Home Page
cover of dostoyevski üzerine
dostoyevski üzerine

dostoyevski üzerine

00:00-18:24

Nothing to say, yet

2
Plays
0
Downloads
0
Shares

Transcription

The speaker introduces himself as Ramazan Altın Işık and discusses the topic of his podcast channel, which is about developing one's own thoughts and ideas in various areas such as literature, history, and business. He then mentions that he will be talking about the Russian writer Fyodor Dostoyevsky and his influential works, particularly highlighting the characters' struggles and their ability to find meaning and hope in difficult circumstances. The speaker recommends reading Dostoyevsky's books, including "Crime and Punishment," to gain a better understanding of the author's inner world and the depiction of Russian society. He also mentions another recommended book, "Hunger" by Norwegian author Knut Hamsun, which explores the hardships and psychological effects of poverty. Overall, the speaker emphasizes the importance of these books in understanding human resilience and finding meaning in life, especially in today's happiness-obsessed society. He concludes by expressing his intentio Altyazı M.K. Merhabalar Kanalımıza hoşgeldiniz. Bu kanalımızın ikinci videosunda sizlerle karşınızdayım. Dediğim gibi adım Ramazan Altın Işık. Bursa'da yaşamaktayım. 24 yaşındayım. Üniversite mezunuyum. Sizlere bu kanalımızda, ikinci videomuzda yeni bir konuyla karşı karşıya geleceğiz. Açıkçası hangi konu hakkında bahsedeceğim ne alakalı önceden bir karar almadım. Yani şu an spontane olarak seçeceğim. Yani ne konuşacağımı şimdi anlatacağım. Bu videomuzda o zaman sizle, bu podcastimizde o zaman sizlerle kanalımızın ikinci videosu yani aslında ilk videosu olarak bir yazar üzerine konuşmak istiyorum. Dediğim gibi ondan önce kanalımızın konusu hakkında bir girişte, bir ilgilendirmede bulunacağım. Podcast kanalımızın konusu esasında bireyin kendi yaşama dair düşüncelerini yaşama dair düşünce dünyasını oluşturması için geliştirilen bir kanal. Bu kanalımızda sizlere bireyin kendi zihinsel dünyasını, fikir dünyasını geliştirmesi. Kendini esasında düşüncel potansiyelini keşfetmesi açısından edebiyat, tarih, iş dünyası, çok farklı konular hakkında da konuşma yapacağım. Bugün anlatacağım konu esasında uzun yıllar gerek üniversitede, gerekse gerek üniversitede okurken, gerekse son zamanlarda sıklıkla kitaplarını okuduğum Rus yazar Fyodor Dostoyevski üzerine olacak. Dostoyevski öyle bir yazar ki kanaatince yani bana göre sorarsanız hani Rus tarihinde en etkili isimleri say deseniz yani Rus tarihinde, Rus toplumunda en fazla etkisi olan iki şahsiyet şahsiyetin sayılmasını isteseniz birincisine Dostoyevski ikincisine de Çar 1. Petru'nun adını veririm. Nam-ı Diyarani Rus tarihinde duymuşsunuz Deli Petru olarak adı geçmektedir. Ki Petru, Çar 1. Petru Rus tarihinde o kadar önemli bir isimdir ki bugün Rusya'nın ikinci en büyük şehri olan Saint Petersburg yani Saint Petersburg esasında 1. Petru tarafından kurulmuştur ve Rusya'da günümüz Rusya'sındaki pek çok kurumların temeli de esasında 1. Petru zamanında atılmıştır ki Rus tarihinde de Rus tarihçilerin de kendi tarihleri açısından en çok etkili gördüğü isimlerden birisi Çar 1. Petru'dur. Ancak ben kendi listemde Dostoyevski'yi bilinceye koyuyorum. En etkili kişi Rus tarihinde bana göre sonrasında en etkili kişi Fyodor Dostoyevski'dir. Eserleriyle, yazdıklarıyla dönemin 19. yüzyıl 19. yüzyıl Rus toplumunun içinde kaldığı sorunları Rus toplumunda yaşanan dinamikleri, etkilikleri çok, nasıl diyeyim, çok keskin bir şekilde ortaya koymakta. Gerçekten Rus tarihinde çok etkili, gerek Rus edebiyatı değil, dünya edebiyatında da kalıcı eser bırakmış bir yazardır. Genellikle insanlar, Türkler genellikle Dostoyevski deyince klasik olarak Suç ve Ceza kitabıyla daha çok anılmaktadır. En ünlü eser de zaten Suç ve Ceza kitabıdır. Ancak onun dışında kanaatimce Dostoyevski'nin gerçekten dünya tarihinde iz bırakabilecek başkaca eserleri de