Details
Burçin Aksaç, Büşra Telli, Mert Fırat, Melike Güvenç ve Beren Karahan olarak sosyal medyanın günümüzdeki dizilere etkisini tartıştık.
Big christmas sale
Premium Access 35% OFF
Burçin Aksaç, Büşra Telli, Mert Fırat, Melike Güvenç ve Beren Karahan olarak sosyal medyanın günümüzdeki dizilere etkisini tartıştık.
Today, we are discussing the impact of social media on TV series. Initially, the dialogue "I've got your back" from the show "Kızılcık Şerbet" gained attention. However, as the show progressed, it started to incorporate dialogues and scenes inspired by what people were writing on Twitter. Despite initial criticism, social media jokes and lines made the show more likable. People now watch it without prejudice, but some find it artificial and a bit tiresome. Social media has also influenced character development, with references to real-life events and popular figures. Overall, the use of social media can have positive effects on TV shows if used effectively. However, shows that solely rely on social media for attention may lose viewers. It is important to strike a balance and not overuse social media references. Merhabalar bugün Florya'dayız 15 Nisan Palartesi bugün Güçlü Atelli, Melike Güvenç, Mert Fırat, Melen Karahan ve ben Burçin Aksaç sosyal medyanın dizleri etkisi hakkında istişare edeceğiz. Konuya şöyle bir giriş yapabiliriz. Kızılcık Şerbet'i ben arkandayım diyaloğundan giriş yapabiliriz aslında. Kızılcık Şerbet aslında ilk böyle çıktığında çok yani sesli bir çıkış yaptı aslında. İşte bu iki karşı görüşü çok iyi yansıtmaya başladı. Ta ki tüm karakterler ve diyalogların böyle belli kesitleri sosyal medyaya düşene kadar. Daha sonrasında bence bu ilk çıkış noktasından uzaklaşıp artık işte Twitter'da insanların yazdıkları şeylerden yola çıktılar. Mesela hangi diyalogda o? Gino'dan devam. Gino'dan devam. Korkma ben arkandayım. Bir de şey var. Şarap, Whiskey, Konya. Aslında muhafazakar ve seksülerin birbiriyle mücadelesini görürken bizi biraz daha düşükten ceza alması, eleştirilere rağmen başta kimse sempati duymuyordu. Gerçekten eleştirmek için izliyordu bence insanlar, çevremdekiler. Ama bu sosyal medyadan aldıkları espriler, repliklerden sonra daha bir sempatik dizi olduğunu düşünüyorum. Artık zevk uşağı da izliyor, herkes izliyor ve artık önyargılar yok diye yorumluyorum. Ama artık sevgi, tamam sevgi duyuyoruz, beğeniyoruz, sempatikler ama bir tık da itici gelmeye başladığını düşünüyorum. Çok yapay duruyor. Ben artık şey kapısındayım. Onlar çıksınlar biz yazalım diziyi. Zaten Twitter halkı olarak biz yazıyoruz. Senaryoyu artık biz biraz yönlendiriyoruz. Sevdiğimiz kısımları daha çok paylaşıyoruz. Dikkat çekmeyen kısımlar bir sonraki bölümde senaryoda olmuyor o tarz şeyler. Aile dizisinde Serenay Sarıkaya'nın da kafasına sahneleri. Aynen, sonra çok konuşulunca ard arkası kesilmedi. Orada bir de Dilan Polat olayına bir gönderme tarzı karşılattı çoğunun. Aynı şekilde Süzülcük Serbet'in Umut karakterine de Dilan Polat olayına. Artık fenomenleri karakterlerine uyarlamaya başladı. Hatta dizisinde de ölen Eros kedi için çok güzel bir uyarlama vardı. Sonra taksici için vardı. Aslında bir