Home Page
cover of Kars yaylalarında GES Sorunu
Kars yaylalarında GES Sorunu

Kars yaylalarında GES Sorunu

Sadi Özgül

0 followers

00:00-24:49

Nothing to say, yet

Podcastspeechsilencemale speechman speakingnarration
0
Plays
0
Downloads
0
Shares

Audio hosting, extended storage and many more

AI Mastering

Transcription

The transcription is about a village in Kars, Turkey, where a solar energy company is planning to build a solar power plant on land used for livestock farming. The villagers are against the project because it will destroy their livelihood and cause them to migrate. The muhtar (village head) and the villagers have filed complaints and petitions to stop the project but have received no response from government officials. They feel ignored and are calling for help from political parties and government authorities to prevent the construction of the solar power plant. Evet. Iyi günler Türk milleti. Iyi günler ver yansın izleyicileri. Memleketin bir ucuna uzanacağız bugün. Memleketin her ucunu, her yerini bu işgal eden çeşitli sektörler yani madencilik, enerji sektörü içerisindeki şirketlere verilen edilen bu imtiyazlı alanların bir örneğini bir mağduriyeti dile getireceğiz. Orada kahraman abimiz var. Adı da kahraman. Yaptığı mücadele de kahraman avukat abimiz. Kars'ın yaylalarında bir gez projesinden bahsedildi. Dediniz ki bizim bu memleketimizde hayvancılık yaptığımız, ettiğimiz bütün işler, güçlerin olduğu topraklara bir şirket geldi. Burada gez projesi, güneş enerji sistemi denilen projeyi yapıyoruz. Kars gibi bir alanda. Yani Antalya'dan bahsetmiyoruz, Muğla'dan bahsetmiyoruz. Buranın verimliliği neymiş, hikaye neymiş? Şimdi yöreden ve yöreinin insanlarının vermiş olduğu tepkiyi almak için bağlandı. Kahraman abi merhabalar abi. Merhaba Serkan Bey, merhaba. Çok teşekkür. Şimdi neredeyiz abi? Hikaye nedir? Bize bir özet olarak Türk milletinin anlayacağı. Evet. Biz şu anda Karsili Tekneliköy'ü iki bin yedi yüz rakımlı aynı zamanda Kars Yaylalar Bölgesi bir gösterebilir arkadaş şu anda yani. Siz konuşurken çevreyi de gösterebiliriz. Doğanın olduğu alandayız. Evet. Bu halkı elde etmeye çalışan şirketler Katıl, Kaz Dağları'nı işte Erzincan İviç'i, Karadeniz'i tarumar ettilerse şimdi de bu bölgeye el attılar. Maalesef kamu kurumları da şu ana kadar duyarsız adeta kamunun malını biz kamu kurumlarına karşı savunur hale gelmişiz. Evet. Arkadaşları kartajı alabilir. Çevreyi gördük. Tamam. Evet. Bu alan bu alan ııı her nasıl tapılanmışsa onu ayrıca araştırıyoruz. Altı milyon metrekare. Biraz yukarı kaldırabilirse arkadaş abi kamu. Evet tamamdır. Buyurun abi. Altı milyon metrekare. Burada iki şahıs bir milyon yedi yüz elli bin metrekareyi bu şirketlere sattılar. Ket süreci başladı. Adım adım gidelim. Şimdi diyorsun ki Kars'ın yaylalar bölgesinde bir zamanlar merah olarak kullanılan bir bölge altı milyon metrekare bir şahsa tapu devri şeklinde geçmiş diyorsun. Doğru mu? Aynen böyle. Anlaşılır bir şey değil. Ben elli yaşındayım. İlk defa Kars'ta bir toprak ağası olduğunu