Details
Nothing to say, yet
Details
Nothing to say, yet
Comment
Nothing to say, yet
Israel is the only Jewish state in the Middle East, surrounded by Arab countries. Its capital is Jerusalem, although many countries do not recognize this. Israel has a complicated history, with conflicts with Palestinians over land. Tel Aviv is the largest city and economic center. Israel has a strong economy, supported by technology, innovation, and defense industries. It receives significant aid from the US and has a powerful military. Education is important, with free education until 12th grade and mandatory military service. Living in Israel can be expensive due to security costs and high import prices. İsrail, resmi adıyla İsrail Devleti, Orta Doğu'da Akdeniz'in doğu kıyısında yer alan tek Yahudi devletidir. Arap ülkeleriyle çevrili olan ülkenin kuzeyinde Lübnan, kuzeydoğusunda Suriye, doğusunda Ürdün, batısında Mısır ve hem batısında hem de doğusunda Filistin topraklarına ait Gazze Şehri ve Batı Şehra bulunmakta. Ayrıca ülkenin Kızıldeniz'e kıyısı bulunmaktadır. 1948 yılında Yahudi halkının ulusal devleti olarak kurulan İsrail, 1980 yılında başkentini Kudüs olarak ilan etmiş ve devlet kurumlarını bu şehre taşımıştır. Ancak Birleşmiş Milletler bu kararı tanımadığını açıklamış ve uluslararası toplum tarafından kabul görmemiştir. İsrail'in başkentinin Kudüs olduğunu kabul etmeyen birçok ülkenin konsolosluğu, ekonominin ve teknolojinin merkezi, İsrail'in en büyük şehri Tel Aviv'de bulunmaktadır. İstanbul'dan Tel Aviv'e yolculuk sadece iki saat sürmektedir ve Türkiye ile arasında zaman farkı bulunmamaktadır. İsrail 22.145 km2 vize ölçümüyle küçük bir ülkedir fakat ülke sınırları için hala net bir uzlaşmaya varılamamıştır. Ülke, kurulduğu tarihten bu yana topraklarını sürekli genişletme çabasındadır. Bugüne kadar topraklarını çeşitli anlaşmalarla, savaşlarla ve işgallerle büyüttü. Özellikle Filistin halkı ile sürekli bir savaş halinde olduğu, Kudüs, Gazze gibi bazı bölgelerde hala anlaşmazlıklar sürmekte. İsrail'in kuruluşundan bugüne kadar topraklarının sürekli genişlediğini, Filistinlilerin topraklarının ise küçüldüğünü haritadan görebilirsiniz. Bugün İsrail, Filistin topraklarının %85'ini ele geçirmiş durumda. Filistinliler ise eski topraklarının sadece %15'ini kullanabilmekte. İsrail'in nüfusu, 2023 resmi nüfus sayımına göre 9.740.000'dir. Nüfusun %73'ü etnik olarak Yahudi, %21'i Arap yani Filistin asıllı, %5'i ise diğer milletlerden oluşmaktadır. Nüfusun %74.2'si Yahudi, %17.8'i Müslüman, %2'si Hristiyan, %1.6'sı Dürzi, %4.4'ü ise diğer dinlere mensup ya da hiçbir dine mensup değil. Bu verilere dayanarak her İsrail'inin Yahudi, her Arap ya da Filistinli'nin Müslüman olmadığını anlayabiliriz. Geçmişte İsrail'de İbranice ve Arapça olmak üzere iki resmi dil vardı. Ancak 2018'de İsrail parlamentosunda yapılan oylamayla Arapça, İsrail'in resmi dilleri arasından çıkarılmış ve İbranice, İsrail'in tek resmi dili olmuştur. İbranice, ülkede en çok kullanılan dildir. Arapça ise İsrail'de yalnızca Arap hazırlıkları tarafından kullanılır. Genel olarak ülkede yaşayanlar iyi derecede İngilizce bilmekte. İsrail, ölü bir dili tekrardan direlten ve o dili ulusal bir dili olarak kullanmayı başaran tek