var. İşte İnsancıklar bunlardan bir tanesi. Benim de çok hani okumaktan keyif aldığım diğer bir yazarı da İngilizcesini okumuştum. Kumarbaz adlı kitabını ben okumuştum. Yani sizlere de öneririm. Yani bu iki kitabı okumanızı şiddetle tavsiye ederim. Suç ve Ceza'yı zaten okuyun. Hani ona şey demiyorum yani onu tavsiye ederim gibi bir komik bir laf size demek istemiyorum. Yani Suç ve Ceza'yı. Dünya klasiği bir kitap. Ancak onun dışında Dostoyevski'nin iç dünyasını da daha iyi anlayabilmek ve yazarın bu zinsel dünyasına dönemin İngiliz toplumunu nasıl incelediğini ve Rus toplumunu nasıl bir konuda bulunduğunu anlamak için de bu iki kitabı okumanızı tavsiye ederim. Şöyle söyleyeyim Dostoyevski'nin kitaplarında beni ilgilendiren, beni çeken en büyük kriter insanların o dönem toplumunda o dönem toplumundaki bireylerin bulunduğu nasıl diyeyim sıkıntılı, müşkül bir durum. Özellikle 21. yüzyıllık çeyreğinin sonuna doğru geldiğimizde yani bu yıllarda hani insanın hep bir mutluluk arayışının, anlam arayışının bu kadar yoğun olduğu bir dönemde artık daha önceki, bir önceki kanalın ilk videosunda bahsetmiştim. Hani sürekli mutluluğu arayan bir toplumda yaşıyoruz. İnsan nasıl mutlu olur, nasıl mutlu olurum, neden mutlu olamıyorum gibi şeyler çok modern dünyada bireylerin karşılaştığı en büyük sorun. Halbuki Dostoyevski'nin yazarlarındaki, Dostoyevski'nin kitabındaki karakterlere baktığımızda çok müşkül bir durumda kalıyorlar. Yani şöyle söyleyeyim, müşkül durumdan kasıt, hani çoğu karakterin hayatına bakıyoruz ki Dostoyevski'deki Dostoyevski'nin kitaplarındaki karakterlerin hayatına bakıyoruz. Ya alkolik, ya yoksul, ya çaresiz, ya bir şey olmuş bir şekilde en dipteki olan insanların yaşamlarını anlatıyor. Ve dipte yaşamanın vermiş olduğu o şeyi, ruhsal durumu siz görebiliyorsunuz. Hani çok klişe konuşmak istemiyorum. Hani kasvetli bir yaşam sunuyor demek istemiyorum. Sonuçta kitaplarını okuyunca karakterlerin yaşamlarını görüncesinde kasvetli olmuyorsunuz. Ancak hani orada bile yani örnek verecek olursak suç ve ceza kitabı, en klasik kitap suç ve ceza kitabındaki o Raskolnikov'un bulunduğu durum, bulunduğu o maddi sıkıntı yaşadığı yani kitabındaki o maddi sıkıntıyı o bulunduğu sıkıntılı ruh aynı zamanda ruhani durumda çok iyi açıklıyor. Yani Dostoyevski kitabının kitabında gördüğümüz ve beni de en çok etkileyen, beni de en çok gerçekten kitaplarında gerçekten hayran duyduğum şey o bireyin en sıkıntılı durumlarında bile yaşama dair hala düşünsel olarak hala yaşama dair o tutunacak dalının bulunmasını çok iyi bir şekilde açıklıyor. Yani kitap, Dostoyevski'nin kitaplarındaki yazarların en büyük yani bulunduğu en büyük şey maddi problemler, yoksulluk, yaşadıkları yoksulluk ki öyle bir yoksulluk ki Rus toplumunda Rus toplumundaki en yoksul insanların hayatını neredeyse anlatıyor. Ki orada bile o insanlar yoksul olmalarına rağmen yaşamlarında yaşam sevincini bir şekilde bırakmak istemiyor. Hayatı bir şekilde devam ettirmek istiyorlar ve bu insanların bile bir yaşamda bir tutunma noktaları var. Örnek veriyorum kitabında çok kısa bir anekdot var. Onu paylaşmak istiyorum sizinle. Suç ve Ceza kitabını belki okumuşsunuzdur. Okumayanlara da kısa bir ipucu olarak şey olsun. Orada sanıyorsam kitabın baş karakteri Raskolnikov ile bir arkadaş arasında ufak bir diyalog geçiyor ve orada bir insanın ölümden ne derece korktuğuna ilişkin bir benzetme yapılıyor. Ve şu benzetmeyi yapıyor. Bir kapalı bir yerde karanlık bir noktada olsanız, karanlık bir yerde çıkacak bir yeriniz olmasa bile tüm her yeriniz karanlık bir noktada kapanmış olsa bile nefes alıyor, yaşıyor olduğunuzu bilmek bile ölümden daha iyidir diyor. Yani ki bu benzetme bile kitaptaki karakterin halbuki kitaptaki karakterin ölümden nasıl korktuğunu bir şekilde açıklıyor. Halbuki kitabın o an karakteri Raskolnikov o an gerek yaşadığı maddi zorluk gerekse yapmış olduğu eylemin yapmış olduğu bir eylem var ki onu kitapta detaylı göreceksiniz. Yapmış olduğu eylemin verdiği pişmanlık