anda sosyal medya dediğimiz gibi. Bence bunlar bir yerde olumlu bir şey oluyor bence. Bence iyi kullananlar olumlu bir şekilde yansıyor. Ama bunu gerçekten böyle sırf ertesi gün sosyal medyaya düşüp konuşulmak ve lehitliklerde artık sağlamak için yapan diziler çok bence geri planda kalmaya başladı artık. Bu yüzden insanlar bence daha az izliyorlar. Bence Süzülcük Serbet'i böyleydi ama dediğimiz gibi Gatta'daki Eros bence öyle durmuyor. Ya artık biliyoruz ama. Dizinin bir sonraki bölümünde artık ne olacağını tahmin edebilmek bence çok da iyi bir şey değil ya. Biz kendimiz aramızda şey konuşmuştuk. Dilan Polat'ı da işlerler bunun açıkçası. Yaşanıyor yani 15-20 gün sonra da görüyoruz karşılığı. Şaşırmıyoruz artık. Aslında bir de şöyle bir durum vardı. Biz bunu da konuşmuştuk. Bence Umut Hocanın sınıfında konuşmuştuk galiba. Bu çok güzel hareketler. Bunlar da bunu yapıyor. Atıyorum Survivor'daki belli bir Nagihan olayına kendi skeçlerine taşıyorlar. Galiba diziler de artık bu taraflara yöneldi. Hani onlar da nasıl orada bir... Adımın adını unuttum şimdi. Gelen yazar şey demişti ya biz MyNet'e açıp bakıyoruz. Hani oradan... Evet ekip gündemden onaylık zannediyor. Hatta şeyden anlatmıştı. O Selin Ayseri kanalının kafa atma sahnesi çok beğenince editler yapılmış müziklerle falan. Artık editleri en güzel hangi sahne uyar diye ona uygun sahne yazmaya başlamışlar. Bir süre sonra artık Selena'nın karakteri de değişiyordu. Çok agresif, daha çok şiddete meyilli. Hani insanlar bunu fark ediyor. Artık ben Kırıldık Şerbet hakkında kötü yorumlar durmaya başladım. Kırıldık Şerbet ama sürekli her hafta yapıyor. Mesela Bahar bence soldan anlayan en iyi dizilerinden bir tanesi. Bir de sadece bir tane bir tip tıp da... Dur şu an, bu zamanı repliğini çok güzel bir şekilde yedirmişler. Ve sadece onu yapıp bitirdiler. Her hafta yapılmadığı sürece tatlı olabiliyor. Bir de Bahar'da şöyle bir şey... Sahneye çok uyuyordu. Bahar'da bir de şöyle bir şey yapılıyor. Farklı bir dizide bayılma sahnesi vardı. Sosyal medyada çok ses getirdi. Beğenilmedi. Kim söylediğini bilmiyorum ama... Sonra iki hafta Bahar'da da aynı çığlık atma sahnesi oldu. İzlediğiniz gibi bilmiyorum. Üç kişi böyle... O kadar iyiymiş ki demek ki. Bahar fan. Gerçekten Bahar orada... Çok da beyni topladı bu arada. Burada bir parantez açmak istiyorum. Survivor'da Acun'un konuşmaları... Sosyal medyada o kadar ses getiriyor ki... Siz ne yapıyorsunuz? Doğru ya. Günümüzü hayatına uyarlıyorsunuz ya. Bence dün akşam da yaptığı bir konuşma vardı. Bence tam olarak o da ona örnekti. Bence o da farkında bunun ses getirmesi için. O da ona yönelik bir konuşma yapıyor. Şu an zaman artık sosyal medya bizi çok normalleştirdi. Hayal edersek 7-8 önce Acun'un televizyonuna böyle... Ne istiyorsunuz abi? Sen ıslı olmazsın, sen adam olmazsın demesi... Çok büyük haberlere çıkardı yani. Gafletli çok bu arada. Ayrıca o kadar her şeyi normalleştirdik ki... Acun'un sandalye fırlatmasını izleyip edit yapabiliyor insanlar. Bence sosyal medya bir rahatlık kattı insanlara. Peki şey soracağım. Mesela daftlar üstünden sorayım. Şimdi bu daftlar biraz şiddetli bir dizi ya. Bu taksici olayını da... Sonuçta