ülke. Önceleri sadece dini metinlerde kullanılan İbranice, Siyonist hareketinin desteği, eğitim sisteminde girulü ve toplumsal kabul ile günlük yaşamda yaygın bir dil haline gelmiştir. Bu süreç, ölü bir dilin modern bir konuşma dili olarak yeniden doğuşunu sağlamış ve İbranice günümüzde İsrail'in resmi dili olarak kullanılmaktadır. İsrail'in kuruluşu oldukça karmaşık bir süreçtir. Özetlemek gerekirse, Yahudi halkı dünyanın dört bir yanına yayılmış bir şekilde yaşadılar. Yüzyıllar boyunca dünya çapında dışlanma, zulüm ve sürgünler yaşadılar. 19. yüzyılın sonlarına doğru, Siyonist hareket Yahudilerin kendi ulusal devletlerini yeniden kurma arzusunu ateşledi. Bu süreçte 20. yüzyılın başlarında Osmanlı İmparatorluğunun çöküşü ve ardından Birinci Dünya Savaşı'nın sonucunda Filistin toprakları İngiliz mandası altına girdi. İngilizler hem Yahudi hem de Arap nüfusunun hak iddia ettiği bir toprakları yönetiyordu. Holokost'un yevili etkisiyle birlikte Yahudilerin kendi devletlerine sahip olma arzusu daha da güçlendi. İkinci Dünya Savaşı'nın ardından İngiltere'nin desteğiyle Filistin'e Yahudi güçü hızlandı. Ancak bölgedeki Arap nüfusuyla gerilimler arttı. Birleşmiş Milletler bölgeyi Yahudi ve Arap devletleri olarak ikiye bölmeyi önerdi. Ancak Filistinliler bu planı kabul etmedi. Bu durum 1948 Arap-İsrail Savaşı'nı başlattı. İsrail bu savaşı kazanarak 1948 yılında bağımsızlığını ilan etti. Ancak bu bağımsızlık bölgedeki Arap ülkeleriyle uzun yıllar süren çatışmaları da beraberinde getirdi. Ve bu savaşlar günümüze kadar devam etti. ABD İsrail'in bağımsızlığını tanıyan ilk ülke oldu ve bunu sadece 11 dakika içinde gerçekleştirdi. Türkiye ise Müslüman çoğunluğa sahip ülkeler arasında İsrail'i tanıyan ilk ülke oldu. İsrail'in Filistin topraklarını işgal etmek istemesinin nedeni bir tesadüf değil. Çünkü Filistin toprakları İsrailliler için dini açıdan büyük bir öneme sahip. Bu topraklar Yahudi geleneğinde kutsal olarak kabul edilir. Kutsal kitaba göre bu topraklar Tanrı'nın İbrahim soyundan gelen Yahudi halkına vaat ettiği topraklardır. Bu topraklar ayrıca Yahudi tapınaklarının ve ibadetlerinin merkezi olan Kudüs'ü içerir. Kudüs üç semavi din için o kadar önemlidir ki yüzyıllardır ele geçirmek istenen ve uğruna birçok savaşın yapıldığı bir şehir olmuştur. Tarihte iki kez haritadan silindi, 23 kez işgal girişimine uğradı ve 44 kez ev değiştirdi. Bugün Kudüs, Batı Kudüs ve Doğu Kudüs olarak Filistin ve İsrail arasında bölünmüş ve her iki tarafında başkent olarak kabul ettiği bir şehir olmuştur. Fakat fiili olarak yönetim tamamen İsrail'in kontrolündedir. İsrail bayrağı mavi ve beyaz renklerden oluşur ve ortasında Davud'un yıldızı bulunur. Mavi ve beyaz renkler Yahudi doğa şalı Tallit'i temsil eder. Bayrağın ortasında bulunan altı köşeli yıldız ise Davud'un yıldızı olarak bilinir. Bu yıldız hem Yahudilik hem de İsrail devleti için önemli bir semboldür. Yahudi kimliğini, topluluğunu ve kültürünü temsil eder. İsrail'in para birimi yeni İsrail şeklidir. Bugünkü kurulara göre bir yeni İsrail şekli 0,25 Euro ve yaklaşık 8,7 Türk Lirasına karşılık gelmekte. İsrail'de aylık bürüt asgari ücret 5,880 şeker yani 51,130 TL'ye karşılık gelmekte. Fakat maaşlar üzerinden gelir vergisi gibi pek çok kesinti