öğrendim. Yani bu Sarıkamış harekatını yapan Enver Paşa'nın oğlu muymuş? Torunu mu? Nasıl alınmış buralar? Buralara dair bir bilgilendirme var mı abi? Binanın hiç öyle bir yönü yok. Yani gelinmiş artık burada hangi kamusal ııı ilişkiyle bu tapu oluşturulmuş onu bilmiyoruz ama bunun iptali için ayrıca uğraşmaya başladık. Bu altı milyon metrekare tapuya geçirilmiş şahıslardan mirasçılardan bir tane iki tanesi de özel şirketlere bir milyon yedi yüz elli bir metrekare mi dedin abi? Özel şirketlere satış yapmış. Evet. Evet. Bu enerji şirketi. Evet. Şirketin adı ne abi? Hangi şirkete geçiş yapmış bu tapular? Iki tane aslında şirket var. Biri burayı satın almış. Diğeri de ondan kiralamış. Ha. Böyle bir ııı dümen de var. Ne yapacaklar şimdi burada? Ne yapacaklar? Köylü ne yapıyor? Ne diyor abi? Güneş enerjisi santrali kuracaklar. Biraz yukarı görüntüyü kamerayı biraz yukarı evet. Biraz da sağ tarafa doğru. Santrali kuracaklar. Bu güneş enerjisi santralini ııı kuracakları bölgede T yaşın yüksek gerilim hakkı geçiyor. Hemen arkamızdan. Iıı burada evet. Amaçları tabii çok düşük maliyetle çok düşük maliyetle ciddi bir rant elde etmek ve bölgenin özellikle bu köyün hayvancılığını da öldürmek. Peki köylünün durumu ne? Köylü ne yapıyor? Orada ne kadar nüfus var? Geçimini neyle sağlıyordu? Hayvancılık var mı? Oralarda halen atıl durumda mıydı buralar? Buranın işte otunu yiyen koyun sütten mi kesiliyordu? Ne oldu hikaye abi? Burada ııı yaklaşık bu köyde bine yakın bir nüfus var. Arada göçler oluyor. Iıı dört bin küçük baş hayvanı var. Bin beş yüz ııı iki bin civarı büyük baş hayvan var ki bu büyük baş hayvan kurban nedeniyle azaldı. Normalde kurban öncesi. Işte gönderen gönderilen hayvanı kadar da iki buçuk ııı iki bin beş yüz büyük baş hayvan oluyor. Bu alan atılı alan değil. Bu insanlar bu merada hayvanlarını otlatırlar. Dört beş aylık bir ömrü var burada doğanın. Bu dört beş ayda bu çiftçiyi bu hayvanlarla geçimini sağlıyor. Bölgenin bütün bu insanların yaşam kaynağı bu hayvancılık. Şimdi eğer bu santraller kurulursa gerçekten de bu da tamamen yok olacak ve insanlar göç edecek. Sizin nereden haberiniz oldu peki? Bir tebligat geldi mi? Bir iş güç ne oldu da sizin bu haberiniz oldu? Ne oluyor burada? Iıı Kasım ayında biraz görüntüyü kameraya aşağıya verebilirse arkadaş. Kasım ayın köy muhtarlığına tanıtım toplantısı bildirisi geldi. Çevre Şehircilik Bir Müdürlük'ten. Bir de o toplantılara geldik. Köy sakinleri de geldik. Köy ihtiyariyeti geldi. Ben de geldim. Biz oradan samutluklarının temsilcileri geldi. Sarı Normal, Çevre Şehircilik, İl Özeli Bölgesi, İlli Parklar, Meral, temsilcileri, bunların hepsi geldiler. Biz orada bu itirazlarının hepsini dile getirdik. En temel itirazlarımız şu. Bir kere burada güneşlenme sekiz ay. Bir ikincisi gerçekten toplantıyı bile çok bilinçli bir şekilde kış ayına getirdiler. Doğanın bu canlı zamanı yapmadılar ki hani işte işe yaramayan bir alan. Varsın burada bir yatırım olsun mantığıyla algısıyla hareket ettiler. Bu itirazlarımız da o toplantıda