o da şiddet, hatta ölüm sonuçlanan bir olaydı. Bunu kendi şiddetli konuyu alan bir dizi olarak bunu söylemesi... ...ya da bunu vurgulaması saçma değil mi? Mesela o da ona bakarsan çok şiddetli bir dizi. Vurmalı, kırmalı, öldürülür. Ama şiddet ve gerçekten gözü kapalı bir şekilde... ...insanın birini öldürmesi bence aynı tepede değil. Ve onların da ele alması bence mantıklı yani. Evet, şiddet yanlışı insanlar var. Ama bunu kendi içlerinde yaşayan insanlar var. Kimseye zarar vermeden sadece kendi içlerinde. Ama bir psikopatlık derecesinde karşınızdaki insanın... ...bir de masum bir insanı öldürmesi bence bu... ...çok insanlık ve bir karaktere sığdığını düşünmüyorum ben. Netik olarak tartışılabilir. Gaddlar'ın konsepti, insan öldürmeleri, bunu bir sebep altına yapmaları. Ama Gaddlar'ın mottosu, Gaddlar köçleri hakları. Orada Eros'un katilinin içinde kötü imajını vermek için... ...biraz farkındalık için yaptıklarını düşünüyorum. Tabii ki de Gaddlar'ın yaptığı şeyler doğru değil. Etikleri, günlük hayatımıza karşılaşmak istemeyeceğimiz şeyler. Ama orada kötü adam profiline koyduğu için bence bir duyar salgılıyor. Çünkü insanlar artık sosyal medyadan Eros'a tepki verildi ki... ...tepki aldığı insanlar davasına gitti. Ama sessiz kalsaydı, sosyal medyaya yansımasaydı... ...bence televizyona da yansımazdı. Buna bir örnek verecek olursak zamanında, bundan bir 7-8 sene önce... ...Sen Anlat Karadeniz çok tepki toplamıştı. Kadına şiddete mi yönlendirildiğini derdi. Fakat bence hayır tam tersiydi. Kadına şiddete yönlendirmiyordu. Kadına şiddete dikkat çekiyordu. Dikkat çekmekle yönlendirmek arasında fark olmamıştı. Ben buna katılmıyorum. O dizinin ara sıra farkındalığının farkındayım. Ama çok fazla izleçildi. Mesela öyle bir sahneler vardı ki gece oturup izlemek istemez. Hele travmalı insanları aşırı teşvikleyen çok detaylı sahneler vardı. Mesela görüyorum TikTok'ta. Hala karşılık geçirmesine rağmen nefes gibi elini saran insanlar. Evde her gün bunu yaşayan, maruz kalan insanlar var. Bence tepki böyle çekilmemeli. Bence birazcık algımızı bozdu gerçekten. Tahir'imi bulmaya gidiyorum gibi. Böyle artık edipler var. Tahir'i bulan nefes bence... Olmak istemezdim ben. Kimsenin de olmasını istemem gerçekten. Ama öyle bir şekilde gösteriliyor ki bu. Bir erkek seni kötülüyor sokuyor. Bir erkek seni kurtarıyor. Aslında orada nefesin bir savaşı vardı bence. Oğluyla birlikte kaçmaya çalışıyordu. O adama işte boyun eğmiyordu. Ama sosyal medya birazcık sanki onu Tahir kurtardı. Kahraman yaptılar. Tahir onu ölümden kurtardı gibi lanse edildi bence. Bahar'da mesela bunu seviyorum. Bahar her şeyi kendi başarmaya çalışıyor. Çoğu zaman hatta destek bir köstek oluyor içerisindeki erkekler ve insanlar. O yüzden Bahar'ın verdiği güçlü imajı izlemeyi gelecek bölümde ne olacak? Neyle mücadele edecek? Ben Bahar'ı izlediğimde sosyal medyanın etkisini çok çok az görüyorum. Tabi ki de kullanıyorlardır bu arada. Artık kullanmayan hiçbir dizi yok. Ama en azından çok az görmek beni iyi hissettiriyor. Çünkü zaten bizler 3-4 saat ve onun dışındaki tüm saatlerimizi sosyal medyada harcıyoruz. Ve zaten tüm akımlara hakimiz. Akımları çıkartan