutuplu dünyada çift kutuplu çalışmalar diyelim ki 1991'den sonra bitti ama 90'lı yıllarda 2000'li yıllarda 2010'lu yıllarda 30 yıl boyunca Amerika tek kutup olabilir miyim dünyayı tek merzen yönetebilir miyim diye bir serüvene girdi. Dünya aslında hiçbir zaman tek kutuplu olmamıştır dünya tarihinde hiçbir zaman tek kutupluluk diye bir şey yoktur illa ya çift kutupludur ya çok kutuplu ama Amerika bunu denedi işte bu bilim ve teknolojideki gelişmelerden dolayı elektrik elektronik bilgisayar sistemlerindeki gelişmelerden dolayı bunu yapabileceğine inandı ama arada Çin'in çıkışını göremedi. Ama onu da bir şekilde halletme yoluna girdi orada problemleri biriktirdi Çin içerisindeki işte fay hatların oluşturduğu sosyolojik fay hatların oluşturduğu ekonomiyle ilgili onlara böyle değişik tedbirler uyguladı ama Çin gözümü kaparım işimi yaparım mantığıyla bütün dünyaya ham madde ve mamül madde üretmeye devam etti. Şimdi peki Rusya'nın önemi ne? Rusya'nın önemi şuradan geliyor 2. Dünya Savaşı'ndan sonra 3 tane devlettir esas 2. Dünya Savaşı sonraki sistemi kurgulayan Roosevelt, Churchill, Stalin yani Stalin Rusya'yı temsil eden yani daha doğrusu Sovyet Sosyalist Cumhuriyetler Birliği'nin temsil eden orada. Ve Rusya çekilince 3 sacaya üzerinde kurulan sistemin sacayaların biri gitti. 2 sacaya üzerinde bu sistem devam edemez. Rusya kalktı çekilir. Şimdi çekilir çekilmez Rusya bu askeri harekatı yapar yapmaz Amerika bir başka hata daha yaptı bana göre. Ne hatası yaptı? Rusları uluslararası ödemeler sisteminden süvden attı. Atınca ne yaptı işte ruble çakılacak falan dediler adam hemen anında dedi ki kardeşim hiç telaş yapmayın bende altın var doğalgaz rezervlerim var ve dünyada bazı kıymetli madenler sadece bende var. Yani Amerika'da benden alıyor Çin'de benden alıyor. Ve şimdi size söylüyorum dedi 5 bin ruble getirene 1 on 6'nı vereceğim. 1 on 6'nı eşittir 5 bin ruble. Sistemden çıktı o sistemi hacamat etti. Çıkınca bence 2022 Şubat 24'ü tek kutuplu dünya denemesinin öldüğü gündür. Ondan sonra tabii köylerde yaşamış olanlar bilir. Eskiden köylerde horoz keserdi. Horozu kesersin bazen elinden kaçırırsan kafa kesik ama horoz zıplaya zıplaya gider yani. Arkasından koşarsın böyle aman horoz kaçtı falan horoz kaçan bir şey yok. Ne kadar zıplayacak 5'tir 15'tir fark etmez. Bilenler böyle bekler hani üzülür yani hayvana eziyet oluyor gibi düşün falan. Ben öyle küçükken yani dayılarımın yanına gitmiştim de bir horoz kestiler ama avlulu bir bahçeydi. Horoz birkaç yere zıplayınca çok korkmuştuk. Yani başsız horoz böyle diye. Ama sonunda horoz düştü. Şimdi o baş gitti. Tek kutuplu dünya denemesi çöktü. Bundan sonrası yok. Amerika çok kutuplu dünyayı hazmetmesi gerek. Hazmedecek. Şimdi hazmedecek de nasıl hazmedecek? İşte bakıyorsunuz hala Ukrayna'ya karşı, Ukrayna'da savaşı kaybetti. Hala komedi gibi laflar geçiyor. Avrupa'da mesela Avrupa'da bir araya geliyorlar böyle Rusya'ya kafa tutuyor falan böyle şey yapıyor. Sanki pubda bira içerken birbirlerine hikaye, mavra anlatıyorlar. Akşam yatıyorlar sabah kalktıklarında yeni baştan başlıyor hikaye. Ama Ukrayna'da bir baktılar ki öyle