verildi. Köylü burada istemedi. Dolayısıyla bu istememe aslında sebebi gerçekten burada hayvancılık ölecek ve hepsi göç edecek. Burası aslında her yönüyle de korunması gereken bir meram. Bir doğal bitki örtüsü var. Arıcılık ölecek. Su kaynakları var. Beş köye giden su hattı geçiyor. Iıı o köyler zarar görecek. Her yönüyle burada ııı gerçekten bu bölge insanının yaşamını olumsuz etkileyecek. Biz getirdik. Daha sonra tez süreci başladı. Iıı biz bakanlıklara Sarın Bakanlığına ve Çevre Şehircilik Bakanlığına il müdürlüklerine valiliğe başvuruda bulunduk. Dedik ki bakın bu projeye izin vermeyin. Izin vermeyin çünkü buradaki yaşamı kurutacak. Bir diğer husus bu Çevre Forumu'nu hazırlayan şirket maalesef buraya marjinal tarım arazisi demiş. Ben o toplantıda FİRAT mühendislerine sordum. Dedim ki marjinal tarım arazisi ne demek? Evet. Dediler bitki örtüsü çok zayıf. Arazi. Peki dedim siz FİRAT mühendisisiniz karşısınız. Karşıda görev yapıyorsunuz. Buranın bitki örtüsü marjinal mıdır? Böyle midir? Hayır dediler. Kesinlikle. Yani orada bile bu Çevre Forumu hazırlayan şirket gerçeği saklamış. Biz buranın hepsini ilettik. Çevre Şehircilik Bakanlığı bana cevap yazdı. Dediler ki titizlikle takip ediyoruz. Ama o titizlikle takip ediyoruz yazısından. Iki hafta sonra Çevre Forumu raporu geldi. Şu anda karşı idare mahkemesine biz o raporun iftiharı için dama açtık. Muhtar da gerçekten bu konuda canla başla bu olayın takipçisi. Çünkü köyünün yaşam kaynağı, köyünün bu karın ve hayvancılık kaynağı olan arazinin bu şirkin yok olmasını hiçbir şekilde kabul etmiyor. Yaşadığımız süreç bu. Sayın muhtarımıza dönelim Kerem abi. Durumlar nedir? Oradaki millet nedir? Biz bu girişimleri bu şirketler genelde muhtarları kendi yanına alarak giriş yapabiliyor. Ama muhtarların direnç yaptığı yerde bu şirketler hiçbir şekilde kazanıma giremiyor. Süreç nedir? Seni milletinin yanında aldıran pozisyon nedir? Buyur abi. Tekneli Köy Muhtarıyım Kerem Aras. Güneş enerjisini biz istemiyoruz. Köyde hiçbirisi istemiyor. Eğer bu güneş enerjisi eğer yapılsa millet hep kötü edecek. Zaten hani hayvancılık yapıyoruz. Bu hayvancılık olmasa millet hep kötü edecek. Kerem abi yani sayın muhtarım siz buralar ııı güneş enerjisi ruhsatları verilirken devletin herhangi bir mekanizmasından herhangi bir makamından gelip sizle görüşen bu konuyu anlatan rızanızı almak isteyen kimseler oldu mu? Yok yok yok. Zaten başkanımız da biliyor. Hiç kimse hani görüşümüz hani olmadı. Zaten köyde hiçbirisi istemiyor. Sizin bu köy ne zaman kuruldu? Köyün evveliyatı ne abi yani? Son üç beş senede mi geldiniz? Dışarıdan mı geldiniz? Türk vatandaşı mısınız? Size kimseler sormadan bu işi yapmadınız. Tekrar abi söyle anlaşılmadı. Köyün kuruluşu yüz yıldır yani. Biz olarak otuz sekiz senedir yüz yıllık köy tarihi var otuz sekiz senedir de siz buralarda hayvancılık yapıyorsunuz. Elinizden gelen bütün işte yaşam kavgasını yani buraların doğal bekçisi de savunucusu da sizlersiniz köylüler. Ama böyle bir proje yapılırken kimse gelip de sayın muhtar, sayın köylüler, biz