biziz zaten. O yüzden dizilerde de bunu görmek beni birazcık irite ediyor. Ama Bahar müthiş ya. Bahar'da da ben şunu görüyorum. Galiba çok şey yapıyorlarmış. Senaristlikten, evet senaristin yansıtları var ama. Daha çok şöyle bir durum da var. Doğaçlama çok yapıyorlarmış. Mesela şey repliği. Ne oldu? Cerrah muhabbeti. O Demir Teyze'nin yaptığı bir doğaçlama. Aynı şey yasak elma. Neydi? Ece. Edayce. Edayce de oldu çok. Ay sen getir silahını. Aslında burada da dizileri sosyal medyaya yön vermesin. Aslında bence daha kritik işler replik çıkartıyor. Mesela sen almıyor, TikTok'tan almıyorlar ya da Instagram'dan almıyorlar. Onlar bile replik çıkartıyorlar. Bence bunların ekmeği zaten biraz. Bir gün sosyal medyaya kafansın elim. Replikler kalmasın, şakalar kalmasın. Tüm gün ne çekecekler? Eski diziler ne çekecekler? Ama şöyle bir durum var. Kızılcık şerbetine geri dönersek. Korkma ben arkandayım. Yürü ben arkandayım. Yürü gibi bir şeydi. Sonrasında bu sosyal medyada ses getirdi. Bizi irite eden şey bunu alıp geri kullanmaları mı? Evet çok sık kullanmaları. Bence çok sık kullanmaları. Açıl kanka ben arkandayım falan. Yapay duruyor artık. İlk şakasını kaybetti. Ekremsi bir tat vermeye başladı bence. Mesela Acun'da öyleydi. İlk fragmanda ne istiyorsun standart yapması çok reyting oldu ya. Sonra direkt her hafta yapmaya başladı bu sefer. Ama ben artık görünce o ilk şey anlıyorum. O ilk heyecanı. Ben mesela dün dinlediğimde Acun'u hemen anladım kokusundan. Aldım yani. Bunu TikTok için ya da sosyal medya için yaptı. Yani direkt anlaşılıyor. Bence doğru karakterlerde senaryoyu düzgün yedirmek en önemlisi. O kızılcık şerbetindeki işte ben arkandayım veya Güno'dan devam. Onlar bir noktada bence okeydi. Ama mesela şu an her şeyi Nilay'ın üstüne atıyorlar. En komik karakter. İlk başta en kötü karakterdi. Şimdi baktılar ki sosyal medyada ses getiren bir tip oldu. Ve sosyal medyadaki tüm gündemleri Nilay'ın üstüne atmaya başladılar. Doğru yedirdiğin zaman ve doğru karaktere verdiğin zaman gündemdeki olayları o zaman akıyor ve rahatsız etmiyor. O karakter zaten burada olsaydı zaten bir şey olmuyor. Ama mesela Nilay'ın üstüne atmaları hepsi çok abes duruyor. Artık sıkıtı izleyenlere. Nilay'ın üstüne öyle bir şey atıldı ki hatta hatırlıyorsanız Adını Feraye koydum 10 yıl öncesinin izinde. Oradaki karakterine bile atış yapılıyor. Hayvanlarda vardır resmi. Artık şey olmaya başladı. Yeter. Yeter yani. Ne olur 10 yıl önce kaldı. Adını Feraye koydum da bence çok ikonik bir dizi. Reklilikleri, kişilikleri. O zamanlar çünkü yaratıcı, komik. Hatta o zaman çok İnstagram tarzı şeyler yok. Ön planda değil. Her yaz Aşkın Memnunu'yu bekliyoruz. Başlasa da bildiğimiz halde her şeyi ezbere bilmemizle rağmen. Açıp sıfırdan izliyoruz. İkonikleştik. Mesela Kızıcı Şerbet'i 5 yıl verişte izler miydin sen? Ben izlemem. Arka sokaklar. İzlemem. Mesela Doktorlar'ı nasıl izliyordun? Doktorlar'ı kaç sene izliyordun? Son sahnesi neydi Doktorlar'ın? Ben bu aşka olan inancımı kaybettim. Ama mesela senaryoyu düzgün ilerlettiğinizde Doktorlar'ın edislerini hala izliyorsunuz. Evet. Sürrem Sultan'ı izliyoruz. Evet. O da çok ikonik. Bence oyuncuların yüzüne