neticesinde bir ölüm korkusu yaşıyor belli bir noktada. Yani özetleyeceğim şu olacak. Gerçekten Dostoyevski'nin kitaplarında biz bireyin en sıkıntılı en olumsuz durumlarına rağmen yaşama dair yaşama nasıl tutunduğunu yaşamda nasıl kaldığını çok etkili bir şekilde görüyoruz. Ve kanaatimce modern bir modern yaşamda mutluluk fetişizminin bu kadar yüksek olduğu bir mutluluk saplantısının bu kadar yüksek olduğu ve neredeyse artık hiçbir şeyin memnun etmediği hiçbir şeyin mutlu etmediği bir çağda bu denli kitapları okumak ve o kitaplardaki karakterlerin yaşamlarını gözleri önüne getirmek bir açıdan bizlere en azından kendimi iç dünyamızı oluşturma içsel durumu oluşturma açısından gerçekten çok faydalı bir çok faydalı eserler bırakıyor. Geri dönüp baktığımda şunu görüyorum. Yaşadığımız bu çağ bu yıllar hiçbir şekilde yani Dostoyevski'nin kitaplarındaki o şeylerle hiç örtüşmüyor. Çünkü oradaki insanların yani genel olarak yoksulların nasıl küçük şeylerden nasıl bulundukları durumlarda bulundukları durumlarda nasıl ortaya çıktıklarını görüyoruz. Yani bu beni gerçekten çok etkiliyor. Beni gerçekten çok etkileyen yazarlar arasında yine Dostoyevski'ye çok yakın olarak görevleyeceğim. Onun eserlerine çok yakın olarak yazmış bir kitap daha size önereceğim. O da sanırsam ki zaten bu kitap 100 Temel Eser'de birinci sırada Milliyetin Bakanlığının 100 Temel Eser olarak önerdiği eserlerin birinci sırasında Norveçli yazar Nath Hamsun tarafından yazılan Açlık Kitabı'nda size öneririm. Yani gerek Açlık Kitabı'nın gerekse bu tarz eserlerin değindiği en önemli konu bizim hani belki sokakta gördüğümüz işte gördüğümüz o çok yoksul çok yoksul olan insanların nasıl yaşamdaki o yoksulluğun verdiği acı, o sıkıntılı, müşkül durumu nasıl karşıladıklarını, bununla nasıl yaşamaya çalıştıklarını çok güzel bir tabloyla bize açıklıyor. Yani burada kitaplar hiçbir şekilde şey yapma değil bir fakir edebiyatı yapma gayesi bitmiyor. Sonuçta bu insana burada bir vursal delinlik bir bireyin kendi yaşama dair nasıl düşündüğünü ana hatlarıyla açıklıyor. Yine Nathanson açlık kitabında da kişi yaşadığı o derin bir yoksulluk, derin bir parasızlık döneminde hani nasıl açlıkla mücadele ettiğini açlığa karşı yaşadığı o psikolojik stresin nasıl bir şey olduğunu çok özel önüne seriyor. O kitap da gerçekten sizlere okumanızı şiddetle önerdiğim bir kitap ki eğer gözünüzün önüne bir tablo canlanıyorsa, benim önüme mesela o kitabı okuduğumda sokaklarda gezinen bir insan canlandı. Sizin de umarım böyle bir canlandırma olur. Dediğim gibi ben bu eserleri gerçekten çok anlamlı buluyorum. Ki ikisel odaklı yaşamak isteyen kendi zihinsel dünyasını zenginleştirmek isteyen bireyler için gerçekten şiddetle okumalarını önerdiğim bir kitap. Umarım bu podcastta sizlere bu konu hakkında detaylı açıklamada bulunmuş olabilirim. Kanalımızın ilerleyen podcast serilerinde de zaten çeşitli edebiyat eserleri hakkında yorumlarda bulunacağız ve bunu kendi bu eserlerle bireylerin önümüzdeki hayat arasında bir karşılaştırma yapacağız. Hani bu dosya eskin eserlerinde olur. Önümüzdeki içerik serilerinde hani Victor Hugo'nun eserleri hakkında konuşacağız. Bunlardan bir tanesi Bir İdam Mahkumunun Son Günü olacak. O kitapla alakalı bir içerikle oluşturmayı düşünüyorum. Kanalımızın ilerleyecek serilerinde ilerleyecek podcastlerinde de konuyla bağlantılı olarak işte çeşitli filozofların özellikle antik Yunan filozoflarının yaşam hakkında, hayat hakkında insan ilişkileri hakkında insan ilişkileri hakkındaki düşüncelerini sizlerle paylaşacağım. Özellikle benim de son birkaç yıldır araştırdığım ve kendi hayatıma tatbik etme mücadelesini verdiğim, yer yer başarısız olduğum yer yer ancak devam ettirmeye çalıştığım bir düşünce akımını bir yaşam felsefesini sizlere açıklayacağım. O yaşam felsefesinin özellikleri nedir sizlere daha iyi açıklamaya çalışacağım. Kanalımızda ilerleyen podcastlerinde sizlerle görüşmek üzere. Kendinize iyi bakın. Sağlıcakla kalın.

Listen Next

Other Creators