burada şöyle bir iş düşünüyoruz, böyle bir iş yapacağız, size şunu yapacağız, sönü vereceğiz, alacağız diyen de olmadı. Olmadı olmadı. Olmadı hiçbir köylü de kabul etmiyor. Vallahi hepsi köşe edecek. Hepsi köşe edecek. Bütün cumhurbaşkanına sesleniyorum. Sayın devlet bakanıya sesleniyorum. Sayın eee sesleniyorum. Sayın tarih müdürüne sesleniyorum. Onlar hani rica ediyorum. Onlar helal etsin. Biz mağduruz. Peki hiçbir siyasi partiyle falan görüştünüz mü? AKP'yle, MHP'yle ya bizim buralarda köye bir tane şirket gelecek. Buraları işte bizim yaylak alanlarımız, bizim hayvancılığı yaptığımız yerleri bunlar güneş enerji sistemi diye kapatacaklar. Biz ne yapacağız, ne edeceğiz? Bu işe bir çözüm, bu işi bir durdurun diye herhangi bir yerle görüşmeniz falan oldu mu sayın muhtarım? Hiç kimse yok. Görüşmediniz. Yalnız Bekir'imize bir sefer dile getirdim. Hangi vekile? AKP milletvekili. Evet. Onay ettiniz. Peki Bağattin kardeşimize geçelim. Bağattin Bağattin neler söylemek istiyor? Çok teşekkürler muhtarım. Muhtarım bütün iş seninle şunu söyleyeyim. Sen orada dirayetli durduktan sonra köylü orada yani şu dil aslında çok doğru değil. Göçe edeceğiz değil. Ölürüz topraklarımızı vermeyiz kardeşim. Bu bizim yaşam kavgamız. Oradan bakmak lazım muhtarım. Bunlara biz esnekliği yaptığımız anda zaten bunların derdi o. Bunlar göç etmiş, sen aç kalmışsın, o umrunda değil. Ama bu toprağı bu vatan toprağını hep beraber savunacağız, edeceğiz. Buyur Bağattin. Evet seni dinliyoruz Bağattin. Kendini bir tanıt bakalım. Ben Bağattin'den razıyım. Bugün yaşıyorum. Bugün yerlisiyim. Biz hayvancalıkla geçiniyoruz burada. Eee santral istemiyoruz. Ve bize bir hiçbir bilgi de gelmedi bu yerin ilgili. Saldırdıktan sonra duyduk biz bunu. Iıı bu olay böyle. İkincisi de devletten yardım istiyoruz. Bir el alsınlar bu işe. Santral istemiyoruz bu köyde. Köyün kendine ait bir arazisi, merası falan var mı? Yoksa siz mecburi buralarda hayvanlarınızı otlatmak zorunda mısınız? Yani ne durumunuz? Kendi meramız sizin. Kendi meranız. Yani Buralarda yıllardır yaptığınız iş güç önümüzdeki süreçte bu şirketin girmesiyle kapanacak, bitecek bir hikaye olacak. Doğru mu abi? Aynen öyle abi. Bağattin abi sana da teşekkür ederiz. Başka konuşmak isteyen arkadaş varsa Buyur abi. Buyurun. Özellikle bu yayını bize verdiğiniz için hepinize teşekkür ederim. Biz de teşekkür ederiz. Mücadele verin. Milletin yanında bu görev bizim. Buyur abi. Siz daha önceden. Bu mağara bu Yıldırım Türkler'in bir ev olduğu için bundan elli yıl önce bu mağara onlara sadece sahip beş yüz dönüm tarlaları vardı. Beş yüz dönüm. Allah Allah. Beş yüz dönümden altı milyon metrekareye mi çıktılar bunlar abi? Beş yüz dönüm yıllar içinden yıllar içinden böyle bu büyüklük şirketleri nedeniyle ııı zor bu zoruyla bu beş bin dönümü altı milyon altı milyon hektara döndürdüler. Ben kendim hem avcıyım hem çiftçiyim. Hem de hepimiz dayım olsun, Bağattin olsun, muhtarım olsun. Hepimiz bu devletten kredi, hayvan kredisi alıp bu maralar hayvan tarımsal devletlere destek veyahut