değil. Savaşın gerçeğiyle tekrar karşılaştılar. Rusya devam ediyor. Bütün çalışmalarını sürdürüyor ve artık çok kutupluluk olarak bakıyorsunuz Rusya'da bir çıkış yapıyor ve devam ediyor mesela. Eski Sovyet Sosyal Hükümetler Birlikleri'nde çalışmalarını sürdürüyor. Batı'daki gelişmeleri anlatıyor. Yani burada bir şeyler gelişiyor. Şimdi bütün bu gelişmeler karşısında nereye geldik? İşte son sıralarda geldiğimiz olaylar çift kutuplu sistemin çökmesi ki Rusya'nın sistemden çıkmasıyla oldu, atılmasıyla oldu. Çok kutuplu bir düzene doğru geçiş var. Ama unutmayalım ki mesela diyelim ki şu anda Siyonizm bir çalışma peşinde ve görüyorsunuz kadın, çoluk, çocuk, bebek, kadınların karınlarındaki doğmamış bebekleri de katlediyor. Dünya tarihinde görülmemiş bir katliam. Ve bunu da utanmadan savunabiliyorlar yani savunmaya çalışabiliyorlar ama onlar utanmasa da milletin nefreti gayet açığa çıkmış durumda. Şimdi bir duygusal tarafı, romantik tarafı var işin bir de real tarafı var. Bütün bu olaylar olurken son Birleşik Milletler dünya liderleri konuşmalarında Netanyahu bir harita gösterdi hatırlarsınız. Haritada ne gösteriyor, ne anlatıyor haritada? Haritada Hindistan'dan başlayan bir ticaret hattından bahsediyor. Bu ticaret hattı Basra Körfesi'ne giriyor, Birleşik Arap Emirliklerinden Suudi Arabistan'ı boydan boya geçiyor, gidiyor karadan Gazze'nin yanına çıkıyor. Diyelim ki şu anda Aştot Limanı'na çıkıyor yani oraya çıkıyor. Oradan Güney Kıbrıs'tan Tire Limanı Yunanistan'a oradan Avrupa'ya gidiyor. Gösterdiği harita bu. Kimden bahsediyoruz? Böyle yalancı bir adamdan bahsediyoruz. Çok rahat yalan söyleyen, yaptığı katliamları savunabilen bir adamdan bahsediyoruz. Ve bunun gösterdiğinin doğru olduğuna inanmamız için bir sebep lazım. Neden biz böyle bir şeyi gösterdiğinden buna inanalım ki? Başka bir şey olması gerekiyor diye düşünüyoruz. Peki mevcut ticaret nereden dönüyor? Mevcut ticaret biliyorsunuz Bab-ı Mendeb Boğazı'ndan, Yemen'in olduğu boğazdan, Kızıldeniz üzerinden, Suez kanalından Akdeniz'e açılıyor. Şimdi Türkiye ben mevcut şartlar içerisinde okuyabildikleri derecede güzel karşı hamleler geliştirdiklerini düşünüyorum. Ama okumalarının eksik olduğunu görebiliyorum. Onu da söylüyorum zaten. Eksiklik nerede? Kardeşim siz şimdi şöyle düşünüyorsun. Bu karadan gelecek konteynerler denizden, bayede yüklenecek tren hatlarına, deniz kenarına Gazze'de çıkacak, oradan tekrar gemiye yüklenecek, tekrar gidecek. Buna karşı biz ne yapabiliriz? Kalkınma yolu diye bir proje geliştir. Türkiye'de şu sıralarda Irak'a gittiler, böyle kalkınma yolu diye Türkiye'den, Kuzey Irak'tan ta Basra körsesine çıkacak bir demir yolu, çift demir yolu, karayolu hattı oluşturulacak. Türkiye ile entegrasyon yapılacak, karadan yani konteyner oraya girip de tekrar gemiye bineceğine, konteyneri biraz daha yukarıdan şeye yükle getir, Avrupa içerisine kadar karadan gönder. Onlar da öyle bir şey yapıyor. Bu projeyi, kalkınma yolu projesini deniyor ki, efendim Rusya'da buna sıcak bakıyor. Ben Rusya'nın oyunu görebildiğini düşünüyorum. Ama göremediyse de şimdi mesela bunu kayda alıyoruz bu konuşmayı. Bu