yapılmaktadır. Gelir vergisi kazanca bağlı olarak %10'dan başlayarak %50'ye kadar çıkar. Her ay %5 oranında sağlık vergisi ve %7 oranında ulusal sigorta kesintisi yapılmaktadır. Ev sahibi ya da kiracı fark etmeksizin oturduğunuz ev için her yıl Arnona adı verilen bir belediye vergisi ödenir. Vergisi mülkün büyüklüğüne, konumuna ve kullanım amacına bağlı olarak değişir. Metrekare başına 40 ila 113 şeker arasında hesaplanır. İsrail'de yaşan birçok batı ülkesinden daha pahalıdır. Ülkenin en gelişmiş şehri olan Tel Aviv dünyanın en pahalı şehirlerinden biridir. İsrail'de yaşamın pahalı olmasının temel nedenlerinden biri yoğun güvenlik harcamalarıdır. Askeri savunma sistemlerine, iç güvenlik operasyonlarına, sınır güvenliğine ve savunma teknolojisine yüksek miktarda paralar harcamaktadır. Ayrıca ülkede erkeklerin iki buçuk yıl, kadınların ise iki yıl zorunda askerlik yapması ve bu süre boyunca devletin onlara maaş bağlaması, askerlerin devlete vergi vermemesi de ülkenin pahalı olmasının nedenleri arasındadır. Bu durum ekonomik bütçenin büyük bir kısmının askeri ve savunma alanına yönlendirilmesine ve dolayısıyla yaşam maliyetlerinin artmasına neden olmaktadır. Ülkenin pahalı olmasındaki bir diğer neden ise üretemedikleri birçok ürünün uzaktan ithal edilmesidir. İsrail'in komşularıyla iyi ilişkilerin olmaması ve bu nedenle aralarında ticaretin bulunmaması ithalat maliyetlerini de arttırmaktadır. İsrail, ekonomik gücü, uluslararası destek ve ekonomik gücüyle dünyanın en güçlü ülkelerinden biridir. IMF, İsrail'in tahmini gayrisafi yürütücü hasılasının 2023'te 564 milyar dolar ve kişi başına düşen gayrisafi yürütücü hasılasının 58 bin dolar olduğunu açıklamıştır. Bu rakamlarla İsrail, gayrisafi yürütücü hasılası bakımından 28. kişi başına düşen gayrisafi yürütücü hasılası bakımından ise 13. sırada yer almaktadır. ABD, İsrail'i Filistin'inle yaşadığı çatışmalarda desteklemekte ve Birleşmiş Milletler'e karşı korumaktadır. Orta Doğu'da güçlü bir müttefik oluşturma amacıyla ABD her yıl İsrail'e 3 milyar dolardan fazla yardım yapmaktadır. 2023 yılına kadar ABD'nin İsrail'e ekonomi ve askeri alanlarda yaptığı yardımların toplamının 297 milyar doları bulduğu ifade edilmektedir. İsrail, güçlü ve çeşitlendirilmiş bir ekonomiye sahiptir. Ekonomisi özellikle teknoloji, inovasyon ve savunma sanayide ön plana çıkar. Ülkenin askeri gücü, teknolojik ilerlemeler, zorunlu askerlik hizmeti ve ABD'den aldığı önemli askeri yardımlar sayesinde oldukça güçlüdür. İsrail ordusu dünyanın en büyük ordularından biri olmasının yanı sıra dünyanın en tehlikeli ordularından biri olarak görülmekte. İsrail o kadar güçlüdür ki Mısır, Ürdün, Suriye olmak üzere toplam 3 ülkeye karşı gerçekleştirdiği 6.gün savaşlarında tek başına galip gelmiştir. Ülke, gelişmiş savunma sistemleri, insansız hava araçları, demir kubbe gibi fıza savunma sistemleri ve elektronik harp yeteneklerine sahiptir. İsrail, dünyadaki tüm askeri teçhizatın %10'unu ve insansız hava araçlarının %69.7'sini tek başına sağlamakta. Gali Safi yürütücü hasılasının yaklaşık %6'sı savunma için harcanmaktadır. İsrail'de zorunda eğitim anaokulundan 12.sınıfa kadar ücretsizdir. Ancak tüm üniversiteler ücretlidir. Devlet üniversitelerinde yıllık yaklaşık 