yardımlaşmak. Hayvan ot arıyoruz ve kredili hayvan burada bu yaylalarda otarıyoruz. Bak çok önemli bir şey söylüyorsun abi. Tarım Bakanı bize yardımcı olsun ki bu bir bin kişi bin kişi bir şeysi atmasın. Yani bu bin kişi bir şeysi atmasın. Çok önemli bir şey söylüyorsun. Sen şimdi diyorsun ki Tarım Bakanı biz de burada hayvancılık yapın diye destekte bulunuyoruz. Ben muhtarıma da Bağattin Bey'e de öbür azamıza da bu köyde her iki yüz nüfus varsa bu maraların, bu çiçek, bu organik şeyleri yüzünden devlet bize bir kredi veriyor. Devlet araştırsın, dayım dersin. Millet hayvan kredisi veriyorlar. Hayvanı büyütüp otlatıp veyahut bir yerlere satıp bu geçimizi bu yollarına geçimizi saklıyoruz. Ama şu anda şu anda sadece bir şirketi ve karşısındaki birkaç arkadaş yüzünden bu beş yüz dönümü altı milyon dönüm etmişler. Bu altı bin dönümü gördüğü zaman gördüğüm zaman bütün bütün bu yaylaları kapsıyor. Ha yıllardan beri bu yıllardan beri bu böyle bir şey yoktu. Sessiz bile. Bu şirketler aldıktan sonra elimizden almaya başladılar. Abi şu altı bin dönüm var ya şu altı bin dönüm şimdiye kadar fiyatlara yoktu. Şu büyük firmalar başladığı an şu özel şirketler başladığı günden beri şu altı bin ve bizim arayı elimizden almaya çalıştılar. Abi şimdi benim anlamadığım şu. Bizim dedelerimiz Kars'ta da Çanakkale'de de yayın kesildi mi? Devam ediyor mu? Bağlantıda herhalde bir zayıflık oldu. Dur bakalım. Bizimki geliyordur herhalde. Şimdi oradaki arkadaşlara da Türk milletine de tek karşılığını sorgulamak. Bütün meselede, bütün kilitle, bütün savaşma cephesiyle, bütün meşruluğumuzla buradadır. Çanakkale'de de Kars'ta da şehit vermiş milletin çocuklarıyız. Ve bugün yine o Kars ve Çanakkale bu milli sınırlar içinde kalsın diye Hakkari'sinden Sinop'una kadar toprak vatan bütünlüğü üzerinden Mehmetçin verdi ve bu Mehmetçin de bu milletin çocuklarından olduğu bir savaşın içerisindeyiz. Buna rağmen altı milyon metrekareler bir şehiri bir ilçeyi kuracak topraklar, tapular, şirketlere devrediliyorsa oradaki köylü bak ne diyor? Çok önemli bir şey söylüyor. Diyor ki devlet bize diyor. Burada hayvancılık yapın, arıcılık yapın diye destek verip ha tekrar bağlandık. Hayvancılık yapın, arıcılık yapın, buradan üretiş şehirlere de buradaki üretimden gelsin diye destek verirken ederken şimdi bir tane şirkete kim olduğu, ne olduğu, kime hizmet ettiği eninde sonunda bireye, bir bireye, bir şirkete, bir yere, bir bir mekanizmaya kar kazandıracak bir iradeyi kim kimin adına teslim ediyor? Bizim dedemiz Çanakkale'de, bizim dedemiz Afyon'da, Kütahya'da, Kars'ta, Iğdır'da, Adana'da niye öldü? Ya da bugün bizim bebemiz Güneydoğu'da, Ankara'da, İzmir'de, İstanbul'da emniyetiyle, TSK'sıyla niye şehit oluyor? Madem bu topraklar birilerine rant alanı olarak sunulacak ve biz oradaki Türk köylüsünü boğup göç ettireceksek biz bu mücadeleri niye bedel ödüyoruz? Niye çoluk çocuğumuzu şehit olma uğruna askerlere gönderiyoruz? Ya da bu adamlara niye sen mal bak bilmem şunu yap, bunu yap diye bir yandan propaganda ve bir yandan