ne etkisi var? Seçen bir iz yok şu an çekilseydi. Sürrem acaba şu anda iki TikTok ağzıyla konuşur mu? Bence konuştururlardı. Aşırı rezil bir şey olurdu. Evet. Aşırı rezil olurdu. Güzel de Padişah. Suey. Yine şey mi? Ben yeni dönem dizilerini hiç göremiyorum. Var şimdi Osmanlı bilmem tam ismini bilmiyorum. Her şey onun aynısı. Denk geliyorum ama bana çok şey geliyor eski tadı alamıyorum asla. Çok modern geliyor bana eski bir tarz olsa da. Bence bu kadar şey var ya. Sürekli ürün gösterme. Evet yani sürekli ve bunu en çok yapan da Kızılcık şarkısı. Evet. Sürekli bir karına kine fikir. Şey oldu. Fil. Domestos'un ejderhasını gördünüz mü Kızılcık şarkısına? Hayır görmedim. Fakir miydi? Asla evi temizlemeyen insana gidip de Domestos'u verip küveti temizlemesi sahnesi biraz komik duruyor. Evet anlıyorum Domestos'u. Sırf bu yüzden anlayacağım. Evin bir sürü çalışanı var ve gidip en başrol karakter orada Domestos'la tuvalet temizliyor. Ben mesela bunu şeyde de görmüştüm. Bunlar 2-3 yıl önceki dizi olan Sadakatsiz'de Cansu Dere'nin bir çamaşır yıkama sahnesi. Dyson'da var. Dyson'da var bir de Omo gibi bir reklam da almıştı mesela. Yani o da çok reklam kokuyordu bence. En çok reklam kokuyan bence Fi'ydi benim için. Fi izlerken ürün yerleştirme. Çok etkilenir dedim. Ürün yerleştirmenin yerleştirmesi. O kadar bölümünü topluyorlar ki benim izleyicimi seviyorum. Tabii ki ürün yerleştirmenin içinde dizi çekmek. Aynen öyle yani. Ya bu arada bak sosyal platformlarda hemen hemen dizilerde bunun yapılmasına ne bileyim çok ben irite etmiyorum. Çok karşı değilim. Ama televizyonda herkesin izlediği, tüm ailelerin izlediği bir şeyde çok yapay geliyor. Dijital platformlara girersek ben zaten orayı reklamsız izlediğim için para veriyorum. Gözlem atırmasınlar yani. Hani Fi'yi kadar içine soktuğum zaman ben zaten reklamsız izliyorum. İletli bir reklam işte. İletli bir reklam ama yine de bir reklam var o zaman. Şey öğrenmişti, Frenk dizisi 9 sezon mu kaç sezon dönmüştü. En popüler dizilerden aşırı ürün yerleştiriyorlar. Aşırı reklamı fark etmiyoruz. Hiçbirimiz fark etmiyoruz. Mesela orada kullandıkları domates sosu, içtikleri biralar, pizzalar aslında hiçbir reklam. Ama ne ürünlerin markası gözümüze zumurluyor ya da bizi yakınlaştırıyor. Ama o dönemde Amerika'da izleyen kitle tarafından sürekli tüketilmiş, sıfırlanmış ürünler, stoklar boşalmış. Ama göze sokmadıkları için. Mesela Rachel'ın kullandığı o ürün, o şampuan. Yani onlara karakterlerle özdeğerleştirdiği için bence. Mesela Serenay böyle bir şey yapsa, bence saçları çok güzel o kadının. Klasik bir şampuan kullansa reklamını yapmasa reklamda yine bence ilgi çekecek. Değil mi Serenay? İpek kullanıyor. İnanmıyorum. Mesela şey tartışmasını gördünüz mü? Duyguları kan yeden soğuduğu normal bir şey. Yapay saç. Taş eklemesi. Ne kadar da insanları salak yerine koymalılar yani bence. Bir de bunu kim onaylıyor değil mi? Duyguları neden soğuduğu için kullanacağına inanan var mı yani? Duygu ben, duygu ben bana bir markayla oturmuyor ya. Neden soğuduğu için damlayla daha çok oturmuyor çünkü. Mesela Hadise bunun reklamını yapabilir. O bir oyuncu yollukları var. Ne yüzüydü? Mesela Hadise