konuşmaları da Youtube'dan da sosyal medyadan da yayacağız. Şimdi biz de bunu söylemiş olacağız. Göremiyorlarsa öğrenmiş olacaklar. Şimdi bakınız, ben Türkiye'nin orada yanıltıldığını düşünüyorum. Yanlış bir yöne gittiğini düşünüyorum. Şuna benziyor bu. Bir ara 1980'li yıllarda doğru düzgün piyasalı araba yokken biz milyarlarca dolar para verip otoban yaptık. Otobanlar yaptık. Tem otobanı. Tem nedir? Trans-European Motorway. Yani ta İspanya'dan kurgulanıp da Azerbaycan'a kadar ortak uşak projesinin bir parçası. Ya biz kullanmıyorduk ki onu. O otobanlar yapıldığı zaman otobanlar üzerinde ben gidip geliyordum zaman zaman. Eski İstanbul yolundan İstanbul'a gidiyorsun bir canlılık var. Yollarda falan arabaya denk geliyorsun, insana denk geliyorsun. Ya otobana bir giriyorsun otobanda şey yok ki insan yok. Hiç unutmadığım bir anıdır böyle giderken böyle yolun karşı tarafında yan yatmış bir araç görmüştüm. Geçtik iki arkadaşız. Dedik ya kim gelecek bu adama ya? Hadi dönelim belki yardım ederiz. Biz de döndük ama nasıl döndük biliyor musunuz? Şu anda yapamazsınız onu. Yolun ortasına böyle geri de u dönüş yaptık. Bu şeyden Enginşehir'den gittik karşılarına. Geçtik iyi ki gitmişiz. Yani bir kadıncağız yatırmış yere. Adam arabayı yatırmış. Bir kadın kafası çarpmış falan. Ama yarısı da sağ. Telefonla aramış. Geliyorlarmış, geleceklermiş falan. Biz geldiler araçtan ama biz yarım saat kırk dakika bekledik onlarla beraber. Sırf o bile moral değil. Yani ortada şey yok. Ama biz paramız gerçek. Paramızı yatırdık oraya. Yani ne kadar yatırdık şimdi rakamlarda yanılı olabilirim ama en sonunda o otobanların biz cari ödediğimiz zamanki cari maliyetinin yirmi katını ödedik. Şimdi bize böyle bir var olan paramızı böyle bir şeye harcattıracaklar. Ne için? Şimdi ne için olduğu da ayrı bir değerlendirme konusu olan bir proje için. Peki gelelim tekrar çok kutuplu dünyada nereye geliyorsunuz siz? Siz Netanyahu'nun göstermiş olduğu ticaret hattına. Kim bu adam? Bu adam yalancı. Dünyanın gözünün içine baka baka çocukları, bebekleri öldüren yalancının teki. Neden inatlandın o fotoğrafa? Ben o fotoğrafın cari olduğunu düşünmüyorum. Ne yapacaklar? Yapmaya çalıştıkları şu. Gazze'yi diyelim ki Halifa'dan sildikten sonra zaten orada bir yüzer liman yapıyor. O limana çıkacak. Ne yapacak biliyor musun? Kendileri bunları söyleyenleri var kendi içlerinde. Ben-Gurion kanalı diye bir kanal var bunların bir projesi var. Ben-Gurion kanalı. Ben-Gurion kanal işte o Gazze'den başlayıp Akabe limanına çıkan bir kanal. Tamamen İsrail'in içerisinden geçiyor. Bu Ben-Gurion kanalını kazmak mevcut teknolojilerle çok kolay. Adam o kanalı kazdığı zaman Süveyş'i ve Yemen tehdidini, Kızıldeniz'i pat atlamış olacak. Sen şimdi orada yığınla para harcayacaksın. Gelen giden yok. O Ben-Gurion kanalı bittikten sonra eski ticaret hattı tamamen İsrail'in kontrolü arasından geçen yeni bir ticaret hattına dönüşmüş olacak. Böyle bir hat tamamen bunların kontrolü haline gelmiş olacak ve bizim yani elimizde kalan harcadığımız zararla kalmış olacak. Ama niçin böyle bir şey yaptırsınlar bize? Başka bir şey geliyor insanın aklına. Eğer dalga dalga güneyden göç gelecekse Anadolu'ya mesela hangi miktarda göçlerden bahsediyorum? 