3000 dolar harç ödenirken özel üniversiteler daha pahalıdır. İsrail, öğrencilerin haftada 6 gün okula gittiği tek ülkedir ve okullar sadece cumartesi günleri tatildir. Eğitim kalitesi bakımından İsrail, PISA sınav sonuçlarını ve Ekonomik İşbirliği ve Kalkınma Örgütü'nün değerlendirmelerine göre 39.sırada yer almaktadır. İsrail'in eğitim politikası öğrenci güçlendirme, girişimcilik ve yenilikçiliği teşvik etme gibi ilkelere dayanmaktadır. Lise son sınıf öğrencileri yüksek öğretime geçebilmek için Bagrut sınavına girerler. Bu sınavda başarılı olan öğrenciler yeterlilik sertifikası alır. Üniversiteye başlamadan önce erkekler 2,5 yıl, kadınlar 2 yıl askerlik yapmak zorundadır. Ülkede yaşayan Arap asıllı vatandaşlar için askerlik zorunlu değildir. Kadınlar ise dini vicdan, evlilik, hamilelik veya annelik gibi nedenlerle askerlikten muaf olma hakkında sahiptir. Askerlikten sonra devlet gençlere 1 yıl boyunca maddi destekte bulunarak yurt dışına gezmek amacıyla gönderiyor. Bunun amacı ise farklı kültürlerini tanıyıp milli benlik hizmetini kazanan gençlerin ufkunu genişletip onları hayata hazırlamak ve kendilerini keşfetmelerini sağlamaktır. Döndüklerinde ise kendilerine en uygun mesleğe ya da üniversite bölümüne karar vermelerini sağlayıp bu insanları çok daha verimli bireyler olarak ülkeye kazandırmaktır. Bu yüzden İsrail dünyanın en yaşlı öğrencilerine sahiptir. Üniversiteye başlama yaşı ortalama olarak 21 ila 24 yaş aralığındadır. İsrail'in resmi okul kitapları Filistin'i haritadan çıkararak ve Filistinliler hakkında olumsuz basmakalık bir dille bahsederek öktü söylem öğrettiği iddia edilmektedir. Haritalar yalnızca İsrail'i gösteriyor ve Filistin'in kültürel veya sosyal yönlerine hiç değinilmiyor. Filistinliler terörist, mülteci veya ilkel çiftçi gibi aşağılayıcı imgelerle temsil ediliyor. Kitaplar İsrail Yahudi kültürünü ve ilerlemesini üstün, Filistin Arap yaşam tarzını ise geri kalmış olarak sunuyor. Bu durum öğrenciler arasında derin ayrışmalara ve önyargılara yol açıyor. İnternete sızdırılan bu videoda bu durumu daha iyi anlamanızı sağlayabilir. İsrail nüfusu az olmasına rağmen son yıllarda nüfusu en hızla artan ülkelerden biridir. Bunun en büyük nedenlerinden biri Tevrat'ta üreyip çoğalmakla ilgili birçok emir bulunmasıdır. Tevrat'ın tekvim bölümünde Tanrı'nın İsrailoğullarına verdiği emirler arasında verimli olun, çoğalın, yeryüzünü doldurun, onu egemenliğiniz altına alın ifadeleri bulunur. İsrailoğullarının nesillerinin çoğalmasını teşvik eden bu emirler Tevrat'ın diğer bölümlerinde de yer alır. Bu nedenle İsrail halkı çok çocuklu bir yapıya sahiptir. Devlet bebeği olmayanlar için ücretsiz olarak iki adet tüp bebek tedavisi sağlamaktadır. Hızlı nüfus artışının ikinci nedeni ise İsrail'e göç etme süreci nedeninden Aliyah yasasının uygulanmasıdır. İsrail hükümeti Aliyah yapan Yahudi göçmenleri hiçbir şart aramaksızın İsrail vatandaşı yapar ve teşvikli yardımlar sunar. Bu yardımlar göçmenlerin yerleşimlerini kolaylaştırmayı, uyumlarını desteklemeyi ve yeni bir hayata başlamalarını sağlamayı amaçlar. Aliyah yapan göçmenlere devlet, ulaşım, yerleşim, dil eğitimi, mesleki eğitim, iş bulma, vergi indirme ve sağlık hizmetleri gibi konularda destek sunar. Bu destekler Aliyah