yapar. Edru Gülleş falan yapar. Çünkü onlar TV yüzü, her şeyi mesela. Süpürgenin bir markası yapar. Ama duyguları soğutan influencer. Ne kadar inanılmaz bir şey. Bir damla bilet şu an verebilenin yüzü mesela. Beni etkiliyor mesela. Çünkü kullanıyordu bence. Evet, kesin kullanıyordu. Çünkü onun YouTube'da çektiği videolarda her şeyi kullanıyordu. Her şeyi kullanıyordu yani. Pahalı ya da ucuz. Ama duyguları da aslında çok öyle değildi. Bence duyguları bizde bıraktı. Bizi influencer etme gücü aslında o biraz. Hani çok böyle işte Sunny Side Up falan ya. Evet. Hani Heddan Showdust da oturmuyor. Heddan Showdust, Sunny Side Up'ın hedef kitlesiyle bence aynı değil. Mesela sizin karamel şeyi biliyorsunuz belki. O Heddan Showdust kullansa ben şaşırmazdım yani. Kullanabiliriz. Ama duyguları soğutan bize çok... Eliktir oldu. Heddan Showdust'u ben kullanmıyorum. Yani o kullanır. Hani ben şu andaki halimle kullanmıyorum. Bence burada hiç kimse kullanmıyordur. İlk tercihi değildir en azından. Şey olur yazlıkta toplu olursun yani. Evet. Olur. Kullanmak zorunda kalırsın. İpek'in yanında. İpek Heddan Showdust'u Heddan Showdust. Onu seçerim mesela. O eliktir benim için. Öyle de... Ama Ronaldo kullanıyor. Ben kullanmıyorum ama Ronaldo kullanıyor. Peki daha farklı bir konu açayım. Dilber Ramazan'dan sonra bir anda hemen dansı ile geri başladı. Sizce bunda sosyal medyanın gücü var mı? Yani sosyal medyanın alacakları tepkiden korkarak mı Ramazan'da böyle bir dans etmediler? O sahneler kesinlikle. O sahne böyle dizi başlamadan önce ilk böyle Dilber'in dansı ile tanıştığımızda eğer sosyal medyada bu kadar ulan o dans ediyor aynası bilmem ne falan gibi böyle bir konuşma çıkmasaydı bence sadece o kadar dans etseydik. Bence de. Bu diğer bölümde yansım için. Evet. Şu anda 2 saat Dilber'in dansını dinliyoruz. Bence sosyal medyada hiç bir şeyden korkmuyorlar. Sosyal medyada mesela biz görsek şaşırmayız Ramazan'da. Yani dizi sonuçta. Ama bir muhafaza gelip desinler. Ses yaratır. Aa bu ne falan. Çünkü diğer dizilerde böyle bir mesela yargıda her gün insanlar öldürülüyor. Her gün kötü şeyler görüyoruz. O zaman ulu dursun Ramazan'da. Tüm kötülükleri durduralım. İnsan öldürmek daha okey gibi. Yani. Tavrında dans etmek daha okey. Evet. Evet. Bizim ülkemizde bence öyle. O zaman bir karar alırım Ramazan'da. Çimdikilerle karar alırız. Gerçekten mi? Gerçekten mi? Gerçekten mi? Gerçekten mi? Bilmiyorum bana. Saçma gelmiş. Bir de şey oldu o. Mesela şimdi. Neydi Yılmaz? Mor gibi. Hayır şey. Yılmaz Erdoğan. Yılmaz Erdoğan. Yılmaz Erdoğan. Yılmaz Erdoğan. Yılmaz Erdoğan. Yılmaz Erdoğan. Yılmaz Erdoğan. Yılmaz Erdoğan. Yılmaz Erdoğan. Yılmaz Erdoğan. Yılmaz Erdoğan. Yılmaz Erdoğan. Yılmaz Erdoğan. Yılmaz Erdoğan. Yılmaz Erdoğan. Yılmaz Erdoğan. Yılmaz Erdoğan. Yılmaz Erdoğan. Yılmaz Erdoğan. Yılmaz Erdoğan. Yılmaz Erdoğan. Yılmaz Erdoğan. Yılmaz Erdoğan. Yılmaz Erdoğan. Yılmaz Erdoğan. Yılmaz Erdoğan. Yılmaz Erdoğan. Yılmaz Erdoğan. Yılmaz Erdoğan. Yılmaz Erdoğan. Yılmaz Erdoğan. Yılmaz Erdoğan. Yılmaz Erdoğan. Yılmaz Erdoğan. Yılmaz Erdoğan. Yılmaz Erdoğan. Yılmaz Erdoğan. Yılmaz Erdoğan. Yılmaz Erdoğan. Yılmaz Erdoğan. Yılmaz Erdoğan. Yılmaz