20 milyon, 30 milyon, 50 milyona yakın göçler. Bu göçler için böyle bir hat lazım olabilir. Çünkü düşünüyorsunuz ki Anadolu'dan 10 milyarlarca dolarlık mal ve hizmeti ben Basra Körfezi'ne niçin göndereyim? Şu anda var mı böyle bir ihtiyar? Ama siz 50 milyona yakın adamı buraya koyacaksanız limanlardan aşağıdan bir bağlantı yapmanız gerekiyor. Oraya mal ve hizmet getirmeniz gerekiyor. Ki içeride adamları getirince millet birbirini yer. Dolayısıyla bu Anadolu'daki yapıyı Türk devletini tamamen köklerinden yani esas oluşumundan komple değiştirmek demek. Şimdi tamam Mustafa Kemal Atatürk'e silah arkadaşlarının istiklal harbiyle, mücadelesiyle kurmuş olduğu devleti komple değiştirecekseniz benzer bir güç ya da mukamet ortaya konulması gerek. E bu yok ne yapacağız? Paramız yok gelin alın kardeşim böyle miyiz? Buradan çok tehlikeli bir mezara doğru sürükleniriz. İşte çok kutuplu, çok fırsatlar çıkarıyor. Eğer bu analizleri yapıp ona göre pozisyon almazsak tasarımcılar Anadolu'yu da içinde olacak şekilde tasarlamaya devam ederler. Bu hani siyaset boşluk kabul etmez, kurgular da boşluk kabul etmez. Bu boşluğu kabul etmeyecekse bu kurgular siz kendi kurgularınızı gerçekleştirip icraata koyabilecek kabiliyetiniz olması lazım. Bu milletin uyanmasıyla olur yani insanların da ayağa kalkması. İstiklal harbinde mesela Mustafa Kemal Atatürk ve silah arkadaşları böyle hadi arkadaşlar hep beraber ayağa kalkıyoruz yürüyün falan öyle olmadı ki. Yığınla cemiyetler kuruldu, dernekler kuruldu, birbirleriyle mücadele ettiler bir yürür bir süreçte sonunda halkın ortak isteğiyle belli bir istikametle Türkiye Cumhuriyeti devleti kuruldu. Ve etrafındaki bütün gelişmelere rağmen bütün sıkıntılar, tasarım o değildi, tasarımda Türkiye Cumhuriyeti devleti yoktu birinci dünya savaşı yıkılırken. Şimdi tasarımda burası başka bir devlet oluyor. Buna müdahale etmekte ancak bu tür okumalarla, bu tür yayılmalarla olur. Gelmiş olduğumuz nokta çok kutuplu bir dünyaya gidiyoruz. Şurası açıktır ki sancılı bir döneme girdik. Bu sancıları herkes çekecek. Yani bu sancıları çekmeyen millet olmayacak şu coğrafyada. Ta ki herkes birbirimizi yemeyelim de şurada doğru düzgün herkesin kazanacağı bir denklem kuralın fikrine, platformuna ulaşıncaya kadar. Bizim üniversiteden bir grup akademisyen arkadaşla ve SETAM'la oluşturduğumuz bir proje grubunda biz yeni bir dünya diye bu bölgeyi komple ödemeler sistemi de dahil bir ihtek yolu havzasına çeviren bir proje yaptık. Ve bu çalışmalara devam ediyoruz. Erçeklerle, uzmanlarla falan görüşüyoruz. Bir çalıştay hazırlığı içerisindeyiz. Yani buna ilişkin de fikirlerimiz var. Ama bütün bunları parçalı olarak zihniyet meselesi kitabında bulabilirsiniz. Burada zihniyet meselesinde yazdığım bir kısa olarak tarif ettiğim sistemi, yani çok kutuplu sistemi size özet olarak takdim etmiş oldum. Evet herhalde vaktimiz de bitti. Ben katılımınız ve dinleyiniz için çok teşekkür ediyorum. Size çalışmalarınız da hayatta başarılar dilerim. Altyazı M.K.

Listen Next

Other Creators