yapan Yahudi göçmenlerin İsrail'de başarılı bir şekilde yerleşmelerini ve topluma entegre olmalarını sağlamak için önemli bir rol oynar. Bu yasasının uygulanmasının amacı İsrail'in kuruluş amacı yani tüm Yahudileri tek çat altında toplamaktır. Bu insanlar daha çok işgal altındaki Filistin toprakları olan Doğu Kudüs ve Batı Şehra'daki Yahudi nüfusunun artması için o bölgelere yerleştirilmekte. Aynı amaç doğrultusunda ülkede bulunan Birthright adındaki Yahudi örgütü 18 ile 32 yaş arası Yahudiler için İsrail'de 10 günlük ücretsiz geziler düzenlemekte. Dünyanın dört bir yanından gelen Yahudiler bu ücretsiz geziyle Yahudi devletiyle olan bağlarını güçlendirmeyi ve Yahudi halkının geleceğini garanti altına almaya çalışıyorlar. Yahudi nüfusunun artması için devlet aileleri teşvik ediyor ve aileler çocukları 18 yaşını doldurana kadar her ay devletten maddi destek alıyor. Zaman zaman savaşlar nedeniyle turist akışı kesilse de İsrail her yıl binlerce turisti ağırlamaktadır. Turistlerin bölgeyi ziyaret etmesinin sebeplerinden biri dünyanın en alçak noktası olan Lut Gölü'dür. Yüksek tuz oranı sayesinde gölde batmak imkansızdır ve canlı yaşamı bulunmadığı için ölü deniz olarak da adlandırılır. Ayrıca tedavi edici birçok mineral barındırmasıyla da ünlüdür. Turistlerin bölgeyi ziyaret etmesinin diğer en büyük nedeni ise 3 semavi din tarafından kutsal kabul edilen Kudüs. Yahudiler için Süleyman Tapınağı'ndan geriye tek bir duvarı kalan ve adına ağlama duvarı verdikleri yapının bulunduğu şehirken, Hristiyanlar için Kutsal Kabe Kilesi'nin bulunduğu ve Hz. İsa'nın doğduğu, çarmıha gerildiği, gömüldüğü ve tekrar diriltileceği şehir, Müslümanlar için ise Hz. Muhammed'in miraca yükseldiği ve Mescid-i Aksa'nın bulunduğu kutsal şehiridir. Kudüs, mistik atmosferiyle öyle etkileyici bir şehirdir ki, burada Kudüs Sendromu olarak bilinen bir mental rahatsızlık ortaya çıkabilmektedir. Kudüs Sendromu, hangi dine mensup oldukları fark etmeksizin, Kudüs'e gelmeden önce ruhsal olarak tamamen sağlıklı olan kişilerin, bu kutsal şehre geldikten sonra yavaş yavaş aşırı dindarlar yönelmeleriyle başlar. Bu durum, dini isyanlar, saplantalı düşünceler ve halüsinasyonlar gibi belirtilerle kendini gösterir. Sendromdan müzderip olanlar, kendilerini Mesih, Meryem Ana, İsa veya Hz. Musa gibi dini fügürler sanabilir ve insanları doğru yola iletme gibi kurtarma misyonu üstlendiklerine inanabilirler. Her yıl 50 ile 200 arasında turist bu sendromu yaşamaktadır ve genellikle Kudüs Sanayi'nden bir hafta içinde normale dönerler. İsrail vatandaşları 160 ülkeye vizesiz veya sınır kapısında vize alarak seyahat edebilme imkanına sahiptir. Bu ülkeler arasında Avrupa Birliği'nin 27 üyesi, Amerika Birleşik Devletleri, Kanada, İngiltere, Rusya ve Yeni Zelanda gibi önemli ülkelerde bulunmaktadır. Bu sayede İsrail vatandaşları dünya geleninde seyahat özgürlüğü açısından 22. sırada yer almaktadır. Ancak İsrail'i tanımayan Bankladeş, Brunei, Cezayir, Irak, İran, Kuveyt, Libya, Lübnan, Pakistan, Malezya, Suriye, Suudi Arabistan ve Yemen gibi 15 ülke İsrail pasaportu sahiplerini ülkelerine kabul etmemektedir. Bunun yanı sıra İran, Kuveyt, Lübnan, Libya, Suudi Arabistan, Sudan, Suriye ve Yemen, İsrail vizesi veya İsrail gümrük pulu bulunan diğer ülkelerin pasaportlarını da kabul etmemektedir. Pakistan ve Malezya gibi bazı ülkelerin pasaportlarında ise İsrail hariç tüm ülkelerde geçerlidir ibareti yer almaktadır. İsrail yasalarına göre ise İran, Pakistan, Irak, Libya, Lübnan, Suudi Arabistan, Suriye ve Yemen düşman devletler olarak adlandırılır ve bir İsrail vatandaşı İsrail İçişleri Bakanlığı tarafından verilen özel bir izin olmadan bir ülkelere seyahat edemez. Ayrıca pasaportunda Suudi Arabistan, Lübnan, Suriye, Irak ve Yemen'e giriş çıkışı olan kişilerin İsrail'e girmesi yasaktır. Batı şeria ve Gazze'de yaşayan milyonlarca Filistinli duvarlar ve ablukalarla çevrili bir hayat sürmektedir. Gazze şeridi İsrail tarafından kara, deniz ve hava ablukası altında tutulmaktadır. Gazze'nin kuzey ve doğu sınırları yüksek duvarlar ve tel örgülerle çevrili olup batıdaki kıyı şeridi İsrail Deniz Kuvvetleri tarafından kontrol edilmektedir. Güneyde ise Gazze'nin Mısır ile olan sınırında Refah sınır kapısı bulunmaktadır. Ancak bu kapı İsrail tarafından sık sık kapatılmakta veya geçişler sınırlı sayıda gerçekleşmektedir. Batı şeria'da da benzer bir durum söz konusudur. Batı şeria sınırı boyunca İsrail tarafından inşa edilen ve güvenlik bariyeri olarak azlandırılan bir duvar yer almakta ve bu duvarda her 200 metrede bir İsrail güvenlik kuleleri bulunmaktadır. İsrail'in güvenlik gerekçesiyle uyguladığı bu kısıtlamalar Filistinlilerin yaşamını adeta bir açık hava hapishanesine dönüştürmektedir. Bu kısıtlamalar Filistinlilerin dış dünyayla olan bağlantısını ciddi şekilde sınırlamakta ve özgürlüklerini kısıtlamaktadır. Halkın dışarıya çıkışı ve ihtiyaç duydukları malzemelerin girişi büyük ölçüde engellenmekte. Milyonlarca insanın sağlık, eğitim, su ve elektrik gibi temel hizmetlere erişimi zorlaşmakta ve yaşam koşulları ciddi şekilde etkilenmektedir. Ekonomik faaliyetler kısıtlanmış, işsizlik oranları yükselmiş ve insani yardım ihtiyacı artmıştır. Bu kısıtlamalar uluslararası alanda tartışmalara yol açmakta ve insan hakları ihlallerini gündeme getirmektedir. Bu durumun çözümü uzun süredir devam eden İsrail-Filistin çalışmasının sona erdirilmesi ve kalıcı bir barış anlaşmasına sağlanmasına bağlıdır. Ancak 7 Ekim 2020'li sabahı Hamas'ın İsrail'e karşı geniş çaplı başlattığı saldırı bugün hala devam etmekte. Hamas ve İslami cihat gibi diğer gruplar Gazze'den İsrail'e binlerce roket attı ve Gazze'den İsrail topraklarına sızdı. İsrail ise bu saldırılara karşılık olarak Gazze'ye yoğun hava saldırıları düzenledi ve askeri operasyonlar başlattı. Bu saldırılar ve çatışmalar sonucunda 1500'den fazla İsrail'e asker ve sivil hayatını kaybetti. 35.000 üzerinde Filistin'in hayatını kaybederken 80.000 üzerinde Filistin'i yaralandı. Bu olaylar bölgede büyük bir insani kriz ve uluslararası tepkiyle karşılandı. Birleşmiş Milletler tarafından hazırlanan Dünya Mutluluk raporunda İsrail 5. sırada yer aldı. Ortadoğu ve Orta Asya'ya baktığımızda ise en mutlu ülke olarak öne çıkıyor. Çatışma ve krizlerle sarsılan bu coğrafyada İsrail'in mutluluk sıralamasında 3 sıralarda yer alması dikkat çekici. Bu durum bölgedeki siyasi gerilimler ve savaş tehditleri arasında nasıl bir denge kurduklarının bir yansıması olabilir. İzlediğiniz için teşekkür ederim.