destek verirken bir yandan şirketlere ezdiriyoruz. Mesele bu kadar basit. Bu anlaşılabilir, bu kabul edilebilir bir durum değil. Sahibi olmayan, sesi çıkmayan tüm köylerde yapılan işgal budur. Tüm köylere bu operasyonlar yapılıyor. Direnem ve vatan toprağını, ekmeğimi ve namusumu savunacağım diyen köylüler anca ayakta kalabiliyor, edebiliyor. Ama burada burada seçilmiş milletvekilleri, buranın yargıçları, hakimleri, bu Kars ilinin atıyorum barosu buralara bu insanlara destek vermek zorundadır. Yerel basını gidip bu ortalığı yıkmak zorundadır. Bu altı milyon metrekare nasıl oluyor da bir tapuya geçiyor? Ya böyle bir şey var mı? Lan benim babam bin dokuz yüz altmış beş senesinde Ankara'ya gelmiş, hayatı boyunca çalışmış, üç kardeşiz, üç erkek, hayatı boyunca çalışmış abilerin bir ev var sahibi olmak etmek için bu hikayeyi vuramamış bu Türk milleti nasıl oluyor da birilerinin ayrıcalığı ve kurnazlığı, zekiliği nasıl bir şeyde milyon metrekareler alabildiler? Ve bu adamlar orada bin tane köylüyü göç ettirecek bir hikayeye giriyor. Bu kabul edilecek bir iş değil. Bu uğrunda feda edilen canlar verilen toprağın çocukları bu işi kabul edemez. Benim söylemek istediklerim bu Kahraman abi son değerlendirmeleri alalım. Buyur abi. Teşekkür ederim. Yani gerçekten de hani artık insanın diyecek bir sözü kalmıyor ama tabii sonuna kadar canla başla bu toprağın böyle birbirine peşkeşe gitmesine göz yummayacağız. Bu konuda elimizden geleni yapacağız. Şu an yargı süreci devam ediyor. Sizin sayenizde de ilk defa bu konu basında yer aldı. Gündem olacak inşallah. Eee bu konuda gerçekten teşekkür ederiz. Bakalım umarım bu yolda estağfurullah abi. Yine program yapalım abi. Şirketleri şirketlerin isimlerini falan bir öğrenelim. Ne zaman bu tapular geçmiş? Ne suretle geçmiş? Çinler geçirmiş. Nasıl olmuş bu hikaye? Bizimle paylaşacağız. Abi bizim bebeğimizden şunu istiyor. Diyor ki mesela biz diyor vatanız, milletiz, hep beraberiz. Tamam. Ben bebeğimi gönderiyorum askere. Birinden biri benim bebeğim olmasa senin bebeğin şehit oluyor, gazi oluyor. Lan bu işleri böyle vereceğim niye benim bebeğimi benim çoluk çocuğumu şehit ettiriyor? Ben buradan çıkamıyorum. Bu kabul edilecek bir hikaye değil. Inanın ha bu tür faaliyetler tamamen yıkımdır. Yıkımdır. Yani bu güneş enerjisi santrallerinin kurulacağı verimsiz alanlar var. Buralara gidilsin kurulsun ama bunun maliyetini hesap ediyorlar. Rantını hesap ediyorlar. En kolay yoldan işte milletin can damarlarını kesiyorlar. Buna hep birlikte izin vermeyeceğiz. Son soru size de köylülerimize de. Allah göstermesin memlekette üçüncü dünya savaşı bilmez senaryoları konuşuluyor. Evet. Bir savaş çıktığında farz edelim Ermenistan Kars'a girdiğinde şimdi bu şirketin sahibi ve çocukları mı orada savaşacak bu köylüler mi? Onların uçak biletleri bile hazır ama bizim öyle bir ııı amacımız olmaz. Sonuna kadar buradayız. Abi çok teşekkür ederiz. Bütün muhtarımızın ellerinden öpüyoruz. Çok sağ olun. Allah kolaylık versin. Sağ olun. Sağ olun. İyi çalışmalar olsun.

Other Creators