Erdoğan. Yılmaz Erdoğan. Yılmaz Erdoğan. Yılmaz Erdoğan. Yılmaz Erdoğan. Yılmaz Erdoğan. Yılmaz Erdoğan. Yılmaz Erdoğan. Yılmaz Erdoğan. Yılmaz Erdoğan. Yılmaz Erdoğan. Yılmaz Erdoğan. Yılmaz Erdoğan. Yılmaz Erdoğan. Yılmaz Erdoğan. Yılmaz Erdoğan. Yılmaz Erdoğan. Yılmaz Erdoğan. Yılmaz Erdoğan. Yılmaz Erdoğan. Yılmaz Erdoğan. Yılmaz Erdoğan. Yılmaz Erdoğan. Yılmaz Erdoğan. Yılmaz Erdoğan. Yılmaz Erdoğan. Yılmaz Erdoğan. Yılmaz Erdoğan. Yılmaz Erdoğan. Yılmaz Erdoğan. Yılmaz Erdoğan. Yılmaz Erdoğan. Yılmaz Erdoğan. Yılmaz Erdoğan. Yılmaz Erdoğan. Yılmaz Erdoğan. Yılmaz Erdoğan. Yılmaz Erdoğan. Yılmaz Erdoğan. Yılmaz Erdoğan. Yılmaz Erdoğan. Yılmaz Erdoğan. Yılmaz Erdoğan. Yılmaz Erdoğan. Yılmaz Erdoğan. Yılmaz Erdoğan. Yılmaz Erdoğan. Yılmaz Erdoğan. Yılmaz Erdoğan. Yılmaz Erdoğan. Yılmaz Erdoğan. Yılmaz Erdoğan. Yılmaz Erdoğan. Yılmaz Erdoğan. Yılmaz Erdoğan. Yılmaz Erdoğan. Yılmaz Erdoğan. Yılmaz Erdoğan. Yılmaz Erdoğan. Yılmaz Erdoğan. Yılmaz Erdoğan. Yılmaz Erdoğan. Yılmaz Erdoğan. Yılmaz Erdoğan. Yılmaz Erdoğan. Yılmaz Erdoğan. Yılmaz Erdoğan. Yılmaz Erdoğan. Yılmaz Erdoğan. Yılmaz Erdoğan. Yılmaz Erdoğan. Yılmaz Erdoğan. Yılmaz Erdoğan. Yılmaz Erdoğan. Yılmaz Erdoğan. Yılmaz Erdoğan. Yılmaz Erdoğan. Yılmaz Erdoğan. Yılmaz Erdoğan. Yılmaz Erdoğan. Yılmaz Erdoğan. Yılmaz Erdoğan. Yılmaz Erdoğan. Yılmaz Erdoğan. Yılmaz Erdoğan. Yılmaz Erdoğan. Yılmaz Erdoğan. Yılmaz Erdoğan. Yılmaz Erdoğan. Yılmaz Erdoğan. Yılmaz Erdoğan. Yılmaz Erdoğan. Yılmaz Erdoğan. Yılmaz Erdoğan. Yılmaz Erdoğan. Yılmaz Erdoğan. Yılmaz Erdoğan. Yılmaz Erdoğan. Yılmaz Erdoğan. Yılmaz Erdoğan. Yılmaz Erdoğan. Yılmaz Erdoğan. Yılmaz Erdoğan. Yılmaz Erdoğan. Yılmaz Erdoğan. Yılmaz Erdoğan. Yılmaz Erdoğan. Yılmaz Erdoğan. Yılmaz Erdoğan. Yılmaz Erdoğan. Yılmaz Erdoğan. Yılmaz Erdoğan. Yılmaz Erdoğan. Yılmaz Erdoğan. Yılmaz Erdoğan. Yılmaz Erdoğan. Yılmaz Erdoğan. Yılmaz Erdoğan. Yılmaz Erdoğan. Yılmaz Erdoğan. Yılmaz Erdoğan. Yılmaz Erdoğan. Yılmaz Erdoğan. Yılmaz Erdoğan. Yılmaz Erdoğan. Yılmaz Erdoğan. Yılmaz Erdoğan. Yılmaz Erdoğan. Yılmaz Erdoğan. Yılmaz Erdoğan. Yılmaz Erdoğan. Yılmaz Erdoğan. Yılmaz Erdoğan. Yılmaz Erdoğan. Yılmaz Erdoğan. Yılmaz Erdoğan. Yılmaz Erdoğan. Yılmaz Erdoğan. Yılmaz Erdoğan. Yılmaz Erdoğan. Yılmaz Erdoğan. Yılmaz Erdoğan. Yılmaz Erdoğan. Yılmaz Erdoğan. Yılmaz Erdoğan. Yılmaz Erdoğan. Yılmaz Erdoğan. Yılmaz Erdoğan. Yılmaz Erdoğan. Yılmaz Erdoğan. Yılmaz Erdoğan. Yılmaz Erdoğan. Yılmaz Erdoğan. Yılmaz Erdoğan. Yılmaz Erdoğan. Yılmaz Erdoğan. Yılmaz Erdoğan. Yılmaz Erdoğan. Yılmaz Erdoğan. Yılmaz Erdoğan. Yılmaz Erdoğan. Yılmaz Erdoğan. Yılmaz Erdoğan. Yılmaz Erdoğan. Yılmaz Erdoğan. Yılmaz Erdoğan. Yılmaz Erdoğan. Yılmaz Erdoğan. Yılmaz Erdoğan. Yılmaz Erdoğan. Yılmaz Erdoğan. Yılmaz Erdoğan. Yılmaz Erdoğan. Yılmaz Erdoğan. Yılmaz Erdoğan. Yılmaz Erdoğan. Yılmaz Erdoğan. Yılmaz Erdoğan. Yılmaz Erdoğan. Yılmaz Erdoğan. Yılmaz Erdoğan. Yılmaz Erdoğan. Yılmaz Erdoğan. Yılmaz Erdoğan. Yılmaz Erdoğan. Yılmaz Erdoğan. Yılmaz Erdoğan. Yılmaz Erdoğan. Yılmaz Erdoğan. Yılmaz Erdoğan. Yılmaz Erdoğan. Yılmaz Erdoğan. Yılmaz Erdoğan. Yılmaz Erdoğan. Yılmaz Erdoğan. Yılmaz Erdoğan. Yılmaz Erdoğan. Yılmaz Erdoğan. Yılmaz Erdoğan. Yılmaz Erdoğan. Yılmaz Erdoğan. Yılmaz Erdoğan. Yılmaz Erdoğan. Yılmaz Erdoğan. Yılmaz Erdoğan. Yılmaz Erdoğan. Yılmaz Erdoğan. Yılmaz Erdoğan. Yılmaz Erdoğan. Yılmaz Erdoğan. Yılmaz Erdoğan. Yılmaz Erdoğan. Yılmaz Erdoğan. Yılmaz Erdoğan. Yılmaz Erdoğan. Yılmaz Erdoğan. Yılmaz Erdoğan. Yılmaz Erdoğan. Yılmaz Erdoğan. Yılmaz Erdoğan. Yılmaz Erdoğan. Yılmaz Erdoğan. Yılmaz Erdoğan. Yılmaz Erdoğan. Yılmaz Erdoğan. Yılmaz Erdoğan. Yılmaz Erdoğan. Yılmaz Erdoğan. Yılmaz Erdoğan. Yılmaz Erdoğan. Yılmaz Erdoğan. Yılmaz Erdoğan. Yılmaz Erdoğan. Yılmaz Erdoğan. Yılmaz Erdoğan. Yılmaz Erdoğan. Yılmaz Erdoğan. Yılmaz Erdoğan. Yılmaz Erdoğan. Yılmaz Erdoğan. Yılmaz Erdoğan. Yılmaz Erdoğan. Yılmaz Erdoğan. Yılmaz Erdoğan. Yılmaz Erdoğan. Yılmaz Erdoğan. Yılmaz Erdoğan. Yılmaz Erdoğan. Yılmaz Erdoğan. Yılmaz Erdoğan. Yılmaz Erdoğan. Yılmaz Erdoğan. Yılmaz Erdoğan. Yılmaz Erdoğan. Yılmaz Erdoğan. Yılmaz Erdoğan. Yılmaz Erdoğan. Yılmaz Erdoğan. Yılmaz Erdoğan. Yılmaz Erdoğan. Yılmaz Erdoğan. Yılmaz Erdoğan. Yılmaz Erdoğan. Yılmaz Erdoğan. Yılmaz Erdoğan. Yılmaz Erdoğan. Yılmaz Erdoğan. Yılmaz Erdoğan. Yılmaz Erdoğan. Yılmaz Erdoğan. Yılmaz Erdoğan. Yılmaz Erdoğan. Yılmaz Erdoğan. Yılmaz Erdoğan. Yılmaz Erdoğan. Yılmaz Erdoğan. Yılmaz Erdoğan. Yılmaz Erdoğan. Yılmaz Erdoğan. Yılmaz Erdoğan. Yılmaz Erdoğan. Yılmaz Erdoğan. Yılmaz Erdoğan. Yılmaz Erdoğan. Yılmaz Erdoğan. Yılmaz Erdoğan. Yılmaz Erdoğan. Yılmaz Erdoğan. Yılmaz Erdoğan. Yılmaz Erdoğan. Yılmaz Erdoğan. Yılmaz Erdoğan. Yılmaz Erdoğan. Yılmaz Erdoğan. Yılmaz Erdoğan. Yılmaz Erdoğan. Yılmaz Erdoğan. Yılmaz Erdoğan. Yılmaz Erdoğan. Yılmaz Erdoğan. Yılmaz Erdoğan. Yılmaz Erdoğan. Yılmaz Erdoğan. Yılmaz Erdoğan. Yılmaz Erdoğan. Yılmaz Erdoğan. Yılmaz Erdoğan. Yılmaz Erdoğan. Yılmaz Erdoğan. Yılmaz Erdoğan. Yılmaz Erdoğan. Yılmaz Erdoğan. Yılmaz Erdoğan. Yılmaz Erdoğan. Yılmaz Erdoğan. Yılmaz Erdoğan. Yılmaz Erdoğan. Yılmaz Erdoğan. Yılmaz Erdoğan. Yılmaz Erdoğan. Yılmaz Erdoğan. Yılmaz Erdoğan. Yılmaz Erdoğan. Yılmaz Erdoğan. Yılmaz Erdoğan. Yılmaz Erdoğan. Yılmaz Erdoğan. Yılmaz Erdoğan. Yılmaz Erdoğan. Yılmaz Erdoğan. Yılmaz Erdoğan. Yılmaz Erdoğan. Yılmaz Erdoğan. Yılmaz Erdoğan. Yılmaz Erdoğan. Yılmaz Erdoğan. Yılmaz Erdoğan. Yılmaz Erdoğan. Yılmaz Erdoğan. Yılmaz Erdoğan. Yılmaz Erdoğan. Yılmaz Erdoğan. Yılmaz Erdoğan. Yılmaz Erdoğan. Yılmaz Erdoğan. Yılmaz Erdoğan. Yılmaz Erdoğan. Yılmaz Erdoğan. Yılmaz Erdoğan. Yılmaz Erdoğan. Yılmaz Erdoğan. Yılmaz Erdoğan. Yılmaz Erdoğan. Yılmaz Erdoğan. Yılmaz Erdoğan. Yılmaz Erdoğan. Yılmaz Erdoğan. Yılmaz Erdoğan. Yılmaz Erdoğan. Yılmaz Erdoğan. Yılmaz Erdoğan. Yılmaz Erdoğan. Yılmaz Erdoğan. Yılmaz Erdoğan. Yılmaz Erdoğan. Yılmaz Erdoğan. Yılmaz Erdoğan. Yılmaz Erdoğan. Yılmaz Erdoğan. Yılmaz Erdoğan. Yılmaz Erdoğan. Yılmaz Erdoğan. Yılmaz Erdoğan. Yılmaz Erdoğan. Yılmaz Erdoğan. Yılmaz Erdoğan. Yılmaz Erdoğan. Yılmaz Erdoğan. Yılmaz Erdoğan. Yılmaz Erdoğan. Yılmaz Erdoğan. Yılmaz Erdoğan. Yılmaz Erdoğan. Yılmaz Erdoğan. Yılmaz Erdoğan. Yılmaz Erdoğan. Yılmaz Erdoğan. Yılmaz Erdoğan. Yılmaz Erdoğan. Yılmaz Erdoğan. Yılmaz Erdoğan. Yılmaz Erdoğan. Yılmaz Erdoğan. Yılmaz